10. Hukuk Dairesi 2021/3036 E. , 2021/11020 K.
"İçtihat Metni"Bölge Adliye
Mahkemesi : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
No : 2020/2244-2020/2630
İlk Derece
Mahkemesi : Korkuteli 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
No : 2016/297-2020/315
Dava, davacının sigortalılık başlangıç tarihinin 16.04.1980 olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince davalı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı Kurum vekilince temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı vekili; ..."in ... sigorta sicil numarası ile 16/04/1980 yılında ...sicil numaralı ... A.Ş."de işe girdiğini, ilgili şirketin SGK"na davacının işe girişiyle ilgili bildirimde bulunduğunu, bu durumun SGK"nun davacı ..."in dilekçesine istinaden vermiş olduğu cevapta gözüktüğünü, ilgili tarihten itibaren davacının davalı şirkette eylemli olarak çalışmaya başladığını, davacının emeklilik işlemleri ile ilgili olarak SGK"na müracaat ettiğinde, 16/04/1980 tarihli işe giriş bildirgesi olmasına rağmen iş yeri tarafından hizmet bildirimi yapılmamış olduğundan, bu tarihin sigortalılık başlangıç tarihi kabul edilemeyeceği ve bu sebeple emeklilik süresinin henüz dolmadığının bildirildiğini, davacının işe başlama tarihi olan 16/04/1980 yılı esas alındığında yasal olarak emeklilik işlemleri ile ilgili olarak herhangi bir sorun meydana gelmemesi gerektiğini, bu durum davacının maddi kayba uğramasına neden olduğu gibi emeklilik işlemlerinin de gecikmesine sebep olduğunu, işveren kurumun işe giriş bildirgesini vermiş ise en az işe giriş bildirgesinde belirtilen gün çalıştığının kabul edileceğini, bu nedenle davacının işe girdiği 16/04/1980 tarihinde işveren kurumda çalıştığının tespitinin yapılmasını talep ve dava etmiştir.
II- CEVAP
Davalı vekili; Davanın öncelikle süre yönünden reddedilmesini, sigortalılığın tespiti için tanınan dava açma süresinin geçmiş olduğunu, davaya zamanaşımı itirazında bulunduklarını, bu yönü ile, esasa girmeksizin davanın süre yönünden reddine karar verilmesini, kurum kayıtlarına göre davacının ... A.Ş. adlı işyerinden 16/04/1980 tarihinde işe girişinin verildiğini, ancak, arşiv kayıtlarında yapılan araştırmalar sonucu işveren tarafından o dönemlere ait bordronun verilmediğinin tespit edildiğini, hizmetin bildirilmediğini, dolayısıyla, fiili bir çalışmanın bulunmadığını, bunun dışında bir çalışmasının mevcut olmadığını, salt tanık beyanları ile bu iddiaların ispat edilmesinin mümkün olmadığını, davanın hizmet tespiti davası olarak düşünülmesi durumunda dahi, hizmet tespiti davalarında kurumları aleyhine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini bu nedenlerle davanın reddine, mahkeme masraf ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
III- MAHKEME KARARI
A- İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Davanın kabulü ile; ... T.C. Kimlik Nolu ... Sigorta Sicil Nolu davacı ..."in .....sicil nolu ... A.Ş. Ünvanlı işyerinde 16/04/1980 tarihinde hizmet akdine dayalı olarak asgari ücretle 1 gün süre ile çalıştığının tespiti ile 506 sayılı Yasanın 60/G. maddesi uyarınca sigortalılık başlangıcının 18 yaşını doldurduğu 10/06/1981 tarihi olduğunun tespitine, bu tarih öncesi çalışma süresinin prim gün sayısına eklenmesine, karar verildi.
B- BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Davalı kurum vekilinin istinaf başvurusunun HMK"nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine, karar verildi.
TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ
Davalı Kurum vekilince; istinaf gerekçelerini tekrarla, davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmamış olduğunu, eksik inceleme sonucu karar verilmiş olduğunu, Kurumun fer’i müdahil sıfatında olduğunu, aleyhlerine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğu belirtilmiştir.
IV- İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME
506 sayılı Kanunun 108. maddesi gereğince sigortalılık başlangıç tarihinin belirlenmesine ilişkin açılan her dava, sigortalılığın saptanması istemini de içerdiğinden, aynı Kanunun 79/10 maddesi kapsamında bir günlük çalışmanın belirlenmesi davasıdır. Bu nedenle hizmet tespiti davalarındaki kanıtlama yöntem ve ilkeleri benimsenip uygulanmalı, başka bir anlatımla, sigortalılıktan söz edilebilmesi için, çalışmanın varlığı, hizmet tespiti davaları yönünden kabul edilen yöntem ve ilkelere uygun biçimde saptanmalıdır.
Sigortalılığın tespitinde, yöntemince düzenlenerek yasal hak düşürücü süre içerisinde Kuruma verilen sigortalı işe giriş bildirgesi, ilgilinin işe alındığını gösteren yazılı delil niteliğinde ise de sigortalılığın kabulü açısından tek başına yeterli kabul edilemez ve bu kapsamda çalışma olgusunun da inandırıcı ve yeterli delillerle ispatlanması gerekmektedir. Bu amaçla; sigortalı işe giriş bildirgesinin Kuruma veriliş tarihi, bildirgedeki kimlik bilgilerinin, varsa imza ve fotoğrafın davacıya ait olup olmadığı, davacıya verilen sigorta sicil numarasının hangi yılın serilerinden olup sonraki dönemde gerçekleşen hizmetlerinde kullanılıp kullanılmadığı saptanmalıdır.
Bu tür davalar kamu düzeni ile ilgili olduğundan özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunlu olup mahkemece, öncelikle davacının davasını somutlaştırma yükümlülüğü kapsamında işverenin kim olduğu, işyerinde ne iş yaptığı, başka çalışan olup olmadığı, idarecilerin kim olduğu, işyerinin nerede olduğu ve komşularının kimler olduğunun davacıya sorulup açıklattırılması gerektiği, ayrıca tarafların sunduğu deliller ile yetinilmeyerek, kendiliğinden araştırma ilkesi benimsenmek suretiyle, sigortalılığın kabulü ve hüküm altına alınabilmesi için hizmet akdinin ve eylemli çalışmanın varlığı ortaya konulmalıdır. Bu amaçla hizmeti ortaya koyabilecek belgeler, varsa Kurum görevlileri tarafından düzenlenen rapor ve tutanaklar getirtilmeli, yine davalı iş yerinde aynı dönemde bildirimleri yapılan sigortalılar tanık sıfatıyla dinlenilmeli, gerektiğinde aynı çevrede faaliyet yürüten işverenler ve bunların çalıştırdığı kimseler yeniden Kurum ve Kolluk marifetiyle yöntemince belirlenerek bilgi ve görgülerine başvurulmalı, böylelikle iddianın somut ve inandırıcı bilgilere dayalı biçimde kanıtlanıp kanıtlanmadığı değerlendirilmelidir. (HGK 29.06.2005 gün ve 2005/21-409- 413, 23.12.2009 gün ve 2009/10-581-619, 10.02.2010 gün ve 2010/10-72-72, 21.09.2011 gün ve 2011/10-527– 552)
Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinde; 10.06.1983 doğumlu olan davacının, 16.04.1980 tarihinde, dava dışı 41248 sicil sayılı “... Endüstiriyel Boyacılık ve Ticaret A.Ş.” unvanlı işyerinde işe başladığına ilişkin işe giriş bildirgesinin, Kuruma intikal ettiği, anılan işyerinin sigortalı çalıştırmaya başladığı tarihin 17.09.1979 olduğu, Kanun kapsamından çıkış tarihinin 21.11.1980 olduğu, 16.12.1982 tarihinde iz-imha olduğu, anılan işverenliğe ait 1980 yılının Nisan ve Mayıs aylarına ait, dönem bordrosunun mevcut olmadığı, dosya kapsamında beyanlarına itibar edilen davacı tanıklarının, davacı ile aynı işverenlik bünyesinde birlikte çalıştıklarını beyan etmelerine karşın bordro tanığı olarak kabullerinin mümkün olmadığı anlaşılmaktadır.
Eldeki davada, davanın nitelikçe kamu düzenini ilgilendirdiği nazara alınıp araştırma genişletilerek, davacının çalıştığını iddia ettiği işyeri adresinde, talebe konu dönemde komşu işyeri işverenleri ve bu işverenlerin çalıştırdığı bordrolara geçmiş kişiler emniyet araştırması ve kurumdan sorulmak suretiyle saptanarak bilgi ve görgülerine başvurulmalı; toplanan deliller ışığında, elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek eksik araştırma ve inceleme sonucu yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının HMK"nın 373/1. maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 27/09/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.