Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/4028
Karar No: 2022/2854
Karar Tarihi: 24.03.2022

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/4028 Esas 2022/2854 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2021/4028 E.  ,  2022/2854 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi
    DAVALILAR : Hazine, Kadastro Müdürlüğü
    DAVA TÜRÜ : Mükerrer Kadastronun İptali
    MAHKEMESİ : ... (...) 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasında ... (...) Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen dava sonucunda verilen hükme karşı davalı Hazine vekili ve davalı ... Müdürlüğüne izafeten Hazine vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun kısmen kabulüne karar verilmiş olup, bu kez davalı Hazine vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesi kararı temyiz edilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    K A R A R
    ... İli ... İlçesi ... Mahallesi çalışma alanında 1950 yılında yapılan tapulama çalışmaları sırasında, eski 693 parsel sayılı 29.000,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz hükmen 02.01.1963 tarihinde davalı Hazine adına tescil edilmiş, 2015 yılında yapılan yenileme kadastrosu çalışmaları sonucunda ise 121459 ada 7 parsel numarasıyla ve 30.417,57 metrekare yüzölçümüyle Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Aynı yer ... Mahallesi çalışma alanında aynı tarihte yapılan tapulama çalışmaları sırasında, 283 parsel sayılı 13.653,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ise, dava dışı şahıslar adına tespit ve tescil edilmiş, 09.02.2007 tarihli satış işlemi ile de davacı adına tescil edildikten sonra, 2015 yılında yapılan yenileme kadastrosu çalışmaları sonucunda 2.564,24 metrekarelik kısmının 693 parsel sayılı taşınmaz ile mükerrer olduğu belirtilerek 121459 ada 7 parsel numarasıyla ve 12.142,36 metrekare yüzölçümüyle yine davacı adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı, mükerrerlik durumunun iptali istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davanın kabulüne, ... İli ... İlçesi ... Mahallesi 693 parsel sayılı taşınmazın, ... İli ... İlçesi ... Mahallesi 283 parsel sayılı taşınmazla, 2.564,24 m² kısmı bakımından mükerrer olduğu anlaşıldığından ... İli ... İlçesi ... Mahallesi eski 693, (yeni 121459 ada 7 parsel) parsel sayılı 30.417,57 m² yüzölçümlü taşınmazın ... Mahallesi 283 parsel sayılı taşınmazla mükerer olan 15.05.2017 havale tarihli bilirkişi raporunda gösterilen 2.564,24 m²'lik kısmının iptaline, iptal edilen 2.564,24 m²'lik kısmın ... Mahallesi eski 283 parsel (yeni 121277 ada 4 parsel) sayılı taşınmaza ilave edilmek suretiyle davacı adına tapuya tesciline karar verilmesi üzerine davalı Hazine vekili ve davalı ... Müdürlüğüne izafeten Hazine vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, davalı Hazine vekili ile davalı ... vekilinin, istinaf başvuru talebinin kısmen kabulüne, ... (...) 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 16.01.2018 tarihli ve 2018/230 Esas, 2019/18 Karar sayılı kararının kaldırılmasına, davalı Hazine aleyhine açılan davanın kabulüne, ... İli ... İlçesi ... Mahallesi 693 parsel sayılı taşınmazın, ... İli ... İlçesi ... Mahallesi 283 parsel sayılı taşınmazla, 2.564,24 m² kısmı bakımından mükerrer olduğu anlaşıldığından; ... İli ... İlçesi ... Mahallesi eski 693, (yeni 121459 ada 7 parsel) parsel sayılı 30.417,57 m² yüzölçümlü taşınmazın 15.05.2017 havale tarihli bilirkişi raporunda gösterilen 2.564,24 m²'lik kısmının eski 693 (yeni 121459 ada 7) sayılı parselin tapu kaydından iptaline, dava konusu 283 (yeni 121277 ada 4) sayılı parselin tapu kaydının beyanlar hanesine verilen mükerrerlik şerhinin iptaline, davalı ... aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, 3402 sayılı Kanun'un 22/1 madde kapsamında ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1026. maddesinde düzenlenen ve niteliği itibariyle mülkiyet ihtilafından kaynaklanan, mükerrer kadastro nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davasıdır. Davacı dava dilekçesinde, maliki olduğu 283 parsel sayılı taşınmazın kadastrosunun mükerrer yapıldığının tapu müdürlüğünce kendisine bildirildiğini, taşınmazı 2007 yılında edindiğini belirterek, mükerrer kaydın iptaline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece ve Bölge Adliye Mahkemesince, davacıya ait ... Mahallesi 283 parsel sayılı taşınmazın tespit tarihinin 04.10.1950 tarihi olduğu, davalı Hazineye ait ... Mahallesi 693 Parsel sayılı taşınmazın ise kadastro tespit tarihinin 16.10.1950 tarihi olduğu, mükerrer kadastro yapılması halinde ilk tespit tarihine değer verilmesi gerektiği, her iki parselinde zemindeki sınırlarının tespit tarihindeki ile aynı olduğu, fen bilirkişi raporuna göre belirlenen ve mükerrer olan kısmın halihazırda davacının taşınmazı ile bir bütün olarak davacı tarafından kullanıldığı, 283 parsel sayılı taşınmazın tespit tarihinin daha eski olduğu ve 283 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitine değer verilmesi gerektiği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
    3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 22/1. maddesinde, evvelce tespit, tescil veya sınırlandırma suretiyle kadastro veya tapulaması yapılmış olan yerlerin yeniden kadastrosunun yapılamayacağı, bu gibi yerlerin ikinci defa kadastroya tâbi tutulması halinde ikinci kadastronun bütün sonuçlarıyla hükümsüz sayılacağı ve Türk Medeni Kanunu'nun 1026. maddesine göre işlem yapılacağı, süresinde dava açılmadığı takdirde, ikinci defa yapılan kadastronun, tapu sicil müdürlüğünce re'sen iptal edileceği belirtilmiştir. Yine, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1026. maddesinde de, bir aynî hakkın sona ermesiyle tescil her türlü hukukî değerini kaybettiği takdirde, yüklü taşınmaz malikinin terkini isteyebileceği, tapu memurunun bu istemi yerine getirmesi halinde her ilgilinin, bu işlemin kendisine tebliği tarihinden başlayarak otuz gün içinde terkine karşı dava açabileceği hususu düzenlenmiştir.
