20. Hukuk Dairesi 2011/10495 E. , 2012/34 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi(Müstemir Yetkili)
Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... Yönetimi vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Hükmüne uyulan Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 09.11.2006 tarih 2006/11328 - 2006/14649 sayılı bozma kararında özetle: “Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; Dairemizde aynı gün temyiz incelemesi yapılan ve orman yönetimi tarafından aynı sebeplerle açılan dosyalarda orman kadastro çalışmalarına ilişkin evrakların eksik olduğu, uzman bilirkişi raporlarının bu nedenle denetlenemediği ve bilirkişiler tarafından düzenlenen raporlarda çekişmeli taşınmazın orman tahdidine göre orman sınırları içinde kalıp kalmadığı hususu açıklanmış ise de uygulamanın ne şekilde yapıldığı orman tahdit haritası ile kadastro paftasının ölçeklerinin eşitlenip eşitlenmediği ve bu açıklamanın hangi tarihteki uygulamaya ilişkin olduğu belirlenemediği, 1949 yılında yapılan orman tahdidi ile irtibatlı 2282, 2283, 2284, 2285, 2286, 2287, 2288, 2290, 2291, 2292, 2293 sayılı orman sınır noktalarını gösterir kroki çizilmediği gibi XLIV, XXXIX sayılı 2. madde ve XCIV sayılı 2/B madde poligonu içindeki ve civardaki tüm kadastro parsellerini göstermeden kroki verdikleri, bu poligonlar içindeki ve yakın çevredeki 397, 466, 467, 468, 479, 478, 1204 sayılı parsellerin de kadastro mahkemesinin 2004/166, 2004/195, 2004/222, 2004/116, 2004/192, 2004/218 sayılı dosyalarında dava konusu olduğu, bu hali ile raporların yetersiz olduğu saptanmıştır. Ayrıca, çekişmeli taşınmazın bulunduğu Efemçukuru köyünde 1949 yılında orman kadastro çalışmalarının, 1977 yılında aplikasyon ve 2. madde çalışmalarının yapıldığı ve kesinleştiği, 07.08.1984 yılında ise, sınırlaması yapılmayan ormanların kadastrosunu, önceki orman kadastro çalışmalarının aplikasyonunu ve 2/B madde uygulamasını yapmak üzere orman kadastro komisyonunun çalışmalara başladığı anlaşılmıştır. Ancak, 1984 yılındaki çalışmanın ilan edilerek kesinleşip kesinleşmediği belli olmadığı gibi bu çalışmadan sonra ise 3402 Sayılı Yasanın 4. maddesi gereğince yapılan ve bu dava nedeniyle kesinleşmeyen aplikasyon ve 2/B madde uygulaması bulunmaktadır.
Orman kadastrosunun kesinleştiği yerlerde bir yerin orman olup olmadığı ve hukuki durumu o yer ile ilgili tüm orman kadastro tutanakları ve haritalarının yasa ve yönetmelikte belirlenen yöntem ile uygulanması sonucu belirlenir.
Açılan bu dava hem kadastro tespitine itiraz, hem de 2/B uygulamasına itiraz niteliğindedir. Zira, 3402 sayılı Yasanın 4.maddesi gereğince yapılan aplikasyon ve 2/B madde uygulaması bu dava nedeni ile kesinleşmemiştir.
Aplikasyon; orman kadastrosu daha önceden yapılmış olan yerlerde, 2/B madde uygulaması sırasında, bağlantı kurulacak gerekli orman sınır noktalarının yerlerinin arazide belirlenip ihya edilmesinden ibaret olup bu belirleme ve ihya sırasında önceden kesinleşen orman sınır noktalarının aynı yerlerine konulması zorunludur (02.09.1986 tarihinde yürürlüğe giren 6831 sayılı Yasanın 2/B madde uygulaması hakkındaki Yönetmeliğin 44. md.). Aplikasyon işlemi orman kadastrosu değildir. Aplikasyonla kesinleşmiş orman sınırları daraltılamaz. Kesinleşmiş orman sınırları değiştirilerek yapılan aplikasyon ve bu işlem sonucunda düzenlenen tahdit haritasının hukuken geçerliliği söz konusu olamaz.
