Esas No: 2018/3024
Karar No: 2021/1744
Karar Tarihi: 02.11.2021
BAM Hukuk Mahkemeleri Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2018/3024 Esas 2021/1744 Karar Sayılı İlamı
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ
...
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN : ... (...)
ÜYE : ... (...)
ÜYE : ... (...)
KATİP : ... (...)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/09/2018
ESAS-KARAR NO ....
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 02/11/2021
YAZILDIĞI TARİH : 01/12/2021
Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili; davalı ... tarafından müvekkili aleyhine 500.000Euro bedelli bono ile icra takibine girişildiğini, imzanın müvekkiline ait olmadığından takibe itiraz edildiğini ve yapılan itirazın derdest olup davanın devam ettiğini, ancak İcra Mahkemelerinin kısıtlı yetkili mahkemeler olması ve imzaya itirazın dışında davacı ve davalı arasında hiçbir hukuki ilişki bulunmadığını, taraflar arasında gerek bononun düzenleme gerekse ödeme tarihlerinde hukuk ve ceza mahkemelerinde derdest davalar ve şikayetler bulunduğundan aynı tarihlerde bu meblağda bir senet verilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, tarafların aralarındaki husumeti şahitler huzurunda imzaladıkları yazılı belge ile bitirecek tüm hukuki ilişkilerini sonlandırdıklarını, takip konusu senetteki gerek yazıların gerek imzaların değişik zamanlarda ve değişim eller tarafından organize şekilde üretilmiş olduğunu, her iki tarafın tacir olması sebebiyle bu kadar yüksek miktarlı bir alışverişin taraf defterlerinde kayıtlı olması gerektiği halde böyle bir kaydın bulunmadığını, taraflar arasında 1988 ila 2012 yılları arasında devam eden adi ortaklık şeklinde kuyumculuk ilişkisi bulunduğunu, bu ilişkinin sonlandırılmasını takiben 2013 yılında davacı hakkında icra takibi başlatması üzerine borca itiraz etmiş ise de davacının cebri icra baskısıyla borcu ödemek zorunda kaldığını ve tarafların birbirlerinden dolandırıcılık ve iftira dahil bir çok konuda şikayetçi olduklarını, sonuç olarak 30.10.2013 tarihinde aralarındaki bütün iş ve ilişkilere son verecek şekilde bir protokol imzaladıklarını iddia ederek davacı ...... borçlu olmadığının tespitine ve davalının kesin olarak kötü niyetli, ağır kusurlu ve haksız olarak bu takibi yaptığının belirlenmesi ve %20 oranında kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili; davacının davasını kabul etmediklerini, davanın reddini talep ederek davacının icra takibine konu bonodaki imzanın kendilerine ait olmadığını iddia ederek imzaya itiraz ettiğini ancak borca itiraz etmediğini, davacının müvekkiline borcunun bulunduğunu ve bu nedenle yapılan itirazın haksız olduğunu, 2013 yılında müvekkili tarafından müvekkili tarafından icra takibine konu edilen bono nedeni ile davacının yine imzaya itiraz etmiş olduğunu ve Kayseri 1. İcra Hukuk Mahkemesi'nin... Esas sayılı dosyasında kayıtlı bulunan dosyada yapılan imza incelemesinde imzanın davacı ...'a ait olduğunu, Davacının daha öncede yüksek miktarlı 765.000 USD Dolar'lık bonodaki imzaya itiraz ettiğini , şimdi de 500.000 tutarlı bonodaki imzasına itiraz ettiğini ve ayrıca Mahkemede menfi tespit davası açtığını, davacının devamlı olarak hayatın olağan akışına aykırılıktan bahsederek itirazda bulunduğunu ve müvekkiline borcunu ödememekte ısrar etmekte ve bu suretle borcun ödenmesini geciktirmede olduğunu, Davacının emsal gösterdiği Yargıtay kararlarında belirtilenin aksine , davacının müvekkilinden bu kadar para almasının doğal olduğunu , dava önce de davacı borcuna karşılık bu davaya konu