21. Hukuk Dairesi 2019/1608 E. , 2019/7938 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ: Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
K A R A R
A) DAVACININ İSTEMİ :
Dava, davacının davalı ... nezdinde 1973 yılı ve sonrasında geçen hizmetinin tespiti istemine ilişkindir.
B) DAVALILARIN CEVABI :
Davalı ... vekili tarafından davanın yetkisiz mahkemede açıldığı, hak düşürücü sürenin söz konusu olduğu, davalı kurum resmi kurum olup davacının iddiasını ancak resmi belgelerle ortaya koyabileceği belirtilerek davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
Davalı ... vekili tarafından feri müdahil olarak davada yer almaları gerektiği, davada hak düşürücü sürenin geçtiği, çalışmanın yöntemince ortaya konulması gerektiği özetle belirtilerek davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
C) İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI :
İlk Derece Mahkemesince, “davanın kısmen kabulü ile, davacının 01/03/1973 ile 10/03/1973 tarihleri arasında toplam 10 gün davalı ... Müdürlüğünde çalışmışlığının tespitine, fazlaya ilişkin taleplerinin reddine,” karar verilmiştir.
D) BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİNİN KARARI :
“Dosya kapsamında 506 sayılı kanunun 79/1 maddesinin atfıyla Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğince Kuruma verilmesi gerekli hiçbir belgenin bulunmadığı, davalı ... Yönetimi tarafından gönderilen ödeme belgelerinin incelenmesinden davacının ücretinden yalnızca vergi kesintisinin yapıldığı, sigorta priminin kesilmediği ve davanın açıldığı tarih itibariyle 5 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği anlaşılmakla davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği” belirtilmiş, öte yandan davanın açıldığı tarih itibariyle Kurumun davada feri müdahil sıfatının olması gerektiğinin kabulü ile;“Davalı ve feri müdahil Sosyal Güvenlik Kurumunun istinaf başvurularının kabulü ile yukarıda belirtilen ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK"nın 353/1-b.2 hükmü gereğince kaldırılmasına, davacının davasının reddine” şeklinde yeni bir karar verilmiştir.
E) TEMYİZ TALEBİ :
Davacı asil tarafından sunulan temyiz dilekçesi ile usul ve yasaya aykırı olarak kurulan hükmün bozulmasına karar verilmesi talep olunmuştur.
F) DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Uyuşmazlık, somut olayda fiili çalışma olgusunun ispatı konusunda yapılan inceleme ve araştırmanın hüküm kurmaya elverişli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/8. maddelerine göre Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları nazara alınır. Yasada yer alan 5 yıllık süre hak düşürücü olup mahkeme tarafından kendiliğinden nazara alınması gerektiği gibi davacının aynı işyerinde çalışmasını sürdürmesinin veya 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde tekrar aynı işyerine girerek çalışmasının, hak düşürücü sürenin işlemesine engel olmayacağı ve hak düşürücü sürenin, kesilmesi ve durmasının mümkün bulunmadığı hukuksal gerçeği de ortadadır.İşverenin, çalıştırmış olduğu sigortalılara ait hangi belgeleri Kuruma vermesi gerektiği Kanun"un 79/1.maddesinde açıkça ifade edildiği üzere yönetmeliğe bırakılmıştır. Atıf yapılan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği"nin dördüncü kısmında işverence verilecek belgeler düzenlenmiştir. Bunlar, aylık sigorta primleri bildirgesi (SSİYön.Madde16) , dört aylık sigorta primleri bordrosu (SSİYön. Madde 17), sigortalı hesap fişi (SSİY. Yön. Madde 18) vs.dir. Yönetmelikte sayılan bu belgelerden birisinin dahi verilmiş olması halinde artık Kanun"un 79/10 (eski 8) maddesinde yer alan hak düşürücü süreden söz edilemez. Yargıtay uygulamasında anılan maddenin yorumu geniş tutulmakta; eğer sayılan belgelerden birisi işveren tarafından verilmişse burada Kurumun işçinin çalışmasından haberdar olduğu ve artık hizmet tespiti davası için hak düşürücü sürenin varlığından söz edilemeyeceği kabul edilmektedir.
Maddede belirtildiği üzere yönetmelikle tespit edilen belgelerin (işe giriş bildirgesi) verilmesi durumunda hak düşürücü süreden bahsedilemeyeceği gibi çalışmaların sigorta müfettiş raporu ile saptanması durumunda da hak düşürücü sürenin geçtiğinden sözedilemeyeceği açıktır.
Davacının sigortalı çalışmalarının Kuruma kısmen bildirildiği hallerde, eksik bildirimlere yönelik olarak açılan davada hak düşürücü süre işlemeyecektir. (Hukuk Genel Kurulunun 23.06.2004 gün ve 2004/21-369 E, 2004/371 K. sayılı kararı ) Somut olayda, davacı adına davalı işveren tarafından herhangi bir işe giriş bildirgesinin düzenlenip düzenlenmediği ya da Kurum kayıtlarına intikal etmiş herhangi bir hizmet bildiriminin bulunup bulunmadığı detaylı olarak araştırılmaksızın Bölge Adliye Mahkemesince salt 1973 yılında 10 günlük çalışmayı gösteren ücret ödeme belgesi üzerinde prim kesintisi yapılmadığından bahisle hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi hatalı olmuştur. Yapılacak iş, 1973 yılı içerisinde davacı adına ... sicil no lu davalı ... tarafından düzenlenmiş işe giriş bildirgesinin Kuruma verilip verilmediğini araştırmak, davalı işyerinde tespiti istenen dönem içerisinde Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarınca yapılan bir denetim olup olmadığını sormak, toplanan tüm delilleri birlikte değerlendirdikten sonra sonucuna göre davacı adına yapılmış herhangi bir sigortalılık hizmeti prim ödemesinin yapılmadığının, işe giriş bildirgesinin düzenlenmediğinin, davalı işyerinde geçen çalışmasının müfettiş raporu ile de saptanmadığının anlaşılması halinde Mahkemece davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine dair bir karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Bölge Adliye Mahkemesi kararı bozulmalıdır.SONUÇ : Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, dosyanın BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 19/12/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.