21. Hukuk Dairesi 2019/4389 E. , 2020/2299 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR
A)Davacı İstemi; Dava, davacının babasından aldığı ölüm aylığının kesildiği tarihten itibaren yeniden başlatılması, ödenen aylıkların yersiz ödeme adı altında eşinden aldığı ölüm aylığından kesilmesine dair davalı Kurum işleminin iptali ile borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
B)Davalıların Cevapları; Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde; davacının babasından dolayı almakta olduğu ölüm aylığının mülga 506 sayılı Kanun kapsamında eşinden ölüm aylığı alması nedeniyle 07/03/2016 tarihinde yapılan işlemle iptal edildiğini, davacının hem babası üzerinden hem de eşi üzerinden maaşa tabi olmasının mevzuata uygun olmadığını, kurum işlemlerinin usul ve yasaya uygun olduğunu, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C)İlk Derece Mahkemesi Kararı; İlk Derece Mahkemesince; Davanın KABULÜ ile, davacı ..."ın müteveffa babası ... "ın ... Bağkur nolu sigortalılığı üzerinden almakta olduğu ve davalı kurumca kesilen ölüm aylığının kesildiği 01/02/2013 tarihinden itibaren başlatılması gerektiğinin tespitine, davalı kurumca davacı adına haksız olarak tahakkuk ettirilen borcun ve faizinin iptaline, davacı ..."ın eşi ... "dan dolayı almakta olduğu aylıktan davalı kurumca yapılan kesintilerin kesildiği tarihten itibaren yasal faizi ile birlikte davacıya iadesi gerektiğinin tespitine, aksi yöndeki kurum işlemlerinin iptaline, karar verilmiştir.
D)Bölge Adliye Mahkemesi Kararı :... Bölge Adliye Mahkemesi; Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 26/11/2018 tarih, 2017/3288 Esas, 2018/8645 Karar sayılı ilamı ile, “Hak sahiplerine yönelik ölüm aylığı tahsisinde sosyal güvenlik hukuku ilkelerine göre sigortalının yaşamını yitirdiği tarih itibari ile yürürlükte olan yasal düzenlemenin uygulanması zorunlu bulunmaktadır. Somut olayda, her ne kadar 5510 sayılı Yasa uyarınca davacının babasından dolayı ölüm aylığına hak kazanamayacağına karar verilmişse de 5510 sayılı Yasa"nın 54.maddesinin somut olayda uygulanabilmesi için hak sahibi sıfatı ile ölüm aylığı talep edilebilecek her iki sigortalının ölüm tarihinin de 01.10.2008 tarihinden sonra olması gerektiği açıktır. Dolayısıyla, somut olayda davacının eşi ile babasının sigortalılık statüleri farklı olduğundan aylığa hak kazandığı açıktır." denilerek dairemiz kararı bozulmuş, bozma ilamına uyulmuştur. Bozma doğrultusunda yapılan yargılama sonucu, Kurumunun bu hatalı işleminin iptali ile, davacının kesilen yetim aylıklarının kesildiği tarihten itibaren yeniden bağlanmasına, ödenmeyen aylıkların yasal faizi ile ödenmesine ve davacının Kuruma borçlu olmadığının tespitine ilişkin Mahkeme kararı ve gerekçesi yerinde olduğundan, dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, istinaf başvurusunun esastan reddine karar ve reddine karar vermiştir,
E)Temyiz :Davalı Kurum Vekili; Davacının hem babası üzerinden hem eşi üzerinden maaşa tabi olmasının mevzuata uygun olmadığını, kurum işleminin doğru olduğunu, davanın haksız ve mesnetsiz olduğu, eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulduğunu , aleyhe vekalet ücreti ve yargılama gideri hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek kararın resen gözetilecek nedenlerle bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe :6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun Bozmaya uyma veya direnme başlığı altında 373. maddesinin birinci fıkrasında ""Yargıtay ilgili dairesinin tamamen veya kısmen bozma kararı, başvurunun bölge adliye mahkemesi tarafından esastan reddi kararına ilişkin ise bölge adliye mahkemesi kararı kaldırılarak dosya, kararı veren ilk derece mahkemesine veya uygun görülecek diğer bir ilk derece mahkemesine gönderilir"" hükmü, ikinci fıkrasında ise ""Bölge adliye mahkemesinin düzelterek veya yeniden esas hakkında verdiği karar Yargıtayca tamamen veya kısmen bozulduğu takdirde dosya, kararı veren bölge adliye mahkemesi veya uygun görülen diğer bir bölge adliye mahkemesine gönderilir."" hükmü düzenlenmiştir. Belirtilen hükümlere göre iki tür bölge adliye mahkemesi kararı Yargıtay"ın temyiz incelemesine konu olabilir. Birincisi, bölge adliye mahkemesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararlarıdır. Bu durumda Yargıtay"ın bozma kararı vermesi halinde dosya karar vermek üzere ilk derece mahkemesine gönderilir. İkincisi ise bölge adliye mahkemesinin istinaf başvurusunun kabulüne ilişkin kararlarıdır. Bu durumda Yargıtay"ın bozma kararı vermesi halinde dosya karar vermek üzere bölge adliye mahkemesine gönderilir. Zira bozulan karar ilk derece mahkemesi kararı değil dosyanın esasına girerek dosyanın esası hakkında yeniden verilen bölge adliye mahkemesi kararıdır.Dosyanın incelenmesinden Dairemizin 26/11/2018 tarih, 2017/3288 Esas, 2018/8645 Karar sayılı ilamı le davacının istinaf başvurusunu kabul ederek esas hakkında yeniden hüküm kuran Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmuş olduğu ve dosyanın yeniden karar verilmek üzere kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine karar verildiği anlaşıldığı halde, yukarıda yapılan açıklamalar ve Bölge Adliye Mahkemesince Dairemizin 26/11/2018 tarih, 2017/3288 Esas, 2018/8645 Karar sayılı ilamı doğrultusunda, dosyanın esası hakkında yeniden karar verilmesi gerekirken davalı vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davalı kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararı yukarıda yazılı sebepten dolayı bozulmalıdır.SONUÇ: Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine 15/06/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.