MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı, 21.03.2005 günlü dava dilekçesiyle .... Köyü, 27 nolu zeytincilik parselinde adına kayıtlı 8 hektar 7750,00 m² yüzölçümlü zeytinli tarla niteliğindeki taşınmazın, orman kadastrosu çalışmaları sırasında 4 hektar 3505,00 m² yüzölçümüyle 113 ada 78 sayılı parsel numarasıyla adına, kalan kısmın da 113 ada 105 parsel olarak orman niteliğiyle Hazine adına tespit ve tescil edildiğini, oysa, çekişmeli yerin 3573 sayılı Kanun gereği kendisine verildiğini, ormanla ilgisinin bulunmadığını ileri sürerek, 113 ada 105 nolu orman parseli içinde kalan kendisine ait bölümün tapusunun iptali ile 113 ada 78 sayılı parsele eklenerek adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece; davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 10 yıllık sürede açılan orman kadastrosuna itiraz ile tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 3402 sayılı Kanuna esas olmak üzere 6831 sayılı Kanuna göre yapılan ve ilân sonucu 31.03.1995 tarihinde kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulamaları bulunmaktadır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve dava konusu edilen taşınmazın imar ihyasının tamamlanması nedeniyle 29.12.1970 gün 28 sıra numaralı 3573 sayılı Kanun gereği düzenlenen tapu ile davacıya verildiği, daha sonra bölgede 1995 yılında yapılan orman kadastrosu çalışmaları sırasında davacı tarafından kullanılmayan ve terk edilen bölümlerin tahdit içine alındığı, uzman orman bilirkişi kurulu tarafından eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada davaya konu olan taşınmazların yeşil renkli ormanlık alanda görüldükleri, eğiminin % 35 olduğu, üzerinde çoğu kuruyarak yok olmuş bakımsız zeytin ağaçlarının bulunduğu, bakımı yapılmadığından bu alanın ormanla bütünleştiği, Tarım Bakanlığının 24.10.1962 gün ve 5876/5-3012 sayılı yazısı da eklenerek il makamına gönderilen Tarım Bakanlığının 12.04.1963 gün ve 426/28510 sayılı yazısında “1961 Anayasasının yürürlüğe girmesinden sonra yürürlükteki kanunların Anayasaya aykırı hükümlerinin tesbiti ile görevlendirilen Bakanlıklar Arası Komisyon tarafından yapılan incelemede Devlet Ormanlarından zeytinlik tesbit ve tefrikinin Anayasanın 37 ve 131. maddelerine aykırı olup, yabani zeytinlik, harnupluk ve fıstıklıkların 3573 ve 6777 sayılı kanunlara göre yeniden tefrik, tesbit ve tevzi yapılamayacağı” konularındaki genel tamimler eklenerek Tüm Vali ve Kaymakamlıklara gönderilen 08.05.1963 gün ve 1329/1 sayılı yazıda Anayasanın 37 ve 131. maddeleri karşısında “3573 ve 6777 sayılı kanunlar gereğince Devlet Ormanlarından Yabani Zeytinlik, Menengiçlik, Harnupluk sahaların ayrılmayacağının” bildirildiği, 1961 Anayasasının 131. maddesindeki orman sınırlarında hiç bir
türlü daraltma yapılamaz hükmünün 1970 yılında 1255 sayılı Kanun ile değiştirilmiş ve “orman niteliğini yitiren yerler dışında orman sınırlarında daraltma yapılamaz” şeklini aldığı, yine 1961 Anayasanın 37. maddesinin son fıkrasında "toprak dağıtımı, ormanların küçülmesi ve diğer toprak servetlerinin azalması sonucunu doğuramaz." hükümlerinin mevcut olduğu, 09.11.1982 tarihinde yürürlüğe giren 1982 Anayasasının 44, 169 ve 170 maddeleriyle de 1961 Anayasasına paralel düzenleme getirildiği, 1961 Anayasanın bu açık hükümleri ile sözü edilen genelge karşısında 1961 Anayasasının yürürlüğe girmesinden sonra 3573 sayılı Kanunun zımnen yürürlükten kaldırıldığının kabulünün gerektiği, davacı kişinin tutunduğu tapu kaydının Aralık 1970 tarihinde 3573 sayılı Kanun uyarınca oluştuğu, Anayasanın yürürlüğe girdiği 15 Ekim 1961 gününden sonra 3573 sayılı Kanunun uygulama olanağı kalmadığı anlaşılmakla yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 26/12/2013 günü oy birliği ile karar verildi.