O halde; öncelikle, mahkemece Orman İşletme Müdürlüğünden, orman sınır noktaları okunaklı olarak işlenmiş ve aslına göre renklendirilmiş 1949, 1977, 1984 ve 1995 yıllarına ilişkin onaylı orman tahdit harita örnekleri, orman tahdit noktalarına ilişkin çalışma tutanakları, işe başlama, ilan tutanakları getirtilmeli, 1984 yılında yapılan çalışmada orman sınırları dışında kalan yerlerin orman kadastrosunu yapmak üzere orman kadastro komisyonuna yetki verildiği göz önüne alınarak 1984 yılında yapılan orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulamasının kesinleşip kesinleşmediği belirlenmeli, mahkemece önceki bilirkişiler dışında serbest orman mühendisleri arasından seçilecek 2 uzman orman mühendisi ve bir harita mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte; 6831 Sayılı Yasaya göre orman kadastrosu ve 2/B madde uygulama yönetmeliğinin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastro Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı “orman sınır noktası ve hatların arza uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritalarından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır” hükmü gereğince 1949 yılında 3116 Sayılı Yasaya göre yapılıp kesinleşen ilk orman tahdit haritası, tutanakları ve kadastro paftası sağlıklı biçimde zemine uygulanıp, zeminde bulunacak ilk tesis edilen orman sınır noktasından hareketle tutanaklarda yazılı açı ve mesafeler okunarak ve ölçülerek en az ada bazında çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerdeki orman sınır noktaları birer birer zeminde bulunmalı ve yeri işaretlenmeli, orman sınır noktalarının bazılarının zeminde bulunamaması halinde nedenleri üzerinde durulmalı, yerlerinden sökülerek yok edilip edilmedikleri ve yer değiştirip değiştirmedikleri saptanmalı, zeminde bulunamayan noktaların yerleri, tereddütsüz olarak zeminde yeri saptanabilen en yakın sabit orman sınır noktalarından hareketle, yine orman tahdit tutanaklarındaki açı ve mesafeler okunup, 1949 orman kadastrosunda uygulanan yöntem ve araçlar ile ölçülerek orman sınır noktaları birer birer bulunup zeminde işaretlenmeli, 1949 tahdit haritası zemine uygulandıktan sonra 1977 ve 1984 1995, yıllarında yapılan orman kadastrosu, aplikasyon ve 2.madde, 2/B madde çalışmasından sonra oluşturulmuş olan harita bu çalışmalarda uygulanan yöntem ve araçlar ile yerine uygulanmalı, ayrıca varsa orman tahdidi veya 2/B uygulamasına ilişkin mahkeme kararları uygulanmalı, çekişmeli taşınmazların bu orman sınır hatlarına göre konumu duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanmalı, haritalar arasındaki farklılık varsa nereden kaynaklandığı belirlenmeli, bilirkişi kuruluna, uygulanan tüm haritaların ve kadastro paftasının ölçekleri eşitlettirilerek, çekişmeli taşınmazların 1949 yılındaki 3116 Sayılı Yasaya göre yapılmış orman kadastrosunda oluşturulan orman sınır noktalarından oluşan orman sınır hattı ve 1977 ve 1984 1995 yıllarında yapılan orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile oluşturulan ve aynı orman sınır noktalarından oluşan orman sınır hattına göre çekişmeli taşınmazın konumunu geniş çevresindeki kadastro parselleri ile birlikte ada bazında gösteren, orman sınır hatları ile irtibatlı kroki düzenlettirilmeli,1984 yılında yapılan orman kadastro çalışmasının ilan edilmediği ve kesinleşmemiş olması halinde, 1949 yılından sonra yapılan çalışmaların sadece aplikasyon uygulaması olduğu ve yapılan aplikasyon uygulaması ile kesinleşmiş orman tahdit hattının değiştirilemeyeceği ve bu çalışma ile düzenlenen tahdit haritasının hukuki geçerliliğinin olmadığı göz önüne alınmalı; çekişmeli taşınmazın kesinleşmeyen 2/B madde uygulamasına konu olduğu anlaşıldığında ise, 2/B madde uygulamasını gerektirecek ne gibi olayların gerçekleştiği araştırılıp, bilim ve fen bakımından orman niteliğini gerçek anlamda kaybedip kaybetmediği, tam olarak tarım toprağı niteliğini kazınıp kazanmadığı ve bırakıldığında kendiliğinden orman bitki örtüsünün yetişip yetişmeyeceği hususları araştırılmalı; zira, öncesi Devlet ormanı olan bir taşınmaz üzerindeki bitki örtüsünün bilinçli olarak tahrip edilmiş olması ve başka türlü yararlanmak üzere niteliğinin değiştirilmeye çalışılması gerçek anlamda nitelik kaybı anlamına gelmediği düşünülmeli, bilirkişilerden çekişmeli taşınmazın 31.12.1981
tarihinden önce orman toprağı niteliğini tam olarak yitirip, tarım alanına dönüşüp dönüşmediği; ekim yapılmayıp bırakıldığı takdirde kendiliğinden orman örtüsünün tekrar oluşup oluşmayacağı yönünden bilimsel verileri içeren rapor alınmalı; 2/B madde uygulaması ile ilgili uyuşmazlık bunun sonucuna göre çözümlenmeli, bilirkişilere tahdit hattı ile irtibatlı müşterek kroki düzenlettirilmeli, bilimsel verileri bulanan rapor alınmalı ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi" gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra davanın kabulü ile 101 ada 397 parsel sayılı taşınmazın (C) ile gösterilen 19838,21 m2 kısmının orman vasfı ile Hazine adına, (B) ile gösterilen 3834,74 m2 kısmının bağ vasfıyla Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, bu bölüm hakkında beyanlar hanesine “6931 sayılı Yasanın 2/B maddesi gereğince orman sanırları dışına çıkarılmıştır” şerhinin yazılmasına karar verilmiş, hüküm davacı ... Yönetimi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1949 yılında yapılan orman kadastrosu, 1976 ve 1984 yıllarında yapılan aplikasyon , 2. madde ve 2/B madde uygulamaları bulunmaktadır
Dosyada mevcut bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen 20.10.2009 tarihli bilirkişi raporunda çekişmeli taşınmazın (B) ile gösterilen bölümünün 2/B madde uygulaması ile orman sınırları dışına çıkarıldığı, (C) ile gösterilen bölümünün ise yapılan orman kadastrosuna göre orman sınırları dışında bırakıldığı bildirilmiş ise de rapora ekli, dava konusu taşınmazın bulunduğu yeri kesinleşmiş orman kadastrosu, aplikasyon ve 2. madde haritaları, memleket haritası ile tapulama paftası ölçekleri denkleştirilip birbiri üzerine aplike edilerek oluşturulan harita üzerinde gösterir krokiden çekişmeli 397 nolu parselin 1949 yılında 3116 sayılı Yasa hükümlerine göre yapılan orman kadastrosunda orman sınırları içinde bırakıldığı, daha sonra 1976 yılında yapılan aplikasyon ve 2. madde uygulaması sırasında 3116 sayılı Yasa gereğince yapılan orman tahdidinin hatalı olduğu tespit edilerek Teknik İzahatnemenin 49. maddesi gereğince ölçü karnesindeki ölçü değerlerinin yanlış olduğunu tespitle araziye uyumlu olan hattı aplike ederek yeni bir orman kadastro sınırı belirlendiği ve 3116 sayılı Yasa gereğince yapılan orman kadastrosu sırasında dava konusu taşınmazın da içinde bulunduğu bir kısım yerin orman sınırları dışında bırakıldığı, bir kısım yerin ise 2/B madde uygulaması ile orman sınırları dışına çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Dosyada mevcut 3116 sayılı Yasa gereğince yapılan orman tahdidine ilişkin tahdit belgeleri ve tahdit haritası incelendiğinde 3116 tahdit tutanakları ile tahdit haritasının birbiri ile uyum içinde olduğu, tahdit haritasının tutanaklar esas alınarak düzenlendiği; Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı “orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır.” hükmü gereğince burada bir düzeltme yapılamayacağı; çünkü sınırlandırma tutanakları ile orman kadastro haritasında bir farklılık bulunmadığı sabittir. Ayrıca 1744 sayılı Yasa gereğince yapılan aplikasyon ve 2. madde uygulama tutanakları incelendiğinde tahdit haritasının değiştirilmesi için hiçbir neden gösterilmediği, zeminde orman sınır noktalarının yerlerinin değiştirildiği anlaşılmak olup hiçbir neden gösterilmeksizin tahdit haritası ve tutanaklarının uygulanmasında değişiklik yapılamaz. Aplikasyon yeni bir kadastro işlemi olmayıp, o yerde daha önce yapılan orman kadastrosuna ait tutanaklar ile bu tutanaklarda tanımlanan ölçü değerleri, açı ve mesafeleri yazılı OSN’larının bulunup yeniden ihyası ile orman kadastro haritası ve tutanaklarının güncelleştirilmesi işlemidir. Aplikasyon işlemi ile orman sınırları daraltılamayacağından ya da genişletilemeyeceğinden ve çekişmeli taşınmazın (C) ile gösterilen kısmının 1949 yılında 3116 sayılı Yasa gereğince yapılan orman tahdidine
göre tahdit içinde orman alanı olduğu , (B) ile gösterilen kısmının ise 2/B madde uygulaması ile orman sınırları dışına çıkarılan alanda kaldığı belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 16.01.2012 günü oybirliğiyle karar verildi.