edilenden daha yüksek bedelli bono verdiğini ve takip başlatıldıktan sonra o bonodaki imzaya da haksız itirazda bulunduğunu ve yine haksız itirazlarda bulunduğunu, Müvekkili ile davacı arasındaki 30.10.2013 tarihli sözleşmenin , taraflar arasında 30.10.2013 tarih öncesi dönemine ilişkin olarak düzenlendiğini, bu sözleşmesinin tarafların 30.10.2013 tarihinden önceki alacak verecek ilişkisini düzenlediğini, bu nedenle 30.10.2013 tarihinden sonra doğmuş bir borcun 30.102013 tarihli bu sözleşmeyle sona erdirilmeyeceğini, Tarafların eskiden beri dost , arkadaş ve ortak olduklarını, Gerek davalı ve gerekse davacının maddi durumlarının yerinde olduğunu, hatta davacının borcu karşılaşmaya yetecek miktarın çok üzerinde mal varlığı bulunduğunu, bu nedenle müvekkilinin davacıya verdiği nakit para karşılığında bono aldığını, davacının bu parayı geri vermeyeceğine dair de bir risk veya kaygı duymadığını, çünkü davacının bu borcu karşılayacak yeterli taşınır taşınmaz malvarlığının olduğu, Davacının mengi tespit davasının ancak yazılı bir delille ispat etmesinin mümkün olabileceğini, tanık dinleme ve ticari defterlerinin de delil olarak gösterilmesinin kabul etmediklerini, alacağın ticari ilişkiden değil de ödünç para verme ilişkisinden doğduğunu, Bu nedenle davacının haksız ve dayanaksız davasının kabulünün mümkün olmadığını, Mesnetsiz ve dayanaksı açılan bu davanın reddi ile %20 'den az olmamak şartı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece, davanın önce Kayseri Asliye Hukuk Mahkemesinde açıldığı, görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verildiği, kararın temyiz edilmeden kesinleşmesi ve süresinde gönderme talep edilmesi nedeniyle davanın mahkemeye gönderildiği, davacı aynı bono ve takip yönünden imza sahteliği iddiasına dayanarak İHM ne imzaya itiraz davası açtığı, mahkemece aldırılan bilirkişi raporu sonucu takip ve davaya konu olan 500.000 Euro bedelli bonodaki keşideci imzasının davacı ...'un eli mahsulü olmadığını bildirdiği, rapora itiraz üzerine.... aldırılan raporda ise söz konusu bonodaki keşideci olarak davacı adına atılı görünen imzanın davacı ...'un eli ürünü olmadığının tespit edildiğinin bildirildiği, mahkemece davanın kabulü ile icra takibinin durdurulmasına karar verildiği, davalı tarafın temyizi üzerine kararın onandığı, davalının karar düzeltme talebinin reddi üzerine kararın kesinleştiği, kesinleşmenin menfi tespit davasının açıldığı tarihten sonra gerçekleştiği, mahkemece aldırılan rapor ile bonodaki davacıya atfen atılı görünen keşideci imzasının ... ihtimal davacının eli ürünü olduğunu bildirdiği, davanın genel hükümlere göre açılmış menfi tespit davası olması nedeniyle de, tarafların dayandığı diğer delillerinin de araştırılması,toplanması ve hepsinin bir bütün olarak incelenip değerlendirilmesi gerektiği, davacının 30/10/2013 tarihli "Sulh ve İbra protokolü"ne de dayandığı, davalının protokoldeki imzasını inkar etmediği, protokolün tarihinin 30/10/2013, takip ve dava konusu bononun tanzim tarihinin 17/03/2014 olması nedeniyle işbu protokolün davacının menfi tespit iddiasını kesin olarak ispata yeterli olmadığı diğer delillerle birlikte değerlendirilmesi gerektiği, mali müşavir bilirkişi bono ve bonodan dolayı tarafların ticari defter kayıtlarında da herhangi bir alacak- borç ve ödeme kaydına rastlamadığı, tarafların arasındaki ortaklık/ticari ilişkinin 30/10/2013 (Sulh ve ibra protokolünün tarihi) tarihinde sonlandırıldığının tespit edildiğini bildirdiği, taraflar arasındaki ticari ilişkinin 30/10/2013 tarihinde sonlandığı yönünden her iki taraf açısından da hukuken