Abaküs Yazılım
3. Ceza Dairesi
Esas No: 2021/3766
Karar No: 2022/3722
Karar Tarihi: 21.06.2022

Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2021/3766 Esas 2022/3722 Karar Sayılı İlamı

3. Ceza Dairesi         2021/3766 E.  ,  2022/3722 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Ceza Dairesi
    İlk Derece Mahkemesi : İstanbul 28. Ağır Ceza Mahkemesinin 25.05.2018 tarih ve 2017/204 - 2018/91 sayılı kararı

    Suç : Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, Kasten öldürmeye teşebbüs etme, Kasten yaralama, Kamu malına zarar verme, Mala zarar verme, Silahlı terör örgütüne üye olma, Kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma

    Bölge adliye mahkemesince verilen hükümler temyiz edilmekle;
    Temyiz edenlerin sıfatı, başvuruların süresi, kararın niteliği ve temyiz sebeplerine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
    Bir kısım sanıklar ile müdafilerinin duruşmalı inceleme istemlerinin, ilk derece mahkemesinde silahların eşitliği ile çelişmeli yargılama ilkeleri doğrultusunda savunmaya yeterli imkan sağlanıp bu hakkın etkin şekilde kullandırılmış olması, istinaf aşaması ve temyiz denetiminde sınırsız şekilde yazılı savunma imkanının kullanılabilme olanağının bulunması karşısında savunma hakkının kısıtlanması söz konusu olmadığından 01.02.2018 tarihli ve 7079 sayılı Kanunun 94. maddesi ile değişik CMK'nın 299. maddesi gereğince takdiren REDDİNE,
    GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
    I-a) Katılanlar Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı ..., ... ve Emniyet Genel Müdürlüğünün sanıkların üzerine atılı tüm suçlar; katılan ... Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığının Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme; katılan ... Başkanlığının Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme ve Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını

    engellemeye teşebbüs etme suçları dışında kalan suçlar açısından suçtan doğrudan doğruya zarar görmemeleri nedeniyle davaya katılma hakları bulunmadığından davaya katılmalarına ilişkin verilen karar da hükmü temyiz yetkisi vermeyeceğinden;
    b) Tüm sanıklar yönünden Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme; suçlarından kurulan ceza verilmesine yer olmadığına dair hükümler CMK’nın 286/2-h maddesi uyarınca mahiyeti gereği; temyiz edilemez nitelikte olmasından;
    Katılanlar Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı ve Türkiye Büyük Millet Meclisi vekillerinin temyiz istemlerinin CMK'nın 298. maddesi gereğince REDDİNE,
    II- Katılanlar Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı ve ...'nın temyiz istemlerinin Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçu ile sınırlı olduğu belirlenerek katılanlar vekilleri ile sanıklar ve müdafiilerinin temyiz taleplerinin incelenmesinde;
    Temyiz taleplerinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
    Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
    A-)HUKUKİ AÇIKLAMALAR:
    Ayrıntıları Dairemizin 22.03.2019 tarih ve 2018/7103 esas 2019/1953 sayılı kararında açıklandığı üzere;
    5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 309. maddesinde düzenlenen Anayasayı ihlal suçunun maddi unsuru/tipik eylem, cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye elverişli vasıtalarla teşebbüs etmektir.
    Suçun bu amaçla kurulmuş bir örgüt faaliyeti kapsamında işlenmesi, korunan amaçlara matuf fiillerin elverişliliğinin değerlendirilmesi bakımından önem taşımakta ise de, bu husus suçun unsuru değildir.
    Suç, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmak, bu düzen yerine başka bir düzen getirmek veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemek amacına matuf doğrudan genel kast ile işlenebilen bir suçtur. Suç tanımında belirtilen amaçları gerçekleştirmeye yönelik bir fiil işlenmesi hususunda iştirak iradeleri bulunan sanıklar hakkında Türk Ceza Kanununun 309. maddesinde düzenlenen Anayasayı ihlal suçu yönünden iştirakin her şeklinin uygulanması mümkündür.
    Suça iştirakten söz edebilmek için amaca yönelik bir fiil işleme hususunda iştirak iradelerini ortaya koyan kişilerin hepsinin bu amaçla kurulmuş bir örgütün üyesi olması da gerekmez.
    15 Temmuz 2016 günü, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Anayasal düzeninin değiştirilmesi amacıyla, Türk Silahlı Kuvvetlerine sızmış FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensubu olan ve/veya bu örgütsel faaliyeti destekleyen 8.000'in üzerinde

    askeri personel tarafından savaş uçakları dahil 35 uçağın, 3 geminin, 37 helikopterin, 74'ü tank olmak üzere 246 zırhlı aracın ve 4.000'e yakın hafif silahın kullanılarak; Cumhurbaşkanına suikasta teşebbüs edilmiş, TBMM ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesi başta olmak üzere birçok stratejik merkez bombalanmış, Başbakanın konvoyuna silahlı saldırı gerçekleştirilmiş, kalkışmaya karşı koyan güvenlik görevlileri ile sokaklara çıkan sivillere devletin silahlı kuvvetlerine ait bu uçak, helikopter, tank ve silahlarla saldırılarak 4'ü asker, 63'ü polis ve 183'ü sivil olmak üzere toplam 250'den fazla kişi şehit edilmiş, 23'ü asker, 154'ü polis ve 2.558'i sivil olmak üzere toplam 2.735 kişi de yaralanmıştır.
