3. Hukuk Dairesi 2019/4004 E. , 2020/934 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın feragat nedeniyle reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde asli müdahil vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı ... Turizm İnş. Ltd.Şti"ne ait ... İli, ... ilçesi, ... Mahallesi, 48 pafta, 334 ada, 30 parsel üzerindeki taşınmazın 1. Bodrum katının 1 ve 2 nolu bağımsız bölümlerinin davacıya satımı kendi dilleri olan Farsça dilinde düzenlenmiş 05.09.2011 tarihli sözleşme uyarınca anlaştıklarını; satış bedelinin 530.000 USD olarak belirlendiğini, bedelin tamamının davacı tarafından davalı şirketin o dönemki yetkili müdürü ve aynı zamanda kurucu ortağı olan diğer davalı ..." ye elden ödendiğini, bedelin ödendiğinin sözleşmede açıkça yazdığını; davacının İran Vatandaşı olduğunu, Türk Hukuku ve taşınmaz alım satımı konusunda bilgisi olmadığını, düzenlenen sözleşmenin kendi ülkesindeki sözleşmeler gibi taşınmazın devrini sağlayan bir sözleşme olduğunu düşünerek dayanak sözleşmeyi imzaladığını; evi satın aldığına inanarak sözleşme akabinde taşınmaza taşınarak ailesi ile birlikte yerleştiğini, daha sonra taşınmazın tapuda devrinin gerektiğini öğrendiğini ve davalıdan taşınmazların tapuda devrini talep ettiğini, davalı tarafın devri gerçekleştirmediğini ileri sürerek; sözleşme gereği davalı tarafa ödenen 530.000 USD nin, ödeme günündeki TL karşılığının, sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince sözleşme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar; davacı ve davalılardan ..."nin İran vatandaşı olduğunu, davalı ... "in geçmişten beri İran Devleti Resmi Kurumu olan ... firmasından yüklü miktarda zift alımı yaptığını, davacının daha sonra ... firmasının genel müdürü olduğunu, davacı ile bu vesile ile tanıştıklarını, davacının genel müdürlüğünden sonra büyük sorunlar yaşamaya başladıklarını, davalının peyderpey alınması gereken zifti alamaması nedeniyle sıkıntılar yaşamaya başladığını, asfalt alımı için verdiği teminatların yakılacağı ve çeklerin iade edilmeyeceği tehdidi ile karşılaşıldığını; bu nedenle, davalı ..."in dava konusu belgeyi imzalamasının istendiğini; davalının verdiği parayı ve teminatı kurtarmak için bu belgeyi imzaladığını, davacının daha sonra şahitler huzurunda belgeyi geçersiz kılmak amacıyla yırttığını; davacının amacının davalıyı sıkıştırarak çıkar sağlamak olduğunu, bu doğrultuda davalıdan taleplerde bulunduğunu, davaya dayanak belgenin hükümsüzlüğü konusunda İran Mahkemelerinde dava açıldığını, davalı şirketin somut olayda sorumluluğu bulunmadığını; söz konusu belgede satıldığı belirtilen taşınmazların belirli olmadığını, belgeyi imzalayanın davalı ... olduğunu, belgede şirketin ünvan ve kaşesi bulunmadığını, davalı şirket yönünden davanın husumet yönünden reddi gerektiğini savunarak; her iki davalı açısından davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece; dava konusu belgenin taraflar arasında düzenlendiği konusunda itilaf bulunmadığı, söz konusu belgenin taşınmaz devri ile ilgili olduğu, resmi şekilde yapılmadığından geçersiz olduğu; belgede davacının, davalıya iki dairenin satışı için toplam 530.000 USD ödediğinin anlaşıldığı, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre ödenen bu meblağın davacı yanca dava dilekçesinde dava tarihi itibariyle taşınmazın TL karşılığı olarak belirttiği toplam 1.166.000,00 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan Seyed Mahmoud Jazeari"den alınarak davacıya ödenmesine karar vermek gerektiği; davacı yan, her ne kadar, ... Turizm İnş. Ltd. Şti. davalı göstermiş ise de, adi belgede davacının parayı diğer davalıya ödediğinin anlaşıldığı, davalı şirketin bu davada davalı olarak sıfatı bulunmadığı gerekçesiyle, davalı ... Turizm İnş.Ltd.Şti açısından davanın sıfat yokluğundan (pasif husumet) reddine; diğer davalı ... yönünden davanın kabulü ile, dava tarihi itibariyle 1.166.000,00TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ve davalı ... Jazeaeri vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; Dairemizin, 2016/15234 Esas 2018/5570 Karar sayılı ilamıyla; "1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2-)...Dava konusu sözleşmedeki ifadeler, sözleşmenin davalı şirkete ait antetli kağıt üzerine düzenlenmesi, davalı ..."in şirketteki sermayesi ve yetkisi dikkate alındığında, davacı tarafından sözleşme gereği ödenen bedelden davalı şirketinde sorumlu olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece, bu hususlar dikkate alınarak dava konusu sözleşme nedeniyle ödenen bedelden davalı şirketin de sorumlu olacağı dikkate alınarak sonucu dairesinde hüküm tesisi gerekirken husumet yokluğundan şirket hakkında red kararı verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
3-)...Bu bilgiler ışığında somut olay irdelendiğinde; davacı, dava dilekçesinde; davalıya ödenen 530.00 USD"nin ödeme günündeki TL karşılığını faizi ile talep etmiştir. Mahkemece, yukarıda belirtilen ilkeler dikkate alınarak sonucu dairesinde hüküm tesisi gerekirken, dava dilekçesinde harca esas olarak gösterilen miktar üzerinden yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
Hal böyle olunca, mahkemece; yukarıda belirtilen ilkeler göz ardı edilerek davacı tarafın dava dilekçesinde harca esas olmak üzere gösterilen miktar üzerinden yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.” gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma ilamından sonra; 17/01/2019 tarihinde davacı vekili tarafından davadan feragat edilmiştir.
Ayrıca; bozma sonrası ... tarafından asli müdale talebinde bulunulduğu, dilekçesinde asıl davanın taraflarına yönelik, dava konusu taşınmazın kendisinin iştiraki ile alındığını, o dönem evli olduğu asıl davacı tarafından da kendisine devredildiğini, devir sözleşmesini ibraz ettiklerini, hak sahibinin kendisi olduğunu belirterek; fazlaya ilişkin hakların saklı kalması kaydıyla 1.100.000,00 TL bedelin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; asli müdahale talebine ilişkin son celse “asli müdahale dilekçesi sunulduğu, ancak harç yatırılmadığı ve duruşmaya gelmediği” açıklaması yapılmak suretiyle olumlu ya da olumsuz karar verilmemiş, asıl davanın ise feragat nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, süresi içerisinde asli müdahil vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1) 6100 sayılı HMK’nun 311. maddesinde ‘’Feragat ve kabul, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. …‘’ düzenlemesine yer verilmiştir.
Asıl davada, davacının davadan feragat ettiği anda kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğduğu noktasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Asli müdahale de ise; davaya müdahale eden kişi görülmekte olan bir davada o, davanın taraflarının hak sahibi olmayıp, onlardan ayrı ve bağımsız olarak kendisinin hak sahibi olduğunu iddia etmektedir. Davaya asli müdahale durumunda, yargılama sonunda asli dava ve müdahale davası konusunda iki ayrı karar verilecek ve bu karar hem asıl davanın tarafları, hem de asli müdahil için bağlayıcı hukuki sonuçlar doğuracaktır.
Bozma sonrası; 24/04/2019 tarihinde harçlandırılan asli müdahale dilekçesi ile eldeki davanın tarafları davalı olarak gösterilerek, dava konusu alacağa ilişkin farklı bir hukuki nedene dayanarak bağımsız bir hak talebinde bulunulmuştur. Mahkemece de gerekçeli karar başlığında asli müdahil olarak gösterilmiş ise de, asli müdahale talebi bakımından olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiştir.
O halde, mahkemece; asli müdahale dilekçesinin harçlandırıldığı da dikkate alınarak taleple ilgili bir karar verilmesi gerekirken, asli müdahale talebine yönelik karar verilmemiş olması, bozmayı gerektirmiştir.
2) Bozma nedenine göre, sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince asli müdahil yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06/02/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.