bağlayıcı ve kesin bir delil niteliğinde olduğu kabul edildiği, işbu bono yönünden suç duyurusunda bulunulduğu, davalıı C. Savcılığındaki ifadesinde dava konusu bononun alınan son dükkanın yarı hisse parasını karşılamak amaçlı verildiğinin ve ayrıca elde edilen karın yarısının istendiğinin açıkça belirtilmesi, buna karşılık dava konusu bono metnine göre ihdas nedeninin "nakten" yazılı olması nedeniyle, bononun ihdas nedenini davalının talil ettiği kabul edilmiştir. Bononun ihdas nedenini davalının talil etmiş olması nedeniyle işbu bonodan dolayı davacıdan alacaklı olduğunu ve talil ettiği ihdas nedenini ispat yükü davalıya geçmiştir. Davalı işbu talilini ve dolayısıyla işbu bonodan dolayı davacıdan alacaklı olduğunu yazılı, kesin delil ve belgelerle ispatlaması gerekirken ispatlayamadığı, davalının talili nedeniyle üzerine aldığı ispat yükünü yazılı ve kesin delillerle ispatlayamadığı, Yargıtaydan onanarak kesinleşen Kayseri 2.İcra Mahkemesinin .... karar sayılı dosya kapsamı, taraflar arasındaki tüm ortaklık ve ticari ilişkilerinin 30/10/2013 tarihinde her iki tarafça imzalanan ... ile sonlandırıldığı, bu hususun her iki tarafın ticari defter kayıtlarıyla da birbirini teyit ettiği, her iki taraf yönünden hukuken bağlayıcı ve kesin delil teşkil ettiği, davalının C.Savcılığındaki ifadesinde, aralarındaki bütün ortaklık ve ticari ilişkilerin 30/10/2013 tarihinde sonlandırıldığı, sulh ve ibralaşılmış olmasına rağmen bu tarihten sonra davalının tekrar davacıya 500.000 Euroluk yüksek bir meblağı nakit olarak borç vermesinin (Bononun metninde yazılı ihdas nedenine göre "nakten" düzenlenmiş olması nedeniyle) hayatın olağan akışına da uygun olmadığı, tanık beyanları ile tüm dosya kapsamı ile davaya konu bono ve icra takibinden dolayı davacının davalıya borçlu olmadığı gerekçesi ile davanın kabulü ile, davalının kötü niyet tazminatı ve icra inkar tazminatı taleplerinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinaf kanun yoluna başvuran davacı vekili; yerel mahkemece davanın kabul edildiğini ancak kötüniyet tazminatına ilişkin taleplerinin reddedildiğini, davalının icra takibini haksız ve kötüniyetli olarak yaptığının kesin olduğunu, mahkemece kötüniyet tazminatı talebinin reddedilmesinin hukuken yerinde olmadığını, davalının senedin taraflar arasındaki ilişkinin ödünç para verilmesine dair ilişki olduğuna ve nakden elden verildiğine dair cevap vermesine rağmen imzaların müvekkiline ait olmadığının ortaya çıktığını, davalı tarafından müvekkili aleyhine icra takibi yapılması üzerine yasal süresi içinde imzanın müvekkiline ait olmadığından takibe itiraz edildiğini ve itiraz sonucu Kayseri 2.İcra Hukuk Mahkemesi dosyası ile imzanın müvekkiline ait olmadığından davanın kabulüne karar verildiğini ve Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiğini, karar kesinleştikten sonra savcılığa suç duyurusunda bulunduğunu ve takipsizlik kararı verildiğini, davalının hem senet metnini talil ettiği hem de 500.000 Euroluk davaya konu senetteki imzaların müvekkiline ait olmadığını bildiklerini ikrar ettiğini, taraflar arasında 30/10/2013 tarihli Sulh ve İbra Protokolüne rağmen senedin ve alacağın 2008 yılında ortaklık içerisinde alınmış dükkandan kalan hissesi karşılığı olduğunu, kötüniyetli ve haksız olarak ibralaştıkları bir konudan dolayı alacaklı olduğunu iddia ettiğini, kötüniyet tazminatının reddedildiğini, istinaf başvurusunun kabulü ile yerel mahkeme kararının kötüniyet tazminatının reddine ilişkin hükmün 2 nolu bendinin kaldırılarak ve kötüniyet tazminatı talebinin kabulüne karar verilmesini istinaf etmiştir.
