20. Hukuk Dairesi 2011/15231 E. , 2012/508 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine ve Orman Yönetimi ile davacılar ... ve ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında ... köyü 113 ada 1 parsel sayılı 1940678.85 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, orman niteliği ile belgesizden Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı ... taşınmazın 40 dönümlük bölümünün zilyetliğinde olduğunu, davacılar... ve ... ise Kasım 2002 tarih 82 - 83 nolu tapu kaydı kapsamında tarlalarının kaldığını iddia ederek, bu kısımların adlarına tescili istemiyle dava açmışlardır. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne ve dava konusu parselin krokide gösterilen (A)= 28847.37 m2 kısmın orman niteliğiyle Hazine, (C)= 1838 m2 kısmın... ve ...adlarına, geriye kalan (B) 55124.55 m2 kısmının orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalılar Hazine ve Orman Yönetimi ile davacılar ..., Mehmet Turhan ve ...tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu 3402 sayılı Yasanın 5304 sayılı Yasa ile değişik 4. maddesi hükmüne göre yapılmış, çekişmeli parsel orman alanı içinde bırakılmıştır.
İncelenen dosya kapsamına göre davacı... ve... Temmuz 1289 tarih 272 nolu sicilden gelen Kasım 2002 tarih 82-83 nolu ve 1838 m2 yüzölçümlü tapu kaydına dayalı olarak, davacı ... ise zilyetliğe dayalı olarak, orman kadastrosunun askı ilan süresi geçtikten sonra dava açmışlardır. Davacıların dayandığı tapu kaydının; doğusu cebel, batısı... tarlası, kuzeyi tarik, güneyi ... olup, cebel sınırı itibarıyla 3402 sayılı Yasanın 20/c. maddesi gereğince değişebilir sınırlı kayıtlardan olup, miktarı ile geçerlidir. Keşif sırasında yapılan tapu kaydı uygulamasında sınırları itibarıyla tapu kaydının çok geniş bir alanı içine almakta olup, kuzeyindeki yol sınırı sabit sınır kabul edildiğinde, miktarı kadar kısım kadastro sırasında davacılar adına belgesizden tespit edilip kesinleşen 113 ada 57 ve 61 parseller içinde kaldığı arnlaşılmaktadır. Yani, tapu kaydının miktarı ile geçerli olan kısımdan çok daha fazlası 57 ve 61 parseller olarak davacılara verilmiştir. Bu durumda, tüm davacıların zilyetliğe dayalı olarak böyle bir dava açıp açamayacakları incelenmelidir.
10.10.1987 tarihinde yürürlüğe giren 3402 sayılı Yasanın 4/3. maddesi; "Çalışma alanında orman bulunması ve 6831 sayılı Orman Kanununa göre orman kadastrosuna başlanılmamış olması halinde, orman kadastrosu ve bu ormanların içinde ve bitişiğinde her çeşit taşınmaz malların ormanlarla müşterek sınırlarının tayini ve tespiti kadastro ekibi tarafından yapılır ve bu durum ekip tarafından iki ay önce Orman Genel Müdürlüğüne bildirilir. Buna karşılık iki ay içinde kadastro komisyonlarınca orman sınırlarının belirlenmemesi halinde kadastro çalışma alanı sınırları kadastro ekiplerince belirlenir ve çalışmalar bu kanun hükümlerine göre yürütülür.
Kadastro ekiplerince bu şekilde tespit ve ilan edilen yerlerde orman kadastro işlemleri de ikmal edilmiş sayılır. Orman kadastrosu kesinleşmiş yerlerde bu sınırlara aynen uyulur." şeklinde iken 22.02.2005 gün 5304 sayılı Yasa ile sözü edilen üçüncü fıkra değiştirilmiş ve aynı maddeye 4, 5 ve 6 ıncı fıkralar eklenmiştir. Bu değişiklikte 3. fıkra "Çalışma alanında orman bulunması ve 6831 sayılı Orman Yasasına göre orman kadastrosuna başlanılmamış olması halinde orman kadastrosu ve bu ormanların içinde ve bitişiğinde her çeşit taşınmaz malların ormanlarla müşterek sınırlarının tayini ve tespiti kadastro ekibi tarafından yapılır. Ancak; bu çalışmalarda kadastro ekibine Orman Genel Müdürlüğü taşra teşkilatınca görevlendirilecek en az bir orman yüksek mühendisi veya ziraat mühendisinin bildirimden itibaren 7 gün içinde iştirak ettirilmesi zorunludur. Bu çalışmalara muhtar ve bilirkişilerin katılmaması halinde çalışmalar re’sen devam ettirilir." şeklini almış, eklenen 5. fıkra ise "Çalışma alanındaki ormanların bu ekipçe sınırlandırılma ve tesbitleri yapılarak otuz günlük kısmi ilana alınır. Bu alanlarda orman kadastrosu yapılmış sayılır" hükmünü içermektedir.
Yasanın getirdiği bu yeni düzenlemeler ışığında somut olaya bakıldığında; dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde 3402 sayılı Yasanın 5304 sayılı Yasa ile değişik 4. maddesi uyarınca orman kadastro çalışmalarının yapıldığı, kadastro ekiplerince dava konusu 113 ada 1 sayılı parsel, orman niteliğiyle Hazine adına tespit edilip 21.11.2008 - 22.12.2008 tarihleri arasında ilan edilip kesinleşerek tapuya tescil edildiği ve kamu malı niteliğini kazandığı, 3402 sayılı Yasanın 16/D maddesi hükmünde "Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ormanlar, bu yasada hüküm bulunmayan hallerde, özel yasaları hükümlerine tabi olduğu"nun belirtildiği, bu nedenle ormanlar hakkında özel yasa olan 6831 sayılı Yasa hükümlerinin uygulanması gerektiği ve 6831 sayılı Yasanın 11/1. maddesinde de orman kadastrosunun kesinleşmesinden sonra tapulu taşınmazlarda tapu sahiplerinin 10 yıllık hak düşürücü süre içinde dava açabilecekleri hükmünün bulunduğu, bu ilkelerin H.G.K."nun 08.06.2005 gün 2005/20 - 327 - 377 sayılı ve 28.06.2006 gün 2006/20 - 467 - 494 sayılı kararlarında da aynen benimsendiği anlaşılmakla, davacıların zilyetliğe dayanarak açtığı davanın hak düşürücü sürenin geçmesi nedeniyle dinlenme olanağı bulunmadığından reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
Kabule göre de; zaten orman niteliği ile Hazine adına tapuya kayıtlı olan taşınmazın (A ve B) bölümleri hakkında mükerrer sicil oluşacak şekilde tekrar tescil kararı verilmesi de doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacılar..., ... ve ..."un temyiz itirazlarının REDDİNE, davalılar Hazine ve Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde Orman Yönetimine iadesine 30/01/2012 günü oybirliği ile karar verildi.