3. Hukuk Dairesi 2013/15283 E. , 2013/18350 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE ... MAHKEMESİ
.
Taraflar arasında görülen tazminat-ecrimisil davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin ... İli, ..... .... Köyü, 526 parsel sayılı taşınmazın, davalının ise sınır komşusu olan 527 parsel sayılı taşınmaz maliki olduğunu, davalı tarafından müvekkili aleyhine açılan müdahalenin önlenmesi davasında müvekkilinin davalı ..."e ait 527 parselin ....696 m²"sini kullandığı ve bu alama tecavüzünün bulunduğunun tespiti ile taşınmaza vaki müdahalenin men"ine karar verildiğini, müvekkilinin müdahalenin men"i kararının infazından sonra davalıya ait taşınmazda kalan ağaç bedellerinin tespiti için mahkemeye başvurduğunu, yapılan tespitte müvekkilinin yetiştirdiği çeşitli cins ve yaşta 46 adet ağacın davalıya ait 527 parsel içerisinde kaldığı ve ağaç bedellerinin toplam ....053,00 TL olduğunun tespit edildiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, müvekkili tarafından yetiştirilen, ancak davalıya ait taşınmazda kalan ağaç bedellerinin ....503,00 TL"lik kısmının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde; davaya konu 526 ve 527 parsellerin bir bütün halinde tarafına aitken kardeşi ..."e bir bölümünü ifraz ederek 526 parsel olarak sattığını, açmış olduğu müdahalenin meni davası sonucunda ..."in kendisine satmış olduğu bölümden fazlasını kullandığının belirlendiği için bu kısmı icra yoluyla geri aldığını; davaya konu yapılan ağaçların tarafınca dikildiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Birleşen dava yönünden davacı (asıl davada davalı) vekili dava dilekçesinde; asıl davaya konu yapılan ağaçlardan elde ettiği haksız kazanç nedeniyle dava tarihinden geriye doğru ... yıllık (fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak) ....000TL ecrimisil bedelinin faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Birleşen dava yönünden davalı (asıl davada davacı) vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin iyiniyetli olduğunu, davacı ile aralarında yaptıkları paylaşmaya dayalı olarak dava konusu yeri kullandığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
.
Mahkemece; asıl davanın davacısının tapuda kayıtlı bir taşınmazı satın alırken sınırlarını bilmek durumunda olduğu, bilmese bile ölçtürüp doğru sınırı tespit ile yükümlü bulunduğu ve bu nedenle de kendisine ait olmadığını bildiği bir taşınmazda ağaç yetiştirmesinin iyi niyetli kabul edilemeyeceği ve bundan dolayı da TMK."nun 722-729 maddeleri uyarınca asgari levazım bedelini talep edebileceği gerekçesi ile asıl ve birleşen davaların kısmen kabulü ile asıl davada ....904,79 TL"nin, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı ..."den tahsili ile davacı ..."e ödenmesine; birleşen davada ise ....152,56 TL"nin, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte, davalı ..."ten tahsili ile davacı ..."e ödenmesine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı(birleşen davada davalı) vekilinin tüm, davalı (birleşen davada davacı)vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade eder.
Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu "eksik bir borç" haline dönüştürür ve "alacağın dava edilebilme özelliği"ni ortadan kaldırır.
Bu itibarla zamanaşımı savunması ileri sürüldüğünde, eğer savunma gerçekleşirse hakkın dava edilebilme niteliği ortadan kalkacağından, artık mahkemenin işin esasına girip onu incelemesi mümkün değildir.
Zamanaşımı, bir maddi ... kurumu değildir.
Diğer bir anlatımla zamanaşımı, bir borcu doğuran, değiştiren ortadan kaldıran bir olgu olmayıp, salt doğmuş ve var olan bir hakkın istenmesini ortadan kaldıran bir savunma aracıdır. Bu bakımdan zamanaşımı alacağın varlığını değil, istenebilirliğini ortadan kaldırır. Bunun sonucu olarak da, yargılamayı yapan yargıç tarafından yürüttüğü görevinin bir gereği olarak kendiliğinden gözönünde tutulamaz. Borçlunun böyle bir olgunun var olduğunu, yasada öngörülen süre ve usul içinde ileri sürmesi zorunludur.
Demek oluyor ki zamanaşımı, borcun doğumu ile ilgili olmayıp, istenmesini önleyen bir savunma olgusudur. Bu nedenle zamanaşımı savunması ileri sürülmedikçe, istemin konusu olan hakkın var olduğu ve kabulüne karar verilmesinde hukuksal ve yasal bir engel bulunmamaktadır.
Genel olarak savunma nedenlerinin ve bu arada zamanaşımı savunmasının esasa cevap süresi içinde bildirilmesi gereklidir.
Ancak, savunma nedenlerinin ve savunma nedenlerinden olan zamanaşımının yasanın öngördüğü cevap süresi geçtikten sonra ileri sürülmesi, diğer bir ifade ile (savunmanın genişletilmesi), bazı kayıt ve şartlarla mümkündür.
Bu tek şart, savunmanın genişletilmesine karşı tarafın (hasmın) muvafakatidir. Eğer karşı taraf savunmanın genişletilmesine muvafakat etmez ve dolayısıyla (savunmanın genişletildiği) yollu bir itirazda bulunursa, o takdirde ancak mahkemenin ileri sürülen savunma nedenlerini (bu arada zamanaşımı savunmasını) incelemesi olanağı yoktur. Bu durumda ise mahkeme hemen savunma nedenlerini reddetmelidir. Özetle belirtmek gerekirse, savunmanın genişletildiği itirazı ile karşılaşılmadığı sürece zamanaşımı savunmasının geç ileri sürülmesi, incelenmesine engel değildir.
.
Somut olayda, davalı (birleşen davanın davacısı) 25.02.2013 havale tarihli dilekçesinde, zamanaşımı itirazında bulunmuştur. Söz konusu dilekçenin karşı tarafa tebliğ edilip edilmediği dosya kapsamından anlaşılamamaktadır. Mahkemece davalı (karşı davacı) vekilinin zamanaşımı itirazı hususunda bir karar verilmemesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, ........2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
.