İstinaf kanun yoluna başvuran davalı vekili, davacı yerel mahkemenin yukarıda esas numarası bildirilen dosyası ile davaya ve Kayseri 1. İcra Müdürlüğü'nün.... esas sayılı dosyasına konu kambiyo senedi üzerindeki imzanın inkarına dayanarak menfi tespit davası açtığını, imzanın davacıya ait olduğunun bilirkişi raporu ile sabit olduğunu, davacının yargılamanın başlarında senet üzerindeki imzanın kendisine ait olmadığını iddia ettiğini, bu konudaki iddialarının gerçek dışı olduğu yerel mahkemece aldırılan bilirkişi raporu ile sabit olunca, davacının bu savunmasını değiştirerek borçlu olmadığını iddia ettiğini, yerel mahkemece hatalı değerlendirme ile davanın kabulü ile davacının dava konusu 17.03.2014 tanzim, 30.05.2014 ödeme tarihli 500.000 Euro bedelli bonodan ve bu bononun dyaanak olduğu Kayseri 1. İcra Müdürlüğü'nün ..... sayılı icra takibinden dolayı davacının müvekkile borçlu olmadığına karar verildiğini, yerel mahkemece Kayseri 1.İcra Müdürlüğü'nün.... sayılı dosyasındaki takibe konu 500.000 Euro bedelli bono yönünden Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı'na da suç duyurusunda bulunulması nedeniyle ..... soruşturma sayılı dosyasında müvekkil ...'nın verdiği ifadeye göre, müvekkilin çelişkili savunmada bulunduğu, müvekkil tarafından verilen ifadede dava konusu bononun alınan son dükkanın yarı hisse parasını karşılamak için verildiğinin ve ayrıca elde edilen karın yarısının istendiğinin açıkça belirtildiğini, dava konusu bono metnine göre ihtisas nedeninin "nakten" yazılı olması nedeniyle bononun ihdas nedeninin müvekkil tarafından talil edildiği, bu nedenle müvekkilin davacıdan alacaklı olduğunu ve talil ettiği ihdas nedenini ispat yükünün davalı tarafa geçtiği, tarafımızca bu hususun ispatlanamadığı, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, ispat yükünün davacıda olduğunu, davaya konu senet üzerinde nakden kaydı olduğunu, senedin talil edildiğine ilişkin herhangi bir beyan sözkonusu olmadığını, senet metninde malen kaydı bulunmadığını aksine nakden kaydı bulunduğunu, müvekkilinin savcılıktaki "...1.000.000 EURO VERMEK SURETİYLE..." şeklindeki ifadelerin bilirkişi raporunda dikkate alınmadığını, yerel mahkeme de de bu konuda inceleme yapılmadığını, davacının ispat yükü açısından, sadece hayatın olağan akışına aykırılık iddiası dikkate alınarak, ispat yükünün müvekkil aleyhine yer değiştirdiğinin kabul edilmesi de hukuka uygun olmadığını, yerel mahkemece sebepten mücerretlik ilkesinin ve yazılı delille ispat ilkesinin göz ardı edilmesi hukuka uygun olmadığını, davacı öncelikle senedi hükümsüz bırakmak amacıyla imzasının kendine ait olmadığını ileri sürmüş, daha sonra imza kendisine ait olduğu ortaya çıkınca hayatın olağan akışına aykırılık savunmasını yaparak davayı kendi lehine çevirmeye çalıştığını, yerel mahkemece ispat yükünün davalıya geçtiği yönünde değerlendirme yapmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin senedin ihdas nedenini talil etmesinin sözkonusu olmadığını, uzman raporu ve ... aldırılan rapor birbiri ile örtüştüğünü, mahkemece bu hususun dikkate alınmadığını, yerel mahkeme gerekçesinin hukuka aykırı olduğunu, yaptırılan bilirkişi incelemesinde senet üzerindeki imzanın davacıya ait olduğunun tespit edildiğini, takibe konu evrakın kambiyo senedi olup niteliği itibariyle borç sebepten mücerret olduğunu, davacı tarafın, mahkemeye intikal eden işbu uyuşmazlık öncesinde de davalı müvekkile 765.000,00 $ (USD) bedelinde senet verdiği, davacı tarafın senet üzerindeki imzaya itiraz ettiği, imzanın kendisine ait olduğunun ortaya çıkması üzerine de senet bedelini davalı müvekkile ELDEN ödediğini yargılama aşamasında defaten izah etmiştik. Yani, taraflar arasında 765.000,00 USD bedelinde senet tanzim edilen hukuki işlem kurulurken de, hukuki işleme konu borç ödenirken de banka havalesi tercih edilmemiş; gerek borcun tanzimi, gerekse de ödemesi elden yapılmıştır.Bilirkişinin raporunda bu konuya ilişkin bir inceleme yapmaması nedeniyle dosya ek rapor aldırılmak üzere bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi itirazlarımız konusunda değerlendirme yapması gerekirken inceleme yapmamış, mahkemece eksik ve yanlış değerlendirmelerden ibaret bilirkişi raporu hükme esas alındığını, taraflar arasında Sulh ve ... sonra tekrar bir senet düzenlenmesinin hayatın olağan akışına aykırı bir durum olmadığını, hayatın olağan akışına aykırılık iddiası değerlendirilirken, dosya muhteviyatında bulunan taraflar arasında daha önceden düzenlenen 765.000,00 $ usd'lik senet göz önünde bulundurulmamış, eksik inceleme ile hüküm tesis edildiğini belirterek istinaf başvurusunun kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasını ve bilirkişi ...'ın reddine ilişkin talebimizin reddine dair kararın kaldırılarak bilirkişinin reddine karar verilmesi talebimizin kabulüne, başka bir bilirkişiden yeni bir rapor aldırılmasına karar verilmesini istinaf etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık, davacının borçlu olup olmadığı, takibe konu bonoda yer alan keşideci imzasının davacıya ait olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, kambiyo senedi/bonoya dayalı takip nedeni ile borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Davacı yan aleyhine girişilen takibe konu edilen bononun keşideci imzasının kendisine ait olmadığını, bunun yanında aralarında her hangi bir borç ilişkisinin de bulunmadığını iddia etmiştir.
Davacı yan, aleyhine Kayseri 1. İcra Dairesi'nin... takip sayılı dosyasında girişilen takibe yönelik olarak Kayseri 2. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 15.03.2016 tarih....Karar sayılı dosyasında sahtelik iddiasında bulunduğu, yapılan yargılama neticesinde alınan bilirkişi raporlarına göre bono altındaki imzanın davacı eli ürünü olmadığı yönündeki değerlendirmesi neticesinde davanın kabulü ile takibin durdurulmasına karar verildiği, karara karşı yapılan kanun yolu başvurusu neticesinde Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nin 14.06.2016 tarih.... .... Karar sayılı ilamı ile hükmün onandığı, yine karar düzeltme isteminin ise reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
İstinaf istemine konu davada