    3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesinde "kadastro tutanaklarında belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak itiraz olunamayacağı ve dava açılamayacağı" düzenlenmiştir. Eldeki davada, ... İli ... İlçesi ... Mahallesi çalışma alanında 1950 yılında yapılan tapulama çalışmaları sırasında, eski 693 parsel sayılı taşınmazın 16.10.1950 tarihinde tespiti yapılarak hükmen 02.01.1963 tarihinde davalı Hazine adına tescil edilmiş, (2015 yılında yapılan yenileme kadastrosu çalışmaları sonucunda ise 121459 ada 7 parsel numarasıyla Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir.) aynı yer ... Mahallesi çalışma alanında aynı tarihte yapılan tapulama çalışmaları sırasında, 283 parsel sayılı taşınmazın 04.10.1950 tarihinde tespiti yapılarak, 09.03.1951 tarihinde tapuya dava dışı şahıslar tescil edilmiş, 09.02.2007 tarihli satış işlemi ile de davacı adına tescil edilmiştir. (2015 yılında yapılan yenileme kadastrosu çalışmaları sonucunda 2.564,24 metrekarelik kısmının 693 parsel sayılı taşınmaz ile mükerrer olduğu belirtilerek 121459 ada 7 parsel numarasıyla ve 12.142,36 metrekare yüzölçümüyle yine davacı adına tespit ve tescil edilmiştir.) Görüldüğü üzere, ikinci kadastro işlemi, ilk yapılan kadastro çalışmasının kesinleşme tarihi itibariyle 3402 sayılı Kanun’un 12/3 maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde yapılmıştır.
    Her ne kadar; kadastro tespiti öncesi nedene dayalı davaların, kadastro tutanağının kesinleşmesinden itibaren 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılması gerekmekte ise de; kadastrosu daha sonra yapılan her bölüm yönünden terkine karar verilecek olması halinde, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 22/1. maddesinde ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1026/2. maddesinde, tapu kütüğünden terkine karşı dava açma hakkının düzenlenmiş olmasının bir anlamı olmayacağı ve düzenlemenin işlevsiz olacağı açıktır. Kadastro çalışmalarındaki amaç, tapu sicillerinin gerçek durumu yansıtması olduğuna göre, sicildeki hakkın kime ait olduğunun doğru olarak belirlenmesi gerekir. Bu duruma göre, mükerrerliğin giderilmesi amacıyla açılan eldeki dava, artık çifte tapuyu önleme maksadına yöneliktir. Tabiatıyla yukarıdaki açıklamalar, birinci kadastronun kesinleşmesinden sonra işlemeye başlayan hak düşürücü sürenin dolmasından önce ikinci kadastronun yapılıp kesinleşmesi haline ilişkin olup, hak düşürücü süre dolduktan sonra ikinci kez kadastro yapılması halinde ise, hak düşürücü süre dolacağı için dava açma olanağı bulunmadığı kuşkusuz olup, yukarıdaki açıklamalar ışığında, davacılar ve davalı hakkında hak düşürücü süre hükümlerinin uygulanması mümkün bulunmamaktadır. Bu durumda Mahkemece, hukuki durumun (mülkiyet hakkının taraflardan hangisine ait olduğunun) ilk kadastro çalışmasına ait tespit günü esas alınarak belirlenmesi gerekir.
    Hal böyle olunca; Mahkemece, davanın esasına girilerek, davalı Hazine parselinin hükmen oluştuğu da gözetilerek, tarafların iddia ve savunmalarına ilişkin tüm deliller toplanıp değerlendirilmek suretiyle, nizalı taşınmazların, mükerrer kadastro gören bölümünün, ilk önce kadastrosu yapılan eski 283 (yeni 121277 ada 4) parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin yapıldığı 04.10.1950 günü itibariyle kime ait olduğu belirlenmelidir. Mahkemece bu hususlar göz ardı edilerek ve eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, açıklanan sebeplerle hükmün bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeplerle, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulüyle HMK’nin 371. maddesi gereğince ... Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesinin kararının BOZULMASINA, dosyanın ... Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesine gönderilmesine 24.03.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi