Abaküs Yazılım
4. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/1339
Karar No: 2019/2805
Karar Tarihi: 14.05.2019

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2019/1339 Esas 2019/2805 Karar Sayılı İlamı

4. Hukuk Dairesi         2019/1339 E.  ,  2019/2805 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacılar ... ve ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ ve diğerleri aleyhine 30/03/2015 gününde verilen dilekçe ile basın yoluyla kişilik haklarının ihlali nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın davalı ... yönünden husumet yokluğu nedeniyle reddine, diğer davalılar yönünden kısmen kabulüne dair verilen 26/12/2018 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili ile davalılar ... Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ... vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
    Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre tarafların yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA
    ve aşağıda yazılı onama harcının 44,40 TL"sinin davacılara, 683,10 TL"sinin de temyiz eden davalılara yükletilmesine, peşin alınan harçların bundan mahsubuna 14/05/2019 gününde oy çokluğuyla karar verildi.

    KARŞI OY YAZISI

    Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın temyiz eden davalılar yönünden kısmen kabulüne karar verilmiş, hükmü davalılar temyiz etmiştir.
    Davacılar vekili, müvekkillerinden ...’nin haber tarihinde Çevre ve Şehircilik Bakanı, ...’nin ise adı geçenin eşi olduğunu, Cumhuriyet Gazetesinin 22/03/2015 tarihli nüshasında, olimpiyat sporcularını yetiştirmek amacıyla hizmete açılan kapalı yüzme havuzunu, müvekkili ...’nin yüzme öğrenmek amacıyla kapattığına ilişkin davalı ... tarafından gerçeğe aykırı haber yapıldığını, haberin amacının müvekkillerini yıpratmak olduğunu beyanla manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
    Davalılar vekili; müvekkillerinin, haber kaynaklarından aldıkları bilgiyi haberleştirdiklerini, yayının gazete dışındaki farklı yayınlarda da dile getirilmiş olduğunu, yayının, güncel, yeni ve kamuoyu ilgisini çekecek nitelikte olduğunu, haber içeriğinde amacı aşan söz veya ifadelere yer verilmediğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
    Mahkemece; söz konusu haberin gerçeğe aykırı olduğu, davalı ....’ın söz konusu olaya ilişkin olarak iftira suçundan yargılanıp mahkûm olduğu, habere konu olayın gerçek olması hâlinde ilgililer hakkında adli ve idari soruşturma açılmasının gerektiği gerekçeleriyle davacıların kişilik haklarının saldırıya uğradığı sonucuna ulaşılmış ve davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya kapsamından; davacı ...’nin, haber tarihinde Çevre ve Şehircilik Bakanı, ...’nin ise adı geçenin eşi olduğu anlaşılmaktadır. Dava konusu uyuşmazlık; davacılar hakkında yapılan haber nedeniyle davacıların şöhret ve itibarına saygı gösterilmesini isteme hakkı ile davalıların basın özgürlüğü arasındaki dengenin doğru kurulup kurulmadığına ilişkindir.
    Anayasa’nın 28. maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca basın özgürlüğünün sınırlanmasında ifade özgürlüğünün sınırlandırılmasına ilişkin hükümler uygulanır. Bu anlamda basın özgürlüğü, ifade özgürlüğünün farklı bir görünümü olarak karşımıza çıkar. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) ve Anayasa Mahkemesine (AYM) göre ifade özgürlüğü, demokratik toplumun temelini oluşturan ana unsurlardan olup, sadece toplum tarafından kabul gören, zararsız veya ilgisiz kabul edilen bilgi ve fikirler için değil incitici, şok edici ya da endişelendirici bilgi ve düşünceler için de geçerlidir. İfade özgürlüğü, yokluğu hâlinde demokratik bir toplumdan söz edemeyeceğimiz çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin bir gereğidir (AİHM: Handyside/Birleşik Krallık, B. No: 5493/72, 7/12/1976, par.49; Von ..../.... (No:2), B. No: 40660/08 ve 60641/08, 7/2/2012, par.101); (...: Medya Gündem Dijital Yayıncılık Ticaret A.Ş, B. No: 2013/2623, 11/11/2015, par.31 [G.K.]; D.Ö, B. No: 2014/1291, 13/10/2016, par.56 [G.K.]; ...., B. No: 2014/4548, 5/12/2017, par.18; Kemal Kılıçdaroğlu ( 3 ), B. No: 2015/1220, 18/7/2018, par.28).
    Anayasa Mahkemesi pek çok kararında, ifade özgürlüğünün özel güvencelere bağlanmış şekli olan ve Anayasa"nın 28. maddesinde düzenlenen basın özgürlüğünün, demokratik bir toplumun zorunlu temellerinden olup, bireylerin gelişmesi ve toplumun ./..
    ilerlemesi bakımından gerekli temel şartlardan birini oluşturduğunu ifade etmiştir (AYM; .... [GK], B. No: 2013/9343, 4/6/2015, par.69;.... [GK], B. No: 2014/12151, 4/6/2015, par.34-36.... ve Diğerleri, B. No: 2015/11961, 11/6/2018, par.40). Bu bağlamda ifade özgürlüğü ile basın özgürlüğü demokrasinin işleyişi için hayati önemdedir (..... par.34-36 ). Basın özgürlüğünün kamuoyuna çeşitli fikir ve tutumların iletilmesi ve bunlara dair bir kanaat oluşturması bakımından en etkili araçlardan birini oluşturduğu açıktır (AYM; ....2), B. No: 2013/5574, 30/6/2014, par.63).
    Ancak belirtmek gerekir ki basın özgürlüğü sınırsız değildir. Anayasa"nın 17. maddesi gereğince, bireyin manevi varlığının bir parçası olan şeref ve itibara üçüncü kişilerin saldırılarını önlemek de yargı mercilerinin görevleri arasındadır. Mahkemeler, Anayasa"nın 17. maddesi gereğince kişilik haklarını korurken aynı zamanda Anayasa"nın 26. ve 28. maddeleri gereğince ifade ve basın özgürlüklerinin gerçek ve etkili bir biçimde korunmasını sağlama yükümlülüğü sebebiyle yarışan haklar arasında adil bir denge kurmak zorundadır. Bu denge kurulurken Anayasa’nın 13. maddesi kapsamında hakkın özüne dokunulmamalı, demokratik toplum düzeninin gerekleri ve sınırlama amacı ile aracı arasındaki ölçü gözetilmelidir (AYM; ..., B. No: 2012/1184, 16/7/2014, par.43). Bu anlamda, mahkemece dayanılan gerekçelerin, ifade özgürlüğünü kısıtlama bakımından “demokratik toplum düzeninin gerekleri” ve “ölçülülük” ilkelerine uygun olduğunu inandırıcı bir şekilde ortaya koyup koyamadığı denetlenmelidir. Mahkeme, düşüncelerin açıklanması ve yayılmasına yönelik olarak tazminata karar verirken düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğünün kullanılmasından kaynaklanan yarardan çok daha ağır basan, korunması gereken bir yararın varlığını somut olgulara dayanarak göstermelidir (AYM;... B. No: 2012/1272, 4/12/2013, par.114).
    Mahkemeler, yarışan haklar arasında dengeleme yaparken; yayında kamu yararı bulunmasına, kamusal yarara dair bir tartışmaya katkı sağlamasına, toplumsal ilginin varlığına ve konunun güncel olmasına, haber veya makalenin konusu ile yayımlanma şartlarına, bunlarda kullanılan ifadelerin türüne, yayının içeriğine, şekli ve sonuçlarına, habere yönelik kısıtlamaların niteliğine ve kapsamına, haberde yer alan ifadelerin kim tarafından dile getirildiğine, hedef alınan kişinin kim olduğuna ve tanınırlık derecesi ile ilgili kişinin önceki davranışlarına dikkat etmelidir (AYM; .. .... ve Diğerleri, par.47).
    Somut olayda, davalı ....’ın, davalı ...’nin, bakan eşi olmanın verdiği avantajı kamuya ait bir tesisi kullanmak suretiyle kamu yararı aleyhine kötüye kullandığına ilişkin iddialarda bulunduğu, bu iddialarını Gençlik ve Spor Bakanlığında çalışan ve ismini vermediği kişilere dayandırdığı anlaşılmaktadır.
    Somut davada göz önünde bulundurulması gereken ilk husus, davacıların toplumsal konumlarıdır. Davacı ..., olayların meydana geldiği dönemde bakan olarak görev yapmakta, diğer davacı ise anılanın eşi konumundadır. Eleştirilerin hedefinde olan ve siyasi kimliği bulunan Bakanın ve doğal olarak eşinin, makul eleştiri sınırları daha geniş kabul edilmelidir. Bu sebeple anılan kişilere yönelen bir yayında basın özgürlüğüne getirilen kısıtlama, eğer bir siyasetçi ve kamuya tahsis edilmiş havuzu kullandığı iddia olunduğu için eşinin şeref ve itibarına yönelik ise kişilik haklarının saldırıya uğradığına ilişkin iddianın, çok daha sıkı bir denetimden geçirilmesi gerekir.
    Somut davada göz önünde tutulması gereken ikinci husus ise davalı gazetecinin haberinde dile getirdiği iddiaların kamusal çıkarla ilgili olmasıdır. Gerçekten, kamuya tahsis edilmiş bir tesisin mevzuata aykırı bir biçimde fiilen kapatılarak kişisel kullanıma tahsis edilmesi toplumu yakından ilgilendiren bir meseledir. Böyle bir olayın gerçek olması halinde basın elemanlarınca takip ve haber yapılmasından daha doğal bir şey olamaz. Yaptığı işin doğası gereği haber kaynağını açıklamaya zorlanamayacak olan davalı gazetecinin, haberi kamu görevlilerinden aldığı bilgilere göre yazdığını haberde ifade etmiş olması ve kesin bir dil kullanmaktan kaçınması göz önünde tutulmalıdır.
    Somut davada göz önünde bulundurulması gereken üçüncü husus ise dava konusu yayında, maddi vakıaya yer verilirken kaba, incitici, aşağılayıcı veya küçük düşürücü bir dil kullanılmamış olmasıdır. Yayında, davacıların kişilik değerleri hedef alınmaksızın ve rahatsız edici bir üslup kullanılmaksızın haberin sunulduğu anlaşılmaktadır. Bu bağlamda belirtilmelidir ki basın, somut gerçeği değil, o anda belirlenen, var olan ve orta düzeydeki kişilerce de yayının yapıldığı biçimi ile kabul edilen olguları yayınlamak durumundadır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların ve olguların yayınından basın sorumlu tutulamaz.
    Öte yandan, davalı ... hakkında dava konusu haber nedeniyle .... 33. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/1656 esasına kayden görülen davada iftira suçundan mahkûmiyet hükmü kurulmuş, ancak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karar verilmiştir. CMK’nın 231/5. maddesi uyarınca; “Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukuki sonuç doğurmamasını ifade eder.” Bu nedenle açıklanması geri bırakılan mahkumiyet hükmünün TBK. 74 (BK.53) maddesi anlamında hukuk hakimi yönünden bağlayıcılığı yoktur ve mahkumiyet olarak kabul edilemez. Somut olayın oluşunu ve hukuka aykırılık unsurunun gerçekleşip gerçekleşmediğini hukuk hakimi kendisi takdir etmelidir.
    Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; basın özgürlüğü kapsamında değerlendirilebilecek yayının, ifade ve basın özgürlüğü kapsamında kalması nedeniyle davacılar lehine manevi tazminata hükmedilmemesi gerekirken, ceza mahkemesince davalı....hakkında iftira suçundan verilen mahkûmiyet kararı da gözetilerek dava konusu yayının, kişilik haklarına saldırı oluşturduğu gerekçesiyle davalılar aleyhine manevi tazminata hükmedilmesi ifade ve basın özgürlüğünü kısıtlayıcı niteliktedir. Dava konusu yayının, davacıların kişilik haklarına saldırı olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, bu nedenle davanın tümden reddine karar verilmesi gerektiği düşüncesiyle Sayın Çoğunluğun onama yönündeki düşüncesine iştirak edemiyoruz.14/05/2019









    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi