Esas No: 2011/16533
Karar No: 2012/497
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2011/16533 Esas 2012/497 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz ve elatmanın önlenmesi davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi ... köy tüzel kişiliği vekili ile davalılar Hazine ve Vakıflar Genel Müdürlüğü vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne, duruşma isteminin pul ve giderden reddine karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... (...) köy tüzel kişiliği, asliye hukuk mahkemesinin 1955/63 esasına kaydedilen dosyaya sunduğu 13.04.1955 tarihli dava dilekçesinde; ... yaylası, namı diğer, Karacaviran yaylasına ait yaklaşık 500 kadar taşınmazın teselsülen, tedavülen ve kadim olarak köye ait yerler olduğunu, 1288 Arz-ı mirî temessük kaydı ve 20.03 1948 tarih 177 cilt 36, 132, 133, 134, 135 ve 136 nolu tapu kayıtları ile 178 cilt, 04.06.1948 tarih ve 313 nolu tapu kaydı ile ... köy tüzelkişiliği adına tapuda kayıtlı olduğunu, taşınmazların köye ait kadim yayla olmasına ve köy tüzel kişiliği adına tapuda kayıtlı olmasına rağmen, davalıların, köyün rızası hilafına bu arazilere ekim ve dikim yapmak sureti ile müdahale ettiklerini ve tecavüzde bulunduklarını ileri sürerek, davalıların vaki müdahalelerinin men"i ile arazilerin köy tüzel kişiliğine teslimi, 12.500.- TL ecrimisil bedelinin tahsili ile köy tüzel kişiliğine ödenmesi istemiyle dava açmıştır. Davalılar ise, ayrı ayrı mahkemeye sundukları cevap lâyihalarında, çekişmeli taşınmazlar ve çevresine ait Eylül 1292 tarih ve 9 ilâ 100 nolu tapu kayıtları bağlamında 33 parça taşınmaza tapu ile sahip ve malik olduklarını, bu yerlerle köy tüzel kişiliğinin hiçbir ilgi ve alakasının bulunmadığını ileri sürerek açılan davanın reddini talep etmişlerdir.
Bölgede 766 sayılı Yasaya göre 1985 yılında tapulama çalışması yapılmış ve tutanak düzenlenmiş, çekişmeli alanlara ilişkin olarak düzenlenen 145 adet tespit tutanağının çoğunluğunda tapu kaydı ile malikleri adına ve kısmen senetsizden zilyetleri adına edinme sütunları ve malik haneleri doldurulmuşken, bunlardan 31 adet tutanağın kadastro komisyonunun ikinci bir incelemesi ile asliye hukuk mahkemesinin 1955/63 esasında davalı oldukları şerhi düşülerek malik haneleri çizilmek ve boş bırakılmak suretiyle kadastro mahkemesine gönderilmiş; mahkemece, 145 adet parsel hakkında 20.11.1985 tarihinde görevsizlik kararı verilerek, tutanak ve ekleri kadastro mahkemesine devredilmiştir. Davalıların temyizi üzerine, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin hükmüne uyulan 27.03.1986 gün ve 1986/3985 - 3493 sayılı bozma kararında özet olarak; "Dava, köy tüzel kişiliği tarafından ecrimisil istemi ve elatmanın önlenmesi istemiyle genel mahkemede açıldığına ve yargılama sırasında da 766 sayılı Yasaya göre tapulama çalışmaları yapıldığına ve davanın elatmanın önlenmesi davası yanında, tapulama tespitine itiraza da dönüştüğüne göre, 766 sayılı Yasanın 50. maddesine göre görevsizlik kararının verilmesinin doğru olacağı, ancak ecrimisil isteğinin tapulama mahkemesinde incelenemeyeceği dikkate alınarak, bu istek hakkında, davanın tefrik edilerek görevsizlik kararının sadece elatmanın önlenmesi davası yanında tapulama tespitine itiraz
istemine hasredilmesi" gereğine değinilmiş; mahkemece, bozma ilamına uyularak ecrimisil istemine ilişkin dava, bu dosyadan tefrik edilmiştir. Ayrıca; dava konusu olan, çekişmeli kabul edilerek kadastro mahkemesine devri yapılan 145 adet parselin 31 adedi (1061, 1062, 1068, 1073, 1074, 1075, 1081, 1082, 1087, 1094, 1095, 1096, 1114, 1115, 1116, 1117, 1121, 1130, 1136, 1141, 1145, 1146, 1147, 1148, 1149, 1154, 1166, 1167, 1169, 1196 ve 1202 parseller) eldeki dosyada bırakılarak 27 ayrı esasa kaydedilmiştir.
