19. Hukuk Dairesi 2018/2664 E. , 2018/6775 K.
"İçtihat Metni" 19. HUKUK DAİRESİ
YARGITAY KARARI
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi(Tic. Mah. Sıf.)
Taraflar arasındaki asıl ve birleşen alacak davalarının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın kabulüne, birleşen dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına yönelik hükmün süresi içinde asıl ve birleşen davada davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- KARAR -
Asıl davada davacı vekili; davacının 27.970,60 TL"lik muhtelif giyim eşyasını davalının mağazalarına satarak teslim ettiğini, ancak davalı şirketin davacıya olan borcunu ödemediğini, düzenlenen mutabakat belgeleri ile borcu kabul ettiğini, borcun tahsili cihetiyle yapılan tüm girişimlerin neticesiz kaldığını belirterek 27.970,00 TL alacağın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Asıl davada davalı vekili, davacı tarafından dava dilekçesi ekinde sunulan faturaların davalı şirkete tebliğ edilmediğini, 14.07.2008 ve 15.07.2008 tarihli mutabakat mektuplarının şirket yetkilileri tarafından düzenlenmediğini,takip öncesi ihtarda bulunulmadığını, belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin "Davalı vekili dava konusu alacağın ... 1.Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2011/280 esas sayılı dava dosyasına da konu edildiğini savunmuştur. Gerçekten bu davada mahkemenin hükme esas aldığı tarihsiz belgede davalının ... Şubesi karşısında 8.120,00 TL olarak gösterilen alacağın belirtilen davada da dava konusu edildiği görülmüştür. Bu durumda mahkemece davalının bu yöndeki savunması üzerinde durulmadan ve davalar arasında irtibat bulunduğu hususu gözetilerek davaların birleştirilmesinin uygun olacağı hususu gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. " gerekçesiyle bozulmuştur.
Birleşen davada davacı vekili, davalının ... mağazasına muhtelif giyim eşyaları sattığını, borcun vadesinde ödenmediğini, daha sonra tarafların bir araya gelerek müvekkilinin 8.120,54 TL alacaklı olduğu hususunda mutabakata vardıklarını, ancak ödeme yapılmadığını belirterek 8.120,54 TL alacağın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davalı vekili, mutabakat mektubunun davalı şirket yetkilileri tarafından düzenlenmiş bir belge olmaması nedeniyle davalıyı bağlamayacağını, davacının faturaya veya mal teslimine dair bir belgeye de dayanmadığını, ayrıca mutabakat mektubunun ekinde yer alan listede belirtilen 11/07/2008 tarihli 1.600,56 TL tutarlı alacak ile 06/05/2008 tarihli 2.123,82 TL tutarlı alacak kaydına dayanılarak başka bir alacak davası açıldığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin "Mahkemece taraflar arasındaki mutabakat belgesine dayanılarak hüküm oluşturulmuştur. Mutabakat belgesi ekindeki cari hesap tablosunda 8.120,54 TL alacak gösterilmiş ve bu husus mutabakat belgesine de yansıtılmıştır. Davalı vekili cari hesap tablosundaki bir kısım faturaların ... 1.Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2011/279 esasında kayıtlı alacak davasına da konu edildiğini savunmuştur. Gerçekten belirtilen dava dosyasında mahkemece hükme esas alınan tarihsiz belge kapsamında davalının ... Şubesi ile ilgili 8.120,00 TL alacak kaydı bulunduğu görülmüştür. Bu durumda mahkemece davalının bu yöndeki savunması üzerinde durulmamış olması doğru olmadığı gibi her iki dava arasında irtibat bulunduğu gözetilerek davaların birleştirilmesinin uygun olacağı hususu dikkate alınmadan yazılı şekilde hüküm kurulması da usul ve yasaya aykırıdır." gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, dava konusu mutakabat belgelerinde davalı şirketin, davacıya 25.239,08 TL tutarında borcunun bulunduğu, mutabakat belgelerinde kararlaştırılan borcun ödenmediği, davalının mutabakat belgelerine bir itirazının da bulunmadığı, belgelerin davalı şirketin mağaza şubelerinin yetkilileri ve muhasebecileri tarafından tanzim edildiği, her iki dosya için davacının toplam alacak miktarının 25.239,08 TL olduğu, birleşen dosyada talep edilen 8.120,00 TL lik alacağın bu miktar içerisinde yer aldığı gerekçesiyle asıl davanın kabulüne, birleşen dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm asıl ve birleşen davalarda davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Asıl davada davalı vekilinin temyiz isteminin incelenemesinde; dava cari hesaptan kaynaklı alacakların tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece asıl davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de 25.239,08 TL alacağın davalının veya yetkililerinin imzasının bulunmadığı, davacı tarafından imzalanan mutabakat metinlerine dayandırıldığı anlaşılmış olup söz konusu belgeler alacağın ispatına yeterli değildir. Davacı ve davalının yetkililerinin imzasının bulunduğu 16.07.2008 tarihli 8.120,54 TL, 14.07.2008 tarihli 2.669 TL, 15.07.2008 tarihli 2.160 TL, 25.01.2008 tarihli 1368 TL bedelli mutabakat metinlerinin toplamının 14.317,62 TL olduğu, bu miktar üzerindeki alacağının bulunduğunu davacı tarafından yazılı delille ispatı gerekir. Mahkemece 14.317,62 TL dışındaki alacağın ispatlanamadığı gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
2-Birleşen davada davalı vekilinin temyiz istemine gelince birleşen dava konusu olan 8.120,54 TL alacağın asıl davaya da konu yapıldığı bu nedenle birleşen davada davacının alacak isteminde bulunamayacağı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı şekilde karar verilmesine yer olmadığı şeklinde karar verilmesi yerinde görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle asıl ve birleşen davalarda hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde temyiz eden asıl ve birleşen davada davalıya iadesine, 20/12/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.