20. Hukuk Dairesi 2019/803 E. , 2019/3376 K.
"İçtihat Metni".....
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava dilekçesinde,...... tarihinde yapılan genel kurul toplantısında, dış cephe ve çatı izolasyonunun yapılması, bu işler için toplanan tekliflerden ......ait teklifin kabul edilerek mukavele imzalanması yönünde karar alındığını, bu karar doğrultusunda adı geçen firma ile sözleşme imzalandığını, davalının kendisine isabet eden gider payını ödemediğini, alacağın tahsil edilebilmesi için icra takibi yapılmış ise de davalı tarafın icra takibine itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, haksız ve dayanaksız itirazın iptali ile takibin devamına % 20"den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesi istenilmiştir.
Mahkemenin 21/06/2016 gün ve 2015/488 E. - 2016/627 K. sayılı kararında; davacının davasının kabulü ile davalının itirazının iptaline, takip tarihinden itibaren asıl alacağa yıllık % 9 yasal faiz tahakkuk ettirilmesine, icranın devamına, davacı lehine tazminata hüküm olunmasına yer olmadığına karar verilmiş, taraf vekillerince hükmün temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 2017/3496 E. - 2018/5145 K. sayılı 02/07/2018 tarihli kararında "Mahkeme hükmünün neleri içermesi gerektiği HMK’nın 297. maddesinde tek tek sayılarak ayrıntılı biçimde gösterilmiştir. Buna göre, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Mahkemece hüküm fıkrasında itirazın iptaline karar verilen miktarı açıkça yazmayarak hangi icra dosyasından itirazın iptaline karar verildiği dahi yazılmadan davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. Ayrıca, kabule göre de dava konusu ortak gider alacağı olup belirli, hesap edilebilir ve likit nitelikte olduğundan, mahkemece davacının icra inkar tazminatının reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir." denilerek kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde davanın kabulüne, davalının .....sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin 3.840,00 TL üzerinden devamına, takip tarihinden itibaren asıl alacağa yıllık % 9 yasal faiz tahakkuk ettirilmesine, davacı lehine tazminata hüküm olunmasına yer olmadığına karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, ortak gider alacağına yönelik başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece bozmaya uyulmuş ancak gereği yerine getirilmemiştir. Şöyle ki; davaya konu edilen asıl alacak miktarı kat malikleri kurulu kararı ve işletme projesi ile belirlendiğine ve likit nitelikte olduğuna göre icra inkar tazminatına da hükmedilmesi gerekirken, alacağın likit bir alacak olmadığı gerekçesiyle icra inkar tazminatı talebi hususunda hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmesi doğru görülmemiştir.
.....
Ayrıca, kabule göre de sonradan yazılan gerekçeli kararın, tefhim edilen kısa karara uygun olması gerekir. Kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili bulunması, 10.04.1992 gün ve 1991/7-1992/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince mutlak bozma nedenidir.
Taraflara tefhim edilen kısa kararda "davanın kabulüne" denildiği halde gerekçeli kararda, "...itirazın iptali ile takibin devamına, davacı lehine tazminata hükmedilmesine yer olmadığına..." şeklinde karar verilmiştir. Saptanan bu çelişki karşısında, anılan İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca da mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 13/05/2019 günü oy birliği ile karar verildi.