    Somut darbe teşebbüsü, TCK'nın 309. maddesinde sayılan amaçlara matuf zarar tehlikesi doğuran vahim eylemler vasfını aşarak, Anayasal düzeni doğrudan ortadan kaldırma neticesine yönelmiş, örgütün ülke genelindeki organik bütünlüğünden ve etkinliğinden istifade edilerek planlanıp uygulanmış, neticesi ve başarısı eş zamanlı, senkronize hareketlere bağlı hukuki anlamda tek bir fiil olarak ortaya çıkmıştır. Bu nedenle örgütsel koordinasyon veya iştirak iradesi gereğince ve iş bölümü doğrultusunda bulundukları mahal ve konumlarına uygun, amaca hizmet eden ve katkı sunan icrai harekette bulunanların, icra aşamasına geçerek amaç suç yönünden somutlaştığında ve elverişliliğinde tartışma bulunmayan bu fiil üzerinde müşterek hâkimiyet kurdukları gözetilerek TCK'nın 37. maddesi kapsamında "doğrudan fail" olduklarının kabulünde zorunluluk vardır.
    Mensup olduğu örgütle kurduğu bağ nedeniyle örgütsel faaliyet kapsamında işlenen Anayasayı ihlal suçuna ilişkin planlama, hazırlık ve icra organizasyonundan haberdar olmak suretiyle darbeye teşebbüs suçunu sevk ve idare edenler tarafından verilen emirleri/görevleri kabullenerek ülke çapındaki icra hareketleriyle illi bir değer taşıyan icra hareketlerini gerçekleştirenlerin ya da görev paylaşımı bağlamında henüz sırası gelmemiş icra hareketleri için gerekli hazırlıkları yapanların bu suç yönünden müşterek fail olarak sorumlu tutulmaları gerekmektedir.
    Doğrudan kanuni tanımda öngörülen cebir ve şiddet içeren icrai hareket niteliğinde olmayan, somut zarar tehlikesinin gerçekleşmesini sağlayacak biçimde -faillerle birlikte- fiil üzerinde müşterek hâkimiyet kurmalarını temin edecek fonksiyonel bir mahiyet taşımayan, suç organizasyonu içinde bir iş bölümünün gereği olarak görevlendirilmeleri nedeniyle ika edildiği kanıtlanamayan ancak suçun icrasına başlanmasından sonra katılma iradesini açıkça ortaya koyan, zaman, nitelik ve yakın zarar tehlikesine yaptığı katkı itibariyle bütün olarak darbenin icrasını kolaylaştırmaya yönelen hareketleri gerçekleştiren sanıkların eylemlerinin, 5237 sayılı TCK’nın 309/1 ve 39/2-c maddeleri kapsamında Anayasayı ihlale teşebbüs suçuna yardım etmek suçunu oluşturacağı gözetilmeli, hukuki durumları buna göre tespit edilmelidir.
    TCK'nın 309. maddesinde düzenlenen suç bir somut tehlike suçu olduğundan suçun oluşması için ayrıca bir neticenin gerçekleşmesi aranmamaktadır. Bu itibarla sanığın amaca matuf eylemi ve/veya işlediği elverişli araç suç ile suçun konusu üzerinde meydana gelen somut tehlike arasında illiyet bağının bulunması gerekli ve

    yeterlidir. Suça teşebbüsün kabulü için aranan elverişli vasıtalarla cebri eylemlere başlanıp başlanmadığı araştırılırken ve vasıtanın elverişliliği takdir edilirken tek tek yapılan eylemlerle amaçlanan hedefler arasında doğrudan doğruya bağ kurmak yoluna gidilemez. Ancak her halükarda ülke genelinde gerçekleştirilmek istenen amaca matuf cebri/icrai fiilin, sanığın bulunduğu mahalde/sorumluluk sahasında da doğrudan doğruya ya da araç suçlar yönünden icrasına başlanması aranmalıdır. Sanığın bu icrai fiile yine icrai bir hareketle katılması mümkün olduğu gibi garantörlük yükümlülüğünü ihmal etmek suretiyle de iştirak edebileceği görülmektedir.
    Bağlayıcı emrin yerine getirilmesi kapsamında astların hukuki sorumluluğu:
    Ayrıntılarına Dairenin 09.12.2019 tarih ve 2019/6765 esas 2019/8453 sayılı kararında yer verildiği üzere:
    5237 sayılı TCK'nın benimsediği suç teorisine göre: tipe uygun ve hukuka aykırı fiil, failin kusurlu olması halinde ceza yaptırımı uygulanmasını gerektirir. Her ceza hukuku normu, temelde bir hakkı/bir değeri korur. Bu nedenle ceza hukuku normlarının belirlediği davranış modellerine aykırı düşen her fiil haksızlık içermektedir.
    Kast suçun subjektif unsurunu, kusur ise iradenin oluşum süreci ile ilgili olarak, failin işlediği hukuka aykırı fiilden dolayı kınanabilirliğine ilişkin bir değer yargısını ifade etmektedir. Kınanabilirlik, failin hukuka uygun davranmak, haksızlık yapmamak imkan ve yeteneği varken, hukuka aykırı davranması, haksızlığı tercih/irtikap etmesi halidir. İnsan özgür iradeye sahip bir varlık olması nedeniyle, haklı olan bir davranışla haksızlık arasında bir tercih yapma veya haklı olan davranış lehine karar verme, davranışlarını hukuk düzeninin gereklerine göre yönlendirebilme, hukuk düzenin yasakladığı davranışlardan sakınma yeteneğini haizdir. Kusur yargısının temelini oluşturan insanın irade özgürlüğü ise, haksızlık bilincinin varlığını gerekli kılar. Çünkü insanın haklı olan davranışları ile haksızlık arasında tercih yapabilmesi için bunu bilmesi şarttır. Fail, haksızlık bilincine sahipse ve özgür iradesiyle haksız olan bir davranışı tercih ediyor ise kusurludur.
    Şu halde kasten işlenmiş, tipe uygun/haksızlık içeren fiil, olayda bir hukuka uygunluk sebebi varsa suç teşkil etmeyecek, kusurluluğu ortadan kaldıran bir sebep varsa, suç oluşturmasına rağmen yaptırıma tabi tutulamayacaktır.
    Hukuka aykırılık genel bir ifadeyle, hukuka (hakka) karşı gelmek (Heinrich l kn
    305) onunla çatışma halinde olmak demektir. Suçun unsuru olarak hukuka aykırılık ise işlenen fiile hukuk düzeni tarafından cevaz verilmemesi, bütün hukuk düzeni ile çelişki ve çatışma halinde bulunması anlamına gelmektedir (Koca-Üzülmez, age, s. 252; Prof. Dr. Fatih Selami Mahmutoğlu, Av. Serra Karadeniz-LLM, Türk Ceza Kanunu Genel Hükümler Şerhi, s. 450).
    5237 sayılı TCK'da yer alan hukuka uygunluk nedenleri; kanunun hükmünü yerine getirme (TCK 24/1. m.), meşru savunma (TCK 25/1. m.), hakkın kullanılması (TCK 26/1. m.) ve ilgilinin rızası (TCK 26/2. m.)'dır.
    TCK'nın 24. maddesinin 2, 3 ve 4. fıkralarında hukuka aykırı fakat bağlayıcı
    emrin yerine getirilmesi, kusurluluğu ortadan kaldıran bir sebep olarak düzenlenmiştir. Madde gerekçesinde işaret edildiği üzere hukuka aykırı olan ve emri verenin hukuki sorumluluğunu kaldırmayan bir emrin yerine getirilmesinin hukuka uygunluk nedeni olarak kabul edilmesi mümkün değil ise de, Devlet tarafından yerine getirilen kamu hizmetinin yürütülmesinde amirin emrini yerine getirmek durumunda kalan ast yönünden bu durumun bir sorumsuzluk nedeni olarak kabul edilmesinde zaruret bulunmaktadır.
    Kural olarak hukuka aykırı emre muhatap olan kamu görevlisinin bu emri denetlemesi, sorgulaması, hukuka aykırı olduğu kanaatinde ise amirin yazılı emri ve ısrarı olmadan yerine getirmemesi gerekir. Ancak Anayasanın 137/3. maddesinde "Askeri hizmetlerin görülmesi ve acele hallerde kamu düzeni ve kamu güvenliğinin korunması için kanunda gösterilen istisnaların saklı" olduğu belirtilerek, yapılan işin mahiyeti, kamu düzeni ve kamu güvenliği nedeniyle bazı istisnalara yer verildiği de görülmektedir. Muadil düzenleme TCK'nın 24/4. maddesinde de yer almaktadır.
    Keza bir hukuk devletinde prensip olarak konusu suç teşkil eden emir hiçbir surette yerine getirilemez. Aksi takdirde yerine getiren ile emri veren sorumlu olur. (1982 Anayasasının 137/2, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 24/3. maddesi). Askeri hizmete müteallik hususlarda verilen emir bir suç teşkil ederse bu suçun işlenmesinden emri veren mesuldür. Ancak amirin emrinin adli ve askeri bir suç maksadını ihtiva eden bir fiile müteallik olduğu kendisince malum ise, maduna da faili müşterek cezası verilir (1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu 41/3-B).
    Amiri tarafından “askeri hizmete müteallik hususlarda verilen emrin, bir suç maksadını ihtiva eden bir fiile müteallik olduğu kendisince malum” olan ast, işlemekte olduğu haksızlığı hukuka uygun hale getiren bir sebebin bulunduğunu düşünmekte ise cezai sorumluluğu ne olacaktır?
    Amirin emrini icra sureti ile işlenen suçlardan dolayı hukuka uygunluk meselesi, Askeri Ceza Hukukunda büyük bir önem taşır. Gerçekten askerlik hizmeti, diğer hizmetlerden farklı olarak, fertlerden daha tam, daha kesin ve daha çabuk bir itaat bekler, hatta böyle bir itaate askerleri zorlar. Nitekim 211 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanununun 14. maddesine göre: “Ast, amir ve üstüne umumi adap ve askeri usullere uygun tam bir hürmet göstermeğe, amirlerine mutlak surette itaate ve kanun ve nizamlarda gösterilen hallerde de üstlerine mutlak itaate mecburdur. Ast, muayyen olan vazifeleri, aldığı emri vaktinde yapar ve değiştirmez, haddini aşamaz. İcradan doğacak mes’uliyetler emri verene aittir. İtaat hissini tehdit eden her türlü tezahürler, sözler, yazılar ve fiil ve hareketler cezai müeyyidelerle men olunur.”
