3. Hukuk Dairesi 2019/4161 E. , 2020/974 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; ... ili ... ilçesi ... köyü"nde kain 792 parsel sayılı taşınmazı 40 yıl boyunca zilyetliğinde tuttuğunu, taşınmaz üzerine 1600m² sera ve işçi evi yaptığını, farklı cins ve sayıda meyve ağaçları diktiğini, taşınmazın ecrimisil bedellerini de ödediğini, söz konusu taşınmazın Maliye Hazinesi tarafından, Toplu Konut İdaresine (o zamanki adıyla Arsa Ofisi Genel Müdürlüğüne) devredildiğini, daha sonra diğer davalı ..."a ihale yoluyla satıldığını, ihalenin iptali için idare mahkemesine açtığı davanın reddedildiğini, reddedilen kararın Danıştay"ca onandığını ve dosyanın halen karar düzeltme aşamasında olduğunu belirterek, 1600m² sera, işçi evi, ağaçlar ve semerelerin bedeli olarak şimdilik 10.000,00 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiş, 14/11/2018 tarihinde talebini 127.490,00 TL"ye yükseltmiştir.
Davalı ...; davacının taşınmazı işgalci sıfatıyla kullandığını ve kendisine tahakkuk ettirilen ecrimisil bedelini ödediğini, taşınmazın satışında hukuka ve kamu düzenine aykırı bir durum olmadığını, ecrimisil tutanaklarında muhdesat belirtilmediğini, talep edilen tazminatın fahiş olduğunu savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Davalı Toplu Konut İdaresi Başkanlığı; taleplerin zamanaşımına uğradığını, taşınmazın arsa ofisine devrinden sonra ihale ile davalı ..."a satıldığını, davacının satış ilanına başvurusunun bulunmadığını, iddia edilen hususlara ilişkin tespit bulunmadığını savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Davalı ...; davanın zamanaşımına uğradığını, taşınmazı hukuka uygun bir şekilde satın aldığını, herhangi bir tazminat ödeme yükümlülüğünün bulunmadığını, taşınmaz üzerinde davacının iddia ettiği gibi herhangi bir muhdesat bulunmadığını, kendisine husumet yöneltilemeyeceğini savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; TOKİ aleyhine açılan davanın zamanaşımı nedeni ile reddine, Hazine aleyhine açılan davanın husumet nedeni ile reddine, davalı ... aleyhine açılan davanın esas yönünden reddine dair verilen hükmün davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 20/01/2015 günlü ve 2014/8676 E., 2015/1139 K. sayılı ilamı ile özetle; taşınmaza ilişkin ihaleyle yapılan satışın iptali için idare mahkemesine açılan davanın zamanaşımını kesmesi nedeniyle davanın davalı TOKİ yönünden zamanaşımı nedeniyle reddi doğru görülmediğinden, işin esasına girilerek karar verilmesi gerektiği, bozma nedenine göre diğer davalıların sorumluluğu yönünden dava konusu taşınmaza ilişkin ihalenin iptal edilip edilmemesi sonuca etkili olacağından davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmediği gerekçesiyle bozulmuş, davalı TOKİ"nin karar düzeltme istemi Dairemizin 12/05/2016 tarihli ve 2015/17531 E., 2016/7697 K.sayılı ilamı ile reddedilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyulmak suretiyle yapılan yargılama sonucunda; taşınmazın satışının köy muhtarlığının ilan panosunda ve Türkiye Geneli yayım yapan genel gazete yoluyla ilan edildiği, satışın iptali talebi ile açılan davanın reddine karar verildiği ve Danıştay denetiminden geçerek kesinleştiği, 1999 yılında yapılan kıymet takdiri ve tespit raporlarında taşınmaz üzerinde herhangi bir muhdesatın bulunmadığının belirlendiği, meyve ağaçlarının taşınmazın TOKİ"ye satışı yapıldıktan sonra dikildiği, deponun baraka halinde sökülebilir ve taşınabilir mahiyette olduğu, taşınmaz üzerinde sera bulunmadığı, davacının iyiniyetli olmadığı gibi baraka ve ağaç bedellerinin tazminini istemesinin haklı nedene dayanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına, özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre; davacının sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacının, taşınmaz üzerine diktiği ağaçların bedellerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Türk Medeni Kanunu"nun 729.maddesinde; "Bir kimse başkasının fidanını kendi arazisine ya da kendisinin veya bir üçüncü kişinin fidanını başkasının arazisine dikerse, başkasının malzemesini kullanarak yapılan yapılara veya taşınır yapılara ilişkin hükümler bunlar hakkında da uygulanır" denilmektedir.
TMK"nın 722.maddesinde ise; Bir kimsenin kendi arazisindeki yapıda başkasının malzemesini ya da başkasının arazisindeki yapıda kendisinin veya bir başkasının malzemesini kullanması halinde bu malzemenin arazinin bütünleyici parçası olacağı; ancak, sahibinin rızası olmaksızın kullanılmış olan malzemenin sökülmesinin aşırı zarara yol açmaması halinde malzeme sahibinin, gideri yapıyı yaptırana ait olmak üzere bunların sökülüp kendisine verilmesini isteyebileceği; aynı koşullar altında arazinin malikinin de rızası olmaksızın yapılan yapıda kullanılan malzemenin gideri yapıyı yaptırana ait olmak üzere sökülüp kaldırılmasını isteyebileceği hükme bağlanmıştır.
Aynı Kanunun 723.maddesi gereğince; Malzeme sökülüp alınamazsa arazi maliki, malzeme sahibine uygun bir tazminat ödemekle yükümlüdür. Yapıyı yaptıran malzeme sahibi iyi niyetli değilse, hâkimin hükmedeceği miktar, bu malzemenin arazi maliki için taşıdığı en az değeri geçmeyebilir. Anılan hükümler, esas itibariyle (BK"nın 61 ve devamı maddelerinde) TBK"nın 77 ve devamı maddelerinde düzenlenen sebepsiz zenginleşmenin özel bir halidir.
Bu bağlamda davacının talep edebileceği tazminat miktarının belirlenmesinde, 14.02.1951 tarih ve 1949/17-1951/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı uyarınca davacının iyi niyetli olup olmadığının mahkemece kendiliğinden gözönünde tutulması gerekir.
Somut olayda; dava konusu taşınmazın 23/07/1979 tarihinde Maliye Hazinesi adına tescilinin yapıldığı, 03/08/2000 tarihinde Maliye Hazinesi tarafından Mülga Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü adına, 09/06/2004 tarihinde ise davalı ..."a satışının yapıldığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece mahallinde yapılan keşif sonrası alınan bilirkişi raporunda taşınmaz üzerindeki ağaçların dava tarihi itibariyle 6-14 yaş aralığında olduğu tespit edilmiştir. Ağaçların yaşı ve dikildiği tarih itibariyle taşınmazın tapuda başkası adına kayıtlı olduğu, davacının kendisine ait olmayan taşınmaz üzerine ağaçlar diktiği için iyiniyetli olmadığı açıktır.
Gerek öğreti ile gerekse sapma göstermeyen uygulama ile asgari levazım değerinin yapı ve eklentilerinin yapımında kullanılan tüm malzemelerin işçilik ve yapımcı kârı gibi unsurlar gözetilmeksizin piyasadaki en düşük değerlerinden, yapım yılı veya yıllarına göre yıpranma payı düşüldükten sonra elde edilecek miktar şeklinde benimsenmiş bulunmaktadır. Dikilen ağaçlar yönünden işçilik ve bakım giderleri gözetilmeksizin, piyasadaki en düşük değerlerinden, dikim yılı veya yıllarına göre yıpranma payı düşüldükten sonra elde edilecek miktar şeklinde hesaplanacağı benimsenmiş bulunmakla, odun değerine göre teknik inceleme yapılmalıdır.
Hal böyle olunca, mahkemece, davacı tarafın iyiniyetli olmadığı göz önüne alınıp, davacı tarafından dikilen ağaçların odun değerini davalı ..."dan talep edebileceği dikkate alınarak bu hususta yeniden alınacak bilirkişi raporu doğrultusunda oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile istemin tümden reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacı tarafın sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06/02/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.