(Kapatılan)20. Hukuk Dairesi 2013/8200 E. , 2013/12311 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı gerçek kişi vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, dava dilekçesiyle ... Beldesi, 3057 parsel sayılı taşınmazın sahibi olduğunu, yörede 2003 yılında yapılan ve 12/07/2005 tarihinde ilân edilen 6831 sayılı Kanununa göre yapılan orman kadastrosu ve 2/B çalışması sırasında, öncesi tamamen tarım alanı olan çekişmeli yerin kadastro komisyonu tarafından orman sayılarak orman alanı içinde bırakıldığını iddia ederek, işlemin iptali ile taşınmazın orman sınırları dışına çıkarılmasını istemiştir.
Mahkemece, keşif bedelinin kesin süre içinde yatırılmadığı gerekçesiyle ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı gerçek kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, altı aylık süre içinde açılan orman kadastrosuna itiraza ilişkindir.
Yargıcın dava konusu şeyi inceleyerek onun hakkında bütün duygularıyla bilgi edinmesi olarak tanımlanabilen keşif; taşınmazlarla ilgili davalarda, dava konusunun yerinde görülüp incelenmesi biçiminde gerçekleşir (H.U.M.K. m. 363 vd.). Keşfe gidilebilmesi için mahkemenin bu konuda bir ara kararı oluşturması zorunludur. Bu kararda; keşif giderlerinin, keşif giderini yatıracak tarafın ve bunun için gerekli önel ve/veya kesin önelin, avukatla kendini temsil ettirmeyen taraf keşif istemişse, kesin önel içerisinde giderleri yatırmamanın sonuçlarının açıklıkla anlatılması; tanık dinlenip, bilirkişi incelemesi yapılacak ise, bu hususun ve keşif günü ile saatinin belirtilmesi, bunun doğal sonucu olarak; hâkim, kâtip ve götürülecekse mübaşir için yol tazminatının (3717 sayılı Kanun, m.2); keşif isteyen taraftan keşif aracını bizzat sağlaması istenemeyeceğinden; mahkeme, yapacağı işe, süresine ve gideceği yere göre gerekli gördüğü aracı kendisi belirleyip, temin edeceğinden, araç için ödenecek para miktarının; keşifte dinlenecek bilirkişi ve tanıkların isimlerinin ve ücretlerinin; bilirkişi ve tanıklarla, gerekiyorsa taraflara keşif gününün haber verilebilmesi için gönderilecek davetiye giderlerinin gösterilmesi yanında; yatırılacak avansın tutarı ile yatıracak tarafın ekonomik gücü, keşif tarihi ve tebligatların ulaşması için geçecek süre gözetilerek keşif gününden önceye rastlayan bir tarihin belirlenmesi ve bunda Tebligat Kanunu ile Tebligat Yönetmeliğinin gözönünde tutulması zorunludur.
Anılan hususları kapsamayan ve belirlenecek bir miktarın keşif gününe kadar yatırılması biçiminde kurulacak ara kararı ve buna dayalı olarak verilecek önel ve kesin önelin uygulamada H.U.M.K. m. 414 ve 163 açısından bir sonuç doğurması olanağı bulunmamaktadır (H.G.K. 26.02.1975 tarih ve 1972/1-1273 E. 1975/258 K; 18.02.1983 tarih ve 1980/1-1284 E. 1983/141 K: 30.12.1992 tarih ve 1992/16-666 E. 1992/769 K.; 20. H.D. 14.12.1992 tarih ve 1992/16198-7040).
Öte yandan, bu koşulların tam olarak yerine getirilmemesi, keşif giderlerine itiraz hakkı olan gider yükümlüsünün bu hakkını kullanmasına da engel oluşturur.
Yukarıda belirtilen genel hükümler, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 29. maddesi aracılığıyla aynı Kanunun 36. maddesine göre işlem yapılması hallerinde de aynen uygulanır. Açıklanan kanun ve yerleşmiş Yargıtay uygulamasına aykırı olarak kurulan ara kararları sonucu verilen önel ve kesin önele dayanılarak, keşif giderlerinin kanunî sürede yatırılmadığından söz edilerek yazılı biçimde hüküm kurulması bozma nedenidir.
SONUÇ :Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı gerçek kişi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 26/12/2013 günü oy birliği ile karar verildi.