3. Hukuk Dairesi 2013/15052 E. , 2013/17797 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tedbir nafakası davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı, dava dilekçesinde 400 TL tedbir nafakasına hükmolunmasını istemiş, yapılan yargılama neticesinde davanın kabulü cihetine gidilmiş; hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 27.maddesinde "Hukuki dinlenilme hakkı" düzenlenmiştir. Buna göre davanın taraflarının yargılama ile ilgili bilgi sahibi olma, açıklama ve ispat hakkı bulunmaktadır. Maddenin gerekçesinde açıklandığı üzere bu hak Anayasanın 36.maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6.maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. İddia ve savunma hakkı olarak da bilinen bu hak, tarafların yargılama konusunda tam bilgi sahibi olmalarını, açıklama ve ispat hakkını tam ve eşit olarak kullanabilmelerini, yargı organlarının da bu açıklamaları dikkate alarak gereği gibi değerlendirme yapıp karar vermelerini zorunlu kılmaktadır. Hakim tarafları dinlemeden veya açıklama ve ispat hakkını kullanmaları için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremez. (YHGK."nun 2009/52 Esas, 2009/105 Karar sayılı ilamı)
Taraf teşkili dava şartı olup, davanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir. Mahkemenin, dava dilekçesini ve duruşma gününü taraflara kendiliğinden tebliğ edip taraf teşkilini sağlaması, Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun amir hükmü gereğidir. Yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi, itirazların yapılabilmesi, davanın süratle sonuçlandırılabilmesi, öncelikle tarafların duruşma gününden haberdar edilmesi ile mümkün olur. Kişinin hangi yargı merciinde duruşması bulunduğunu, hakkındaki iddia ve isnatların nelerden ibaret olduğunu bilmesi, 7201 Sayılı Tebligat Kanunu ve Tebligat Tüzüğünde açıklanan usule uygun tebligat yapılması ile sağlanabilir.
Somut olayda; tebligat belgesinde; "Adrese gidildi. Adresde kimsenin olmaması sebebiyle Tebligat Kanunu"nun 21.maddesine göre işlem yapılarak, mahalle muhtarı Ali Haydar Sabancı imzasına tebliğ edildi. 2 nolu örnek doldurularak muhatabın kapısına yapıştırıldı. Komşusu Belen Yıldız a haberdar edildi. Komşusu imzadan imtina etti" şeklinde açıklama yapılmıştır.
Kendisine tebligat yapılacak kimse veya muhatap namına kendisine tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbirisinin adreste bulunmamaları veya tebellüğden imtina etmeleri durumunda yapılacak işlemler ve uygulanacak tebliğ usulü, 7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 21 ve Tebligat Yönetmeliği"nin 29. ve 30.maddelerinde düzenlenmiş olup, 30.madde metninde "...muhatap veya muhatap adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiçbiri gösterilen adreste sürekli olarak bulunmazsa, tebliğ memurunun, adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar heyeti veya meclis üyeleri, kolluk amir ve memurlarından araştırılarak beyanlarını tebliğ mazbatasına yazıp imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde bu durumu yazarak imzalanması gerektiği" hükme bağlanmıştır.
Somut olayda, davalıya duruşma gününü bildirir tebligat mazbatasında, muhatabın adreste bulunmama sebeplerini bilmesi muhtemel kişilerden sorulup, yapılan araştırma sonucunu tebligat parçasına yazmadığı görülmüştür. Bu sebeple mahkemece, yapılan yargılama usul ve yasaya ve özellikle açıklanan HMK’nun 27.maddesine uygun değildir. Mahkemece, davalının usulüne uygun şekilde dava dilekçesi ve duruşma gün ve saatinden haberdar edilmesi gerekirken, yokluğunda yargılamaya devam edilerek, davalıya savunma hakkı tanınmadan hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı bulunmuş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
O halde mahkemece yapılacak iş, davalının mernis adresine, (bilinen en son adresine davetiye çıkartılıp) usule uygun şekilde tebliğ yapılarak, taraf delilleri toplanıp, hasıl olacak sonuç dairesinde hüküm kurmak olmalıdır.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 12.12.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.