    İşte askerlik hizmetinin bu özelliğini nazara alan Anayasamız, “kanunsuz emir” kenar başlığını taşıyan 137. maddede, kanunsuz emrin yerine getirilemeyeceğini ve böyle bir emri alan memurun ne suretle hareket etmesi gerekeceğini belirttikten sonra “Askeri hizmetlerin görülmesi… için kanunla gösterilen istisnalar saklıdır” dediği gibi, AsCK da amir tarafından verilen emrin yerine getirilmesine ilişkin olmak üzere,
    şöyle bir hüküm sevk etmiştir: “Hizmete müteallik hususlarda verilen emir bir suç teşkil ederse, bu suçun işlenmesinden emir veren mesuldür. Aşağıdaki hallerde maduna da faili müşterek cezası verilir; kendisine verilen emrin hududunu aşmış ise; amirin emrinin adli ve askeri bir suç maksadını ihtiva eden bir fiile müteallik olduğu kendisince malum ise”
    Bu düzenlemelere göre, emri veren amir ise kesin itaat kuralı her bakımdan geçerlidir; ast emre mutlak surette itaat edecektir. Üstün kanun ve nizamlara göre kendisine böyle bir emir vermeğe yetkili olup olmadığını araştıracak, yetkili olduğuna kanaat getirirse itaat edecektir. İç Hizmet Kanununa göre, amir makam ve memuriyet yönünden emretmek yetkisine sahip kimse iken (m. 9); üst, rütbe ve kıdem büyüklüğünü ifade eder (m. 10). Mevzuat, konusu suç teşkil eden emir müstesna, amir tarafından verilen emrin muhteva itibari ile kanuna uygunluğunu araştırmaktan astı yasaklamıştır. Emrin hizmete ilişkin olması halinde, emri yerine getiren kimsenin prensip itibari ile hiçbir cezai sorumluluğu yoktur ve bütün sorumluluk sadece emri verene aittir. Özel nitelikte olmayan ve bu özel niteliği ilk bakışta anlaşılmayan her emir, hizmetle ilgili sayılmak gerekir.
    Ast kendisine verilen emrin bir suç işlemek maksadı ile verildiğini biliyorsa ve buna rağmen emri yerine getirmişse kendisi de amirle birlikte ceza görecektir. Dikkat edileceği veçhile, astın bu hususta sadece bir şüpheye kapılması cezalandırılması için yeterli değildir, zira her asker, amiri tarafından verilen emrin kanuni olduğunu farz ve kabul etmek zorundadır ve bu konuda ast lehine bir karinenin varlığı kabul edilebilir (AsCK 41, f. 2 ve 3) (Prof, Dr. Sahir Erman Askeri Ceza Hukuku Syf 176 vd.).
    Hata (yanılma); genel olarak kişinin tasavvuru, zihninden geçirdikleri ile gerçeğin birbirine uymaması anlamına gelen bir kavramdır. Hata kural olarak iradenin oluşum sürecine etki eder ve gerçeğin yanlış biçimde tasavvuru veya bilinmesi nedeniyle irade bozulmuş olarak doğar. Failin tasavvurunun konusu dış dünyaya ait bir şeye ilişkin olabileceği gibi, normatif dünyaya (kurallar alanına) dair de olabilir. Dış dünyayla ilgili şey olduğundan farklı bir biçimde algılanması halinde unsur yanılgısından (tipiklik hatası), normatif dünyaya ait gerçekliğin farklı biçimde değerlendirilmesi halinde ise yasak hatasından bahsedilir. Kısaca unsur hatası bir algılama hatası olduğu halde, yasak hatası bir değerlendirme hatasıdır.
    Hata, kastı ortadan kaldıran veya kusurluluğu etkileyen hata olmak üzere ikiye ayrılır. Suçun maddi unsurlarında (TCK 30/1), suçun nitelikli hallerinde (TCK 30/2), hukuka uygunluk nedenlerinin maddi şartlarında (TCK 30/1-3) hata halleri kastı kaldırır. Kusurluluğu ortadan kaldıran veya azaltan sebeplerin maddi şartlarında hata (TCK 30/3) ile haksızlık yanılgısı (yasak hatası) (TCK 30/4) kusurluluğu etkileyen hata şekilleridir. Kastı kaldıran hata türüne hukuka uygunluk nedenlerinin sınırındaki yanılgıyı da eklemek gerekmektedir (TCK 27/1) (Dairenin 24/4/2017 tarih ve 2015/3-2017/3 sayılı kararı).
    TCK'nın 30/3. maddesinde "ceza sorumluluğunu kaldıran veya azaltan nedenlere ilişkin koşulların gerçekleştiği hususunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişi
    bu hatasından yararlanır." denilerek hukuka uygunluk nedenleri ile kusurluluğu etkileyen haller birlikte düzenlenmiştir. Hukuka uygunluk nedenlerinin maddi şartlarındaki hatayı bu kapsamda değerlendirmek gerekecektir. Hatadan yaralanmak için kaçınılmaz olması gereklidir.
