4. Hukuk Dairesi 2018/2269 E. , 2019/2834 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar ..."a velayeten ... ve .... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 23/05/2005 gününde verilen dilekçe ile tedavi hatası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın husumet nedeniyle reddine dair verilen 16/11/2017 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, tedavi hatası nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın giderilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacılar vekili; davacı ...’a, düşme sonucu sol kolunda oluşan kırık nedeniyle getirildiği hastanede, davalı doktor ... tarafından alçı ve atele alma tedavileri uygulandığını, ancak davacıda iyileşme sağlanamadığı için sevk edildiği Üniversite hastanesinde ameliyat edilmiş olmasına rağmen kolunun tam iyileşemediğini ve hatalı tadavi sonucu davacıda kalıcı sakatlık meydana geldiğini belirterek davacıların uğradığı maddi ve manevi zararın giderilmesi isteminde bulunmuştur.
Davalı, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davalının kamu görevlisi olduğu, Anayasanın 129/5. maddesi ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu"nun 13/1. maddesi gereğince kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken kusurlu eylemleri nedeniyle oluşan zarardan doğan tazminatın kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve yasada gösterilen koşullara uygun olarak idare aleyhine açılabileceği ve davalıya bu davada husumet yöneltilemeyeceği gerekçesiyle husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya kapsamından; davanın kısmen kabulüne dair verilen 01/11/2007 günlü ilk kararın Dairemizin 06/10/2008 gün, 2008/241 esas ve 2008/11172 karar sayılı ilamı ile davalı ... yönünden; ""....Davalı ......’nin kırık olaylarında her türlü tedavi olanaklarının kullanılması halinde dahi tam iyileşme sağlanmasının her zaman mümkün olmadığı yönünde itirazları bulunmaktadır. O halde adı geçen davalının bu itirazı da gözetilerek ilk anda ameliyat uygulanmış olsaydı tam iyileşmenin mümkün olup olmadığı konusu açıklığa kavuşturulmalıdır. Mahkemece bu yönde yeni bir rapor alındıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru olmamış, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir...."" şeklindeki gerekçe ile araştırmaya yönelik bozulduğu, mahkemece bozma
ilamına uyulmasına karar verilerek yapılan yargılama sonucunda verilen 21/12/2015 günlü karar ile davanın kısmen kabulüne karar verildiği ve kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine bu defa Dairemizin 25/04/2017 gün, 2016/12189 esas ve 2017/2139 karar sayılı ilamı ile; ""...Taraflar arasındaki yapılan yargılamanın son oturumunda hüküm olarak, ""1-İş bu dava dosyasında SSK Genel Müdürlüğü aleyhine açılan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 2-Birleşen mahkememizin 2005/166 esas sayılı dosyasında davalı Sağlık Bakanlığı ve ... Teknik Üniversitesi Rektörlüğü hakkında açılan davanın yargı yolu nedeniyle reddine,” karar verilmişken, daha sonra yazılan gerekçeli kararda ise, ""1-Birleşen 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/207 esas sayılı dosyasında maddi tazminat olarak ıslahla birlikte 25.832,98 TL maddi tazminat ve .... için 1.500,00 TL, A.... için 300,00 TL,... için 300,00 TL olmak üzere 2.100,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 02/08/2001 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ..."den alınarak davacılara belirtilen şekilde ve miktarlarda verilmesine, manevi tazminat yönünden fazlaya ilişkin taleplerin reddine,"" şeklinde hüküm kurularak kısa kararla gerekçeli karar arasında meydana gelen açık çelişki nedeniyle kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişkinin giderilmesi için bozulduğu ve bozma nedenine göre davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına dair karar verildiği anlaşılmaktadır.
Şu durumda, mahkemece, bozma ilamına uyulmuş olmasına rağmen bozma ilamı gereğince kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişki giderilerek hüküm kurulması gerekirken davalı yönünden husumetin kesinleştiği de gözetilmeden davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmiş olması doğru değildir. Açıklanan nedenlerle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 15/05/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.