10. Hukuk Dairesi 2014/13044 E. , 2015/16077 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Antalya 6. İş Mahkemesi
Tarihi :15.04.2014
No :2012/5-2014/158
Dava, sigortalılık sürelerinin ve prim borçları yönünden 6111 sayılı Kanunun yapılandırma hükümlerinden faydalanılması gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı SGK Başkanlığı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davalı Kurumca 11.02.2011 günü itibarıyla kayıt ve tescili gerçekleştirilen, 24.01.1994, 21.02.1994, 10.05.1998 tarihlerinde düzenlenen 3, ayrıca tarihi okunamayan 1 adet üretici makbuzuyla dava dışı M.Ö. adlı sebze ve meyve komisyoncusuna domates ve salatalık satarak teslim eden, 1980 yılından itibaren Tarım Kredi Kooperatifi üyeliği, 03.01.2001 gününden itibaren Ziraat Odası, 2002 – 2007 döneminde çiftçi kayıt sisteminde kaydı bulunan, 18.336,90 m2 yüzölçümünde 2 adet elbirliği mülkiyeti şeklinde, 1.774,54 m2 yüzölçümünde de 1 adet tarlaya sahip olan, 19.05.2011 tarihinde prim borçları yapılandırılması başvurusunda bulunan davacının 18.04.1999 – 2009 döneminde 1479 sayılı Kanun hükümleri kapsamında zorunlu sigortalı olduğunun Kurumca bildirildiği anlaşılmakta olup istem 01.02.1994 – 01.05.2008 tarihleri arasında 2926 sayılı Kanuna tabi sigortalı olunduğunun ve prim borçları bakımından 6111 sayılı Kanunun yapılandırma hükümlerinden yararlanılması gerektiğinin tespitine ilişkindir.
Davanın yasal dayanağı olan 2926 sayılı Kanunun yürürlükten kaldırılan 36. ve 1479 sayılı Kanunun 53. maddeleriyle kanun koyucu, Kurumun prim alacaklarının Bakanlar Kurulu kararı ile ürün bedellerinden tevkif suretiyle tahsil edilebilmesine olanak tanımıştır. Buna göre, tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlarla ilgili sigorta primlerinin, ilgiliye ödenmesi gereken ürün bedellerinden kesilerek o kişi adına Kurum hesabına yatırılmak suretiyle tahsil edilmesi durumunda, kayıt ve tescil için Kuruma başvuru olmasa dahi belirtilen şekildeki prim ödeme olgusunun, tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışan kişinin kayıt ve tescil konusundaki iradesini ortaya koyduğunun kanıtı olarak kabulü gerekmektedir. Tarımsal faaliyet olgusunun kanıtlanmış olması, tescilli sigortalılar yönünden tescil tarihinden, tescili bulunmayanlar yönünden ise ilk prim ödemesinin veya tevkifatın gerçekleştirildiği tarihten sonraki sürelere ilişkin olumlu sonuç doğurmaktadır. Tarım Bağ-Kur sigortalılığının yasal dayanağını oluşturan Kanunlarda 506 sayılı Kanunun 79/10. ve 5510 sayılı Kanunun 86/9. maddesinde açıklanan hizmet tespiti davasına koşut bir düzenlemeye yer verilmemesi ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin tescil edildikleri tarihi takiben başlayacağının öngörülmesi karşısında, tescil veya iradi prim ödemesi ya da prim tevkifatı öncesine ait dönem yönünden tarımsal faaliyet ve buna dayalı Tarım Bağ-Kur sigortalılığının tespiti söz konusu olamayacaktır. Önemle belirtilmelidir ki tarımsal faaliyete kabul edilebilir süreyi aşar uzunlukta ara verilmesi durumunda Tarım Bağ–Kur sigortalılığının yeniden başlayabilmesi, tescil başvurusu, iradi prim ödeme, prim tevkifatı olgularından herhangi birinin gerçekleşmesine bağlıdır.
Diğer taraftan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 22.09.2010 gün ve 2010/10-380 Esas - 2010/420 Karar numaralı ilamında da açıklandığı üzere, kendi adına ve hesabına bağımsız tarımsal faaliyete dayalı olarak yetiştirilen ürünlerin teslimi sırasında ürün bedelleri üzerinden tevkifat (prim kesintisi) yapılması durumunda zorunlu sigortalılık hak ve yükümlülüğünün tevkifat tarihini izleyen aybaşından itibaren başlatılması gerekmekte, kamu kuruluşu niteliği taşımayan özel gerçek/tüzel kişilerce tevkifat gerçekleştirilmiş ise prim tutarının Kuruma aktarılması koşulu aranmaktadır.
Ayrıca 2926 sayılı Kanunun 6. maddesinde, bu Kanuna göre sigortalı sayılanlardan diğer sosyal güvenlik kuruluşları kapsamına tâbi bir işte çalışanların, çalışmaya başladıkları tarihten 1 gün önce sigortalılıklarının sona ereceği belirtilmiş olup aynı sosyal güvenlik kuruluşu çatısı altında yer alan 1479 ve 2926 sayılı Kanuna tabi zorunlu sigortalılıkların çakışması/birleşmesi durumunda 1479 sayılı Kanun hükümleri kapsamında olana üstünlük tanınması, bununla birlikte, anılan Kanunun sigortalılığın durdurulmasına ilişkin Ek 19. maddesinin de dikkate alınması gerekmektedir.
Yukarıdaki yasal düzenleme ve açıklamalar ışığında dava değerlendirildiğinde, düzenleme tarihi okunamayan üretici makbuzuna ilişkin bilgiler davacı vekilinden sorulmalı, yöntemince araştırma yapılarak teslim edilen ürünlerin bedelleri üzerinden tevkifat gerçekleştirilip Kuruma aktarılıp aktarılmadığı, aktarılmışsa tarihi belirlenmeli, Kuruma yazı yazılarak 1479 sayılı Kanuna tabi zorunlu sigortalılık süreleri ve buna ilişkin prim ödeme bilgileri açıklıkla ortaya konulmalı, toplanan kanıtlardan elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu davanın kabulüne karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 08.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.