    Failin hukuk düzenince tanınmayan bir hukuka uygunluk nedeninin var olduğu (Bestandsirrtum / Erlaubnisnormirrtum) ya da hukuken tanınan bir hukuka uygunluk nedeninin hukuki sınırında yanılgı içinde (Grezirrtum Erlaubnisgrenzirrtum) olduğu durumda izin yanılgısı (Erlaubnisirrtum) ya da dolaylı haksızlık yanılgısından (der indirikte Verbotsirrtum) söz edilmektedir. Bu durumda somut vakıaya değil, münhasıran norma dayalı bir değerlendirme söz konusu olduğundan, haksızlıkla doğrudan bir ilgisi bulunmayan bu yanılgının haksızlık yanılgısı (TCK m. 30/4) kapsamında mütalaa edilmesi gerekmektedir.
    Bu yanılgı türünün haksızlıkla doğrudan bir ilgisinin bulunmaması nedeni ile kast üzerinde herhangi bir etkisi de yoktur. Fiil kasten icra edilen bir haksızlık olma özelliğini korur. Hukuka uygunluk nedenlerini düzenleyen normların da bir hukuk normu olduğu göz önünde bulundurulduğunda, bu yanılgı norma dayalıdır. Ancak bu norm bir suç tipine dayanak oluşturan yasak normu değil, bu normun yasakladığı davranışa izin veren bir normdur. Failin izin normunu bilmemesine ya da yanlış bilmesine dayalı bir değerlendirme yanılgısı mevcuttur. Fail, hukuk düzeninde mevcut olmayan bir hukuka uygunluk nedenini var saydığı veya hukuki sınırında yanılgıya düştüğü için hukuk düzeninin fiiline izin verdiği kanaati ile hareket etmektedir.
    İzin yanılgısının kaçınılmaz olması durumunda, failin haksızlık bilinci ile hareket ettiği söylenemez. Failin içinde bulunduğu izin yanılgısı, yasak normunun uyarı fonksiyonunu tamamen işlevsiz bırakmaktadır. Yasak normu ile izin normunun çatıştığı bir durumda, uygulanma önceliği izin normuna aittir. Buna bağlı olarak izin normu, yasak normunun fiilin icrasından kaçınmak yönündeki uyarısını tümüyle etkisiz bırakmaktadır. Kaçınılmaz izin yanılgısı halinde, kusuru tamamen ortadan kalkacağı için faile ceza verilemez (TCK m. 30/4; CMK m. 223/3-d) (Neslihan Göktürk Haksızlık Yanılgısının Ceza Sorumluluğuna Etkisi sh.125 vd.).
    Failin, gerçekte olmamasına rağmen işlemiş olduğu fiili hukuka uygun hale getiren bir sebebin bulunduğu düşünerek hareket etmesi hali haksızlık yanılgısının ikinci görünüm şeklini oluşturmaktadır. Bu ihtimalde fail işlediği fiilin yasaklılığına ilişkin tam bir bilgiye sahiptir, ancak somut olayda işlemiş olduğu haksızlığı hukuka uygun hale getiren bir sebebin bulunduğunu düşünmektedir. Kısaca fail bir hukuka uygunluk nedeninin hukuki varlığında hataya düşmektedir (Koca-Üzülmez, age s.344).
    Failin hataya düşmesindeki kişisel kusurun değerlendirilmesi ile ilgili olması hasebiyle hatanın kaçınılamaz olup olmadığı, ex ante bir değerlendirme ile failin bilgi düzeyi, gördüğü eğitim, yaşı, rütbe ve görevi, içinde bulunduğu sosyal ve kültürel çevre koşulları somut olayın özellikleri göz önünde bulundurularak belirlenecektir.
    B-)SOMUT OLAY:
    Öğrenci Alay Komutanı dava dışı ... ... ile yaşanan çatışmada
    öldürülen 4. Filo komutanı Kurmay Binbaşı ...ve dava dışı ... ... ile Gazi Odacı’nın, 14.07.2016 tarihinde gece geç saatlere kadar toplantı yaptıkları, çay servisinde dahi kimseyi yanlarına yaklaştırmayıp, çayları kendilerinin uzaktan aldıkları; Öğrenci Alay Komutanı dava dışı ... ... tarafından, Taşköprü Belde Belediye Başkanı ...’den, 15 Temmuz Cuma gününü Cumartesi'ye bağlayan gece sabah 04.00'da hazır olacak şekilde 4-5 otobüs istendiği, özel bir otobüs firmasının sahibi olan ...'ün beyanına göre, Hava Meydan Komutanlığından Metin isimli bir kişi tarafından arandıkları, Taşköprü Belediyesi vasıtasıyla aradığını belirterek, Bursa iline yapılacak gezi için 16.07.2016 Cumartesi sabahı en geç 02.45’e kadar 2 otobüse ihtiyaçlarının olduklarını söylediği; Hava Harp Okulu öğrencilerinin önceden belirlenen takvim çerçevesinde Yalova Hava Meydan Komutanlığında 13.07.2016 çarşamba gününden itibaren kampa katıldıkları, kampta teçhizatlı veya teçhizatsız, planlı veya plansız faaliyetler icra edilebildiği, cep telefonlarının Cumartesi ve Pazar günleri 09:00-12.00 saatleri arasında cadırlar bölgesinde kullanılmasının serbest olduğu, diğer zamanlarda kullanılmasına izin verilmediği, birlik dışına çıkışlarda komutan izniyle kullanılabileceği, Öğrenci Alay Komutanı dava dışı ... ... tarafından, her Cuma yapılan Bayrak töreni ve alay koşusunun iptal edilerek 15 Temmuz cuma günü yaptırılmadığı, aynı gün saat 22.00 sıralarında Hava Harp Okulu komutanı albay rütbesindeki ... ...'in binbaşı rütbesindeki Gazi Odacı'yı aradığı, saat 03.00 olarak belirlenen darbe harekatının öne çekildiği ve harekete geçilmesi talimatını verdiği, Gazi Odacı'nın Yalova İndirme Alayında bulunan tüm filo ve kol komutanlarına bu durumu ilettiği, yat içtiması sonrası çadırlarda bulunan askeri öğrencilerin içtima alanına çağrıldıkları, içtima alanında askeri öğrencilerin isimlerinin belirlendiği,
    Sürücülüğünü er rütbesindeki sanıklar ..., ... ve ...'nun yaptığı 620139, 620036 ve 621141 resmi plakalı otobüslere yüzbaşı rütbesindeki ...'nın, üsteğmen rütbesindeki ... ve ... ile askeri öğrenciler ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ...
    ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ...'nin bindikleri, otobüslere içerisinde 3000 adet G3 mermisi bulunan üç mermi sandığının getirildiği ve bu G3 mermilerinin askeri öğrenci olan sanıklara dağıtıldığı, sanıkların darbe kalkışmasında belirlenen hedef noktaya gitmek üzere Yalova Meydan Komutanlığından saat 00:00 sıralarında çıkış yaptıkları, güzergah üzerinde bulunan Osmangazi Köprüsünden geçiş yaptıkları, yol aldıkları sırada aynı gün saat 01:00 sıralarında Mehmetçik Vakfı'na ulaştıkları, İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü görevlilerinin güvenlik önlemleri almaları, karayolunun ulaşıma kapatılması ve yine vatandaşların gişeler bölgesinde toplanmaları üzerine sanıkların araçlarla ilerleyemedikleri, rütbeli ve öğrenci asker olan sanıklardan bir kısmının kendilerine karşı koyan vatandaşlar ile polis memurlarını havaya ... ederek yere yatırıp silahlarını alıp etkisiz hale getirdikleri, kullanımlarında olan otobüsün geçişi için müşteki ve mağdurlara ait araçları devirmek suretiyle karayolunu açtıkları ve yollarına devam ettikleri, ancak Sultanbeyli İlçesine geldiklerinde vatandaşlarca karayolunun trafiğe kapatılması nedeniyle ilerleyemedikleri ve hedeflenen yere ulaşamadıkları, yine bir kısım sanıkların eylemleri sonucunda emniyet görevlileri olan müştekiler ..., ..., ... ve ... ile olay yerinde bulunan sivil vatandaşlar olan müştekiler ..., ..., ..., ..., ... ve ...'un yaralandıkları, İstanbul İl Emniyet Müdürlüğüne tahsisli zırhlı araç ile sivil vatandaş olan müştekiler
    ..., ... ve ...'ın kullanımındaki araçlarda zararın meydana geldiği, sanıkların aynı gün sabah vaktine kadar otobüslerden inip vatandaşlarla konuşup emniyet görevlilerinin talimatları ile tekrar otobüslerine dönüp silah, mühimmat ve malzemeleriyle gözaltına alındıkları,
    Anlaşılmıştır.
    C-)HUKUKİ AÇIKLAMALAR VE SOMUT OLAY ÇERÇEVESİNDE HÜKÜMLERİN İNCELENMESİ:
    I-)Sanıklar ..., ..., ...,...,..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..
    .., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, kasten öldürmeye teşebbüs, kasten yaralama suçlarından hükmedilen mahkumiyet ve beraat kararları yönünden yapılan incelemede:
    1-) Sanıklar ..., ..., ... hakkında Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, kasten öldürmeye teşebbüs suçlarından kurulan mahkumiyet hükümleri ile sanıklar ..., ..., ... hakkında Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçundan kurulan beraat kararlarına yönelik temyiz taleplerinin incelenmesinde;
    Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, sanıklar ..., ..., ... olay tarihinde sözleşmeli er rütbesinde araç şöförü olarak görevli oldukları darbe girişiminde gerçekleştirilen eylemlere iştirak etmedikleri anlaşıldığından atılı suçların sanıklar tarafından işlenmediğinin sabit olduğuna ilişkin gerekçelerin karar yerinde gösterildiği
    anlaşılmakla sanık ... ve sanıklar müdafilerinin, Katılanlar Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı ve ... vekillerinin temyiz dilekçelerinde ileri sürdükleri nedenler yerinde görülmediğinden CMK’nın 302/1. maddesi gereğince Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, kasten öldürmeye teşebbüs suçlarına yönelik temyiz davalarının esastan reddiyle mahkumiyet ve beraat kararlarına dair hükümlerin ayrı ayrı ONANMASINA,
    2-) Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ...,...,..., ..., ..., ...,..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ... , ..., ..., ..., ..., ..., ..., ...,..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ... ..., ..., ..., ... hakkında Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, sanık ... hakkında kasten yaralama suçundan hükmedilen mahkumiyet kararlarına yönelik temyiz taleplerinin incenlemesinde:
    a-) Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ... ..., ...,...,... hakkında Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçundan kurulan mahkumiyet hükümleri yönünden yapılan incelemede,
    Oluş, iddia, mahkeme kabulü ve dosya kapsamına göre; örgütsel faaliyet kapsamında gerçekleştirilen Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme
    suçuna ilişkin planlanan hazırlık ve icra organizasyonundan önceden haberdar oldukları kanıtlanamayan sanıkların olay günü kendilerine karşı koyan vatandaşlar ile polis memurlarını havaya ... ederek yere yatırıp silahlarını almak suretiyle etkisiz hale getirme ve yine müşteki ve mağdurlara ait araçları devirerek karayolunu açmak şeklindeki eylemlerinin somut zarar tehlikesinin gerçekleşmesini sağlayacak biçimde faillerle birlikte-fiil üzerinde müşterek hâkimiyet kurmalarını temin edecek fonksiyonel bir mahiyet taşımadığı, ancak suçun icrasına başlanmasından sonra katılma iradelerini açıkça ortaya koyan, sanıkların bu eylemlerinin zaman, nitelik ve yakın zarar tehlikesine yaptıkları katkı itibariyle bütün olarak darbenin icrasını kolaylaştırmaya yönelik olduğu nazara alındığında haklarında 5237 sayılı TCK’nın 309/1 ve 39/2-c maddeleri kapsamında Anayasayı ihlale teşebbüs suçuna yardım etmek suçundan hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden delillerin değerlendirilmesinde düşülen yanılgı sonucu yazılı şekilde karar verilmesi,
    b)Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ... , ..., ..., ..., ..., ..., ..., ...,..., ..., ... hakkında Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme,sanık ... hakkında kasten yaralama suçlarından verilen mahkumiyete dair kararlara yönelik temyiz taleplerinin incelenmesinde;
    Dosya kapsamına göre; örgütsel faaliyet kapsamında işlenen Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçuna ilişkin planlanan hazırlık ve icra organizasyonundan önceden haberdar oldukları kanıtlanamayan, gerçekleştirilen
    kalkışmadan çok kısa bir süre önce her yıl rutin olarak yapılan tatbiki eğitim kampına katılan, olay akşamı "yat içtiması" akabinde "scramble" olarak bilinen acil içtima çağrısı ile tam teçhizatlı olarak içtima alanına çağrılan, kendilerine eğitim üstleri tarafından eğitim faaliyeti yapılacağı bildirilerek yine üstleri tarafından otobüslere bindirilen, nereye gideceklerine dair bilgilendirme yapılmayan, yolda giderken de yine üstleri tarafından kendilerine otobüste uyuyabilecekleri söylenilen, telefonları kendilerine verilmeyen, yanlarında herhangi bir iletişim aracı bulunmayan, ilerleyen saatlerde trafiğin de yoğunlaşması ile bindikleri araçların etrafının vatandaşlar tarafından sarılması üzerine üstleri tarafından vatandaşlara Hava Harp Okuluna götürüldükleri bildirilen, araçları çevreleyen vatandaşlar tarafından da Hava Harp Okulundan bu bilginin teyidi üzerine kendilerine herhangi bir müdahalede bulunulmayan, oluşa göre; ne için götürüldüklerini o sırada öğrenen ve o saatten sonra geldikleri otobüs içerisinde bekleyen, kalkışmaya yönelik herhangi bir eylem ve faaliyette bulunmayan, askeri hiyerarşinin altında yer alan ve Harp Okulu 1., 2.,3. sınıf öğrencisi olan sanıklara atılı Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçunun unsurları itibariyle oluşmadığı, dolayısıyla beraatlerine karar verilmesi gerektiği gözetilip, ancak;
    aa-Sanıklar ...,..., ... bakımından;
    Dosya kapsamına, dosyada mevcut ardışık arama kayıtlarına ve tanık beyanlarına göre Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme ve silahlı terör örgütüne üye olma suçları arasında geçitli suç ilişkisi cari olan sanıkların eylemlerinin bir bütün halinde TCK'nın 314/2. maddesinde düzenlenen silahlı terör örgütüne üye olma suçunu oluşturacağı, makul bir ceza ile cezalandırılmaları gerekirken delillerin değerlendirilmesinde düşülen yanılgı ve dosya kapsamı ile uyumlu bulunmayan kabul ile yazılı şekilde hüküm kurulması, ayrıca soruşturma ve kovuşturma aşamasında örgütün yapısı, faaliyetleri ve diğer örgüt mensupları ile ilgili bilgi veren sanık ...'in yeniden savunması alınarak etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak isteyip istemediği sorularak, örgütte kaldığı süre, örgütsel konumu ve faaliyetleri de dikkate alınarak vermiş olduğu bilgilerin nitelik, faydalılık derecesi de araştırılmadan, sanığın etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanıp yararlanmayacağının tartışmasız bırakılması,
    bb-Sanıklar ..., ..., ...,
    ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ...,..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ...
    ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ...,..., ..., ... bakımından;
    Ayrıntıları ve hukuki mahiyeti Dairemizin 13.11.2019 tarih ve 2018/5526 esas 2019/6842 karar sayılı ilamında açıklandığı üzere;
    Asker bir şahsın; örgütün gizlilik ve deşifre olmamak kuralına riayetle, örgütün talimatı ile ve örgütsel irtibatı sağlamak maksadıyla kamuya açık ve birbirinden bağımsız market, büfe, kırtasiye, lokanta vb. gibi sair işletmelerde kurulu bulunan, ücret karşılığı kullanılan sabit hat veya ankesörlü hatlar ile mahrem imam tarafından arandığı, "her türlü şüpheden uzak, kesin kanaate ulaştıracak somut olgu ve teknik verilerle tespit edilmesi ve yargılama yapan mahkemenin de tam bir vicdani kanaate ulaşması halinde, kişinin örgütle bağlantısını gösteren hukuka uygun delil olacağı",
    Hususu gözetildiğinde;
    1-Öncelikle sanıklar ... ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... haricindeki sanıklar haklarında ankesör veya sabit hatlardan periyodik ya da ardışık aramalarının olduğuna yönelik herhangi bir kayıt, bulunup bulunmadığının Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde oluşturulan ankesörlü sabit hatlardan ardışık arama bilgi havuzundan sorulup, varsa buna ilişkin bilgi ve belgelerin getirtilmesi yine sanık ile birlikte ardışık arandığı tespit edilen şahıslar var ise bu şahıslarla ilgili herhangi bir soruşturma ya da kovuşturma olup olmadığı belirlendikten sonra şahısların tüm aşama ifadelerinin getirtilerek,
    2-İstinaf ve temyiz aşamalarında dosya içerisine geldiği anlaşılan sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... hakkındaki ankesör sorgusu analiz raporu öncelikle duruşmada sanıklar ve müdafilerine okunarak, ankesör sorgusu analiz raporunda belirtilen ve sanıklar ile birlikte ardışık arandığı tespit edilen şahıslarla ilgili herhangi bir soruşturma ya da kovuşturma olup olmadığı belirlendikten sonra şahısların tüm aşama ifadelerinin getirtilerek,
    3-İstinaf ve temyiz aşamasında dosya içerisine geldiği anlaşılan ve sanık ... hakkında beyanlarda bulunan ...'in tüm ifade ve teşhis tutanakları yeniden istenilerek, sanık ... hakkında beyanlarda bulunan ..., sanık ... hakkında beyanlarda bulunan ..., sanık ... hakkında beyanlarda bulunan ... ... ve ..., sanık ... hakkında beyanlarda bulunan ..., sanık ... ... hakkında beyanlarda bulunan ... ..., sanık ... hakkında beyanlarda bulunan..., sanık ... ... hakkında beyanlarda bulunan ..., sanık ... ... hakkında beyanlarda bulunan ... ..., sanık ... hakkında beyanlarda bulunan ... ve sanık ... hakkında beyanlarda bulunan ... Sonkaya'ya ait ifade tutanaklarının, yine sanık ... hakkındaki ByLock tespit değerlendirme tutanağı ve içeriklerinin duruşmada sanıklar ve müdafilerine okunup diyecekleri sorularak,
    4-Sanık ... hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/89370 soruşturma numarası üzerinden yürütülen soruşturma dosyasının bir örneğinin dosyaya getirtilerek,
    Tüm bu delillerin CMK’nın 217. maddesi uyarınca duruşmada sanıklar ve müdafilerine okunup diyeceklerinin sorulduktan, gerekirse ilgili şahısların tanık olarak dinlenilmelerinden, ayrıca UYAP'ta oluşturulan örgütlü suçlar bilgi bankasında araştırma yapılarak sanıklar ile ilgili herhangi bir beyan yahut ifade olup olmadığının tespiti, gerektiğinde bu kişilerin tanık olarak dinlenilmesinden sonra; silahlı terör örgütüne üye olma suçu ile Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçu arasındaki geçitli suç ilişkisi de gözetilmek suretiyle sanıkların hukuki durumlarının buna göre tayin ve takdiri gerekirken delillerin değerlendirilmesinde düşülen yanılgı sonucu dosya kapsamı ile uyumlu bulunmayan kabul ve eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
    cc-)Sanık ... bakımından:
    Oluş, iddia, mahkeme kabulü ve tüm dosya kapsamına göre sanığın mağdurlar ..., ... ve ...'a yönelik silahla yakın mesafeden hedef gözeterek ... ettiği nazara alındığında eylemlerinin kasten öldürmeye teşebbüs suçunu oluşturacağı düşünülmeksizin suç vasfında düşülen yanılgı sonunda yazılı şekilde kasten yaralama suçundan ceza tayini
    Bozmayı gerektirmekle, katılanlar Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı, ... ile sanıklar ..., ... ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ..., ...
    ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve tüm sanıklar müdafiilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu nedenlerle CMK'nın 302/2. maddesi uyarınca BOZULMASINA; sanık ... yönünden mağdurlar ..., ... ve ...'a yönelik gerçekleştirdiği kasten yaralama suçuna ilişkin hakkında aleyhe temyiz olmaması nedeniyle CMK'nın 307/5. maddesi uyarınca ceza yönünden kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, bozma sebepleri, mevcut delil durumu gözetilerek sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ... ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ...,..., ..., ..., ... ..., ..., ... ... ..., ... ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ...'in tahliye taleplerinin reddi ile TUTUKLULUK HALLERİNİN DEVAMINA; sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ...,..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... Koyun, ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ...'in ise CMK'nın 109/3-a maddesi gereğince "yurtdışına çıkmamak" adli kontrol tedbiri uygulanmak suretiyle TAHLİYELERİNE, başka suçtan hükümlü veya tutuklu bulunmadıkları takdirde DERHAL SALIVERİLMELERİNİN sağlanması için ilgili yer Cumhuriyet Başsavcılıklarına
    müzekkere yazılmasına, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın İstanbul 28. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin bilgi için İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 27. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 21.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi