4. Hukuk Dairesi 2016/14707 E. , 2019/2810 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 22/01/2014 gününde verilen dilekçe ile rücuen tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 25/02/2016 günlü kararın Yargıtayda duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle daha önceden belirlenen 14/05/2019 tarihli duruşma günü için yapılan tebligat üzerine duruşmalı temyiz eden davacı vekili Avukat ... ile karşı taraftan davalı vekili ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra taraflara duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, rücuen tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, davalının polis memuru olduğunu, dava dışı alacaklı ile borçlu arasında noterde düzenlenen araç rehin sözleşmesini trafik siciline tescil etmediğini, daha sonra aracın dava dışı borçlu tarafından 3. kişiye satıldığını, alacaklının rehin şerhinin işlenmemesi nedeniyle alacağını alamadığını, müvekkili idare aleyhine Mardin İdare Mahkemesinde hizmet kusuru nedeniyle tam yargı davası açtığını, istemin kabulüne karar verildiğini, kararın icraya konulduğunu ve dava dışı alacaklıya tazminat ödendiğini, davalının görevini yerine getirmemesi nedeniyle kamu zararının meydana geldiğini belirterek, yapılan ödemenin rücuen tazmini isteminde bulunmuştur.
Davalı, davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davacının iddiasını ispatlayamadığı gerekçesiyle istemin reddine karar verilmiştir.
Yargılama sırasında alınan bilirkişi kurulu raporu incelendiğinde; raporun terditli olarak düzenlendiği, raporun sonuç kısmının birinci bölümünde davacı idarenin olay tarihindeki hizmet çizelgesini sunmadığı, herkesin iddiasını ispatla mükellef olduğu (TMK 6) kuralı nazara alındığında davacının iddiasını ispat edemediğinden davasının reddedilmesi gerektiğinin belirtildiği; raporun sonuç kısmının ikinci bölümünde ise davacı idarenin olayda yüzde 50 oranında asli, davalının yüzde 10 oranında tali, dava dışı yönetici ve amirlerin ise ayrı ayrı yüzde 20 oranında kusurlu olduklarının belirtildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece, raporun sonuç kısmının birinci bölümü benimsenerek istemin reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç usule uygun değildir. Şöyle ki, dosya kapsamından; davalının polis memuru olduğu ve arşiv biriminde çalıştığı, dava dışı alacaklı ile borçlu arasında noterde düzenlenen araç rehin sözleşmesinin tesciline ilişkin belgeyi tebliğ aldığı,
tescile dair talebin davacı idare çalışanlarınca yerine getirilmediği, daha sonra aracın dava dışı borçlu tarafından 3. kişiye satıldığı, alacaklının rehin şerhinin işlenmemesi nedeniyle alacağını alamadığından bahisle davacı idare aleyhine idari yargıda tam yargısı davası açtığı, yargılama sonucunda davacı idare tarafından dava dışı alacaklıya tazminat ödendiği anlaşılmaktadır. Buna göre, davalı polis memuru görevli olmadığı ve işlemini yapamayacağı bir belgeyi tebellüğ etmekle dava konusu olayda az da olsa kusurludur.
Hal böyle olunca, olayın oluşuna uygun olduğu anlaşılan bilirkişi raporunun sonuç kısmının ikinci bölümünde yazılı yüzde 10 kusur benimsenmek suretiyle sonuca gidilmesi gerekirken davanın ispat edilemediğinden tümden reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Öte yandan, kusur, tazminat kapsamının belirlenmesinde etkin ise de hakkaniyet de onunla birlikte değerlendirilmesi gereken önemli öğelerdendir.
Bu itibarla; Davacı idarenin, ödediği miktarı ancak kusuru oranında davalıya rücu edebileceği hususu gözönünde bulundurularak, az da olsa kusurlu olduğu anlaşılan davalının kusur oranına göre sorumlu tutulması, ayrıca davalının çalışma koşulları, iş yoğunluğu ve çalıştığı birimdeki düzensizlikler birlikte değerlendirilmek suretiyle talep edilen zararın bir bölümüne davacı idarenin katlanması, gerektiği kabul edilmelidir. Yani, Türk Borçlar Kanunu"nun 51 ve 52. (BK 43-44) maddeleri uyarınca, talep edilen tazminattan uygun bir miktar hakkaniyet indirimi yapılmalıdır. Açıklanan nedenle kararın bozulması gerekir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve davacı yararına takdir olunan 2.037,00 TL duruşma avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesine 14/05/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.