Dahili davalı Vakıflar Genel Müdürlüğü, görevsizlik kararından sonra, 11.8.1986 tarihinde, taşınmazların Kütahya"da ... oğlu ... 15 Zilhicce 889 tarihli Vakfiyesi kapsamında kaldığı iddiasıyla müdahil davacı sıfatıyla davaya harçlı olarak katılmıştır.
Mahkemece; davacıların müdahalenin men"i talebinin reddine, ecrimisil talebiyle ilgili dava tefrik edilip başka dosyada görüldüğünden, bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına; dava konusu yer içinde bulunan kadastro parsellerinin kadastroca tutulan tutanakların edinme sütununda belirtilen zilyetleri adına tespitin yapılmasına, 01 Eylül 1992 tarihli tapu kayıtlarının uygulandığı parsellere "Tokmanbaba Vakfından" şerhinin konulmasına; Kütahya"dan ibraz edilen vakfiyenin bu yere ait olmadığına Hazine ve Orman idaresince, dava konusu yerlerde orman sınırları çalışması yapıldığı, orman ve tarım arazisi haklarının kesin olarak belirlendiği, 6831 sayılı Yasanın 2/B uyarınca orman dışına çıkarılarak Hazine adına tapulandığı, kadastro idaresince bu durum nazara alınarak Hazine adına tespitin yapıldığı, sonuç ve kanaatine varıldığından, adı geçen her iki kurumun vaki taleplerinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... köy tüzel kişiliği ile davalılar Hazine, Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadatro tespitine itiraza ve elatmanın önlenmesi istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yörede, orman bilirkişi raporuna göre, 3116 sayılı Yasa uyarınca 1949 yılında yapılmış ve kesinleşmiş orman kadastrosu ile 1744 sayılı Yasaya göre yapılan aplikasyon ve 2. madde uygulaması bulunmaktadır. Ancak, tahdide ilişkin evraklar dosyada bulunmamaktadır.
1) Davacı ... (...) köy tüzel kişiliği vekilleri ile dahili davalı Vakıflar Genel Müdürlüğünün temyiz itirazları yönünden; incelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve özellikle keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporlarında, davacı ... (...) köy tüzel kişiliğinin dayandığı tapu temessük kaydının ve yine dahili davalı Vakıflar Genel Müdürlüğünün dayandığı vakfiyenin çekişmeli taşınmazlara uymadığı saptandığına göre, temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2) Davalı Hazinenin temyiz itirazlarına gelince; mahkemece yapılan inceleme ve araştırma hüküm vermeye yeterli değildir. Şöyle ki; orman bilirkişileri tarafından taşınmazların kesinleşmiş orman kadastro sınırları dışında olduğu bildirilmiş ise de, çekişmeli taşınmazların bulunduğu yörede yapıldığı bildirilen orman kadastrosuna ilişkin tüm tahdit evrakları, çalışma tutanak ve haritalarının getirtilmemiş, bilirkişiler tarafından çekişmeli taşınmazların orman kadastrosundaki konumları orijinal orman kadastro haritası üzerinde aplikeli olarak gösterilmemiştir.
Ayrıca, çekişmeli parsellerin asliye hukuk mahkemesinde davalı olması ve malik hanesi açık bırakılarak tesbit tutanakları düzenlenmesi nedeniyle 3402 sayılı Kadastro Kanununun 30/2. maddesi uyarınca, çekişmeli parsellerin zilyetlikle kazanılabilecek yerlerde olup olmadığı da yöntemine uygun araştırılmamıştır. Eksik ve yetersiz soruşturmaya dayanılarak karar verilemez.
O halde, doğru sonuca varılabilmesi için; mahkemece, öncelikle, orman tahdidine ilişkin tüm tutanaklar ile haritası, en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ilgili yerlerden getirtilmesi, bundan sonra önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir ziraat mühendisi, bir harita - kadastro ( jeodezi ve fotogrametri ) mühendisi veya olmadığı takdirde, bir
tapu fen memurundan oluşturulacak üç kişilik bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte 2 Eylül 1986 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan 6831 sayılı Orman Yasasına Göre Orman Kadastrosu ve aynı Yasanın 2/B maddesinin Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı "Orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda, ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır." hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin "Teknik İşler" başlıklı Dokuzuncu Bölümünde yazılı esaslar gözönünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevkii, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotografları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6 - 7 adet orman sınır noktası (özellikle 114-115-116-117-118 OS noktaları ilk çalışma tutanağında ölçü değerleri ile açı ve eğimi görülecek şekilde) bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeğe çevrilerek, çekişmeli taşınmazların orman kadastrosu aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde, yukarıda yazılı Yönetmelikler ile Teknik İzahnamelerde yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği öncelikle düşünülmelidir. Yine, dayanak tapu kayıtları ve varsa krokileri zemine uygulanmalı, yapılacak uygulama sonucunda tapu kayıtları dava konusu taşınmazlara uyup uymadığı saptanmalı, fen bilirkişi tarafından düzenlenecek krokide tapu kayıtlarının kapsamı gösterilmeli, tapu kayıtlarının dava konusu taşınmazlara uyup uymadığı kesin olarak belirlenmelidir.
Orman kadastrosu 4785 sayılı Yasa gözetilmeden veya seri bazda yapılmış ve taşınmazlar orman kadastro sınırları dışında kaldıkları anlaşılırsa, bu kez eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları uygulanarak taşınmazların bu belgelerdeki konumları belirlenip, hava fotoğrafı ve memleket haritasında taşınmazların konumu ve irtibatlı kroki düzenlettirilmeli, bu türlü yapılacak araştırmada taşınmazların öncesinin orman olduğu anlaşılırsa, tapu kayıtlarının 4785 sayılı Yasa karşısında hukukî değerini kaybedeceği gözetilmelidir.
Genel olarak; 3402 sayılı Kadastro Yasasımn 17. maddesi gereğince orman sayılmayan, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen ve il, ilçe ve kasabaların imar planları kapsamında kalmayan araziden masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilip tarıma elverişli hale getirilen (ev ve benzeri tesisler yapmak, dışandan toprak getirilerek tanma elverişli hale getirmek imar ve ihya olarak kabul edilemez) ve imar ihyanın tamamlandığı tarihten tescil davasının açıldığı ya da tespit tutanağının düzenlendiği güne kadar 20 yıl süreyle zilyet edildiği ileri sürülerek tapuya tescili istenen taşınmazlann, Kadastro Yasasının 14. maddesinde yazılı diğer koşulların yanında niteliğinin, imar ve ihya edildiğinin ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin, başlangıç ve süresinin, kullanılıp kullanılmadığının ve tasarruf sınırlarının ne olduğunun takdiri delil olan yerel bilirkişi ve tanık sözleri yanında, gerçeğin bir resmi olan en eski tarihli hava fotoğrafı ile gerçeğin modeli olan memleket haritaları ile dava tarihinden ya da kadastro tespit tarihinden 15- 20 yıl önce en az iki zamanda birbirini izleyen
bindirmeli olarak çekilen çiftli hava fotoğrafları ve bu fotoğrafların yorumlanması ile üretilen memleket haritaları ve standart topografik fotogrametri yöntemi ile düzenlenen kadastro haritalarının, özellikle ön bindirmeli çekilen ve birbirini izleyen streoskopik çift hava fotoğraflarının streoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelenip taşınmazların niteliğinin, konumunun ve kullanım durumunun anlatılan bilimsel yöntemle kesin olarak belirlenmesi gerekir.
Taşınmazların tapu kaydı kapsamı dışında uzman orman bilirkişi raporuna göre de, orman sayılmayan ve zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olduğunun belirlenmesi halinde, dava konusu taşınmazlar ve etrafını gösterir ve ilk defa o yerde grafik ya da fotogrametri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasının orijinal fotokopi örneği ile taşınmazlara bitişik ya da yakın komşu parsellerin, kadastro tespit tutanak örnekleri ve bu parsellere uygulanan tapu ve vergi kayıtları ilk oluşturulduğu günden itibaren tüm gittileri ile, yine en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile tespit tutanağının düzenlendiği tarihten 15-20 yıl önce iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları bulunduğu yerlerden istenerek, bu belgeler daha önce ziraat fakültelerinin toprak bölümünden mezun olan bir ziraat mühendisi, bir harita-kadastro (jeodezi ve fotogrametri) mühendisi ile bir yüksek orman mühendisinden oluşturulan bilirkişi kurulu aracılığıyla, dava konusu taşınmazlar ile çevresine uygulanıp bu belgelerde dava konusu yer belirlendikten sonra, hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip taşınmazların niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, imar ve ihya ve zilyetliğin hangi tarihte başlanılıp tamamlandığı belirlenmeli, bu belgeler ile kadastro paftasının 23/06/2005 gün ve 9070 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan BÖHHBÜY (Büyük Ölçekli Haritalar ve Harita Bilgileri Üretim Yönetmeliği) hükümlerine göre koordinatlı olarak düzenlenecek haritası hem 1/5000 ve hem de 1/25000 ölçeklerinde eşitlenerek kadastro paftası ile düzenlenen harita, komşu ve yakın komşu taşınmazları da içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle çekişmeli taşınmazların konumu, hava fotoğrafları ile orijinal renkli memleket haritaları üzerinde gösterir biçimde bilirkişi kurulundan aynntılı ve bilimsel verileri içerir, topografik ve memleket haritalarından yararlanılarak taşınmazın gerçek eğim durumunu gösterir rapor alınmalı, dava konusu taşınmazların orman sayılmayan yerlerden olması veya kesinleşen orman kadastro sınırları dışında kalması ya da orman ve arazi kadastrosunun yapılıp kesinleştiği tarih ile dava tarihi arasında 20 yıldan fazla süre geçmesi o yerin kişiler adma tescili için yeterli olamayacağından, bu şekilde yapılacak inceleme sonucu dava konusu yerin;
1) Orman sayılan veya orman rejimine girmiş (15.07.2004 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastro Yönetmeliği madde 26) yerlerden ya da 3402 sayılı Yasanın 16. maddesinde belirtilen özel mülkiyete tabi olmayacak, kamu mallarından olduğunun belirlenmesi (3402 sayılı Yasanın 16. md. A, B, C, D bentleri kapsamında kalan yerler),
2) Kamu hizmetine tahsis edilmiş olduğunun anlaşılması (3402 sayılı Yasanın 17/1. maddesi gereğince orman yetiştirilmek üzere orman genel müdürlüğüne tahsis edilen arazi ya da başka bir amaçla kamu hizmetine tahsis edilen arazi, imar-ihya ve zilyetlik yoluyla kazanılamaz (H.G.K. 03.06.1998 gün 1998/8-347-394 ve 12.12.2001 gün 2001/20-118-1156 S.K.),
3) İl, ilçe ve kasabaların nazım veya uygulamalı imar planlarının kapsadığı alanlarda kaldığının saptanması (3402 sayılı Yasanın 17/2. md. H.G.K. 25.04.2001 gün 2001/20-390-396 S.K.),
4) Tescil davalarında, davanın açıldığı; kadastro tespitine itiraz davalarında ise, kadastro tespit tutanağının düzenlendiği tarihten 20 yıl önce çekilmiş hava fotoğrafları ve bu fotoğraflardan üretilmiş memleket haritaları veya fotogrametri yöntemiyle düzenlenen kadastro paftalarında zilyet ve tasarruf edilmeyen yerlerden olduğunun anlaşılması,
5) Kadastro tespit ve tescil harici bırakma işleminin kesinleştiği tarihten tescil davasının açıldığı tarihe kadar 20 yıllık zilyetlik süresinin geçmemiş olması (H.G.K."nun 22/03/1995 gün ve 1994/8-873-216 ve 19/02/1997 gün ve 1996/8-768-100, 24/09/1997 gün ve 1997/20-372-718 ve 18/02/1998 gün ve 1998/8-15-129 sayılı kararları),
6) O yerde, orman kadastrosu kesinleşmiş olsun olmasın, taşınmazların 6831 sayılı Yasanın 17/2. ve Orman Kadastrosunun Uygulaması Hakkındaki Yönetmeliğin 26/a. maddeleri kapsamında orman içi açıklık konumunda bulunması (H.G.K.nun 10.12.1997 gün ve 1997/20-830-1034, 17.12.1997 gün ve 1997/20-808-1039,22.10.2003 gün ve 2003/20-665-614, 11.10.2004 gün ve 2004/7-531-582 sayılı kararları ile orman içi açıklıklann zilyetlikle kazanılamayacağı kabul edilmiştir.),
7) Dava konusu taşınmazların veya yakın çevresinin arazi kadastro ekiplerince kadastro paftası üzerinde orman nitelemesi yapılarak tespit ve tescil harici bırakılması (H.G.K.nun 21.01.2004 gün ve 2004/8-15-7, 12.05.2004 gün ve 2004/8-242-292, 12/03/2008 gün ve 2008/20-214-241 sayılı kararları),
8) Kadastro (tapulama) komisyonu tarafından orman sayılarak tespit ve tescil harici bırakılması (H.G.K.nun, 24.10.2001 gün ve 2001/8-964-751, 13.02.2002 gün ve 2002/8-183-187 sayılı kararları),
9) 15.07.2004 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 26. maddesinin 2. fırkasında yazılı,
a) 4785 sayılı Yasayla devletleştirilmiş orman,
b) 3116 sayılı Yasanın geçici 1. maddesine göre kamulaştırılmış orman,
c) 6831 sayılı Yasanın 3. maddesine göre orman rejimine alınmış yer,
d) Aynı Yasanın 13. maddesinin (B) bendine göre orman olarak ağaçlandırılan veya
ağaçlandırılacak yer,
e) Aynı Yasanın 24. maddesine göre kamulaştırılan ya da diğer suretle orman yetiştirmek üzere kamulaştırılan yer,
f) Devlet ormanı olduğuna dair kesinleşmiş mahkeme karan bulunan yer,
g) Herhangi bir nedenle orman sının dışında kalmış orman,
h) Maliye Bakanlığınca orman olarak tahsis edilmiş yerlerden ağaçlandınlmış ya da
ağaçlandmlmak üzere planlanmış saha,
ı) Orman ve toprak muhafaza karakteri taşıyan funda ve makilik alan olduğunun belirlenmesi halinde, bu tür yerlerin herhangi bir şekilde komisyonlarca sınırlama dışı bırakılmış veya orman sayılmamış olmasının bu yerlerin orman olma vasfını ortadan kaldırmayacağı düşünülerek başka bir araştırmaya gerek kalmadan Hazine davasının kabulü ile dava konusu taşınmazların orman niteliği ile Hazine adına tesciline karar verilmelidir (H.G.K."nun 15/03/2006 gün ve 2006/8-106-68 sayılı kararı).
Yukanda yazılı koşulların somut olayda bulunmaması halinde, taşınmazların öncesinin ne olduğu, imar ve ihya yapılmışsa hangi tarihte başlanıp bitirildiği, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı, maddî olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak, taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişiler ile taraf tanıklarından sorulmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin doğruluğu yukarıda belirtilen ve gerçeğin kendisi olan belgelere dayalı olarak düzenlenecek bilirkişi kurulu raporuyla denetlenmeli,
Somut olayın özelliği göz önünde bulundurularak, aynca;
a) Taşınmazların eski ve yeni niteliği konusunda jeoloji mühendisinden de ayrıntılı rapor alınmalı,
b) Keşif sırasında taşınmazların çeşitli yönlerinden hali hazır durumunu gösterir renkli fotoğrafları çektirilip onaylanarak dava dosyası içine konulmalı, bundan sonra toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve bilirkişinin yetersiz raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
Kabule göre ise, kadastro hâkimi itirazlı parsellere ilişkin olarak düzenli sicil oluşturmak ve kararın hüküm fıkrasında adına tescil kararı verilen kişilerin açık kimlikleri ve pay oranlarını belirtmek zorundadır. Kararın eki niteliğinde bulunmayan kadastro tutanaklarına atıf yapılarak hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi, asliye hukuk mahkemesinden aktarılan davaya konu olan ve malik hanesi açık bırakılan çekişmeli parseller hakkında sicil oluşturulmaması da doğru değildir.
SONUÇ: 1) Yukarıda birinci bentde açıklanan nedenlerle, davacı ... (...) köy tüzel kişiliği vekilleri ile dahili davalı Vakıflar Genel Müdürlüğünün temyiz itirazlarının REDDİNE,
2) Yukanda ikinci bentde açıklanan nedenlerle, davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile usul ve yasaya aykırı bulunan hükmün BOZULMASINA 30/01/2012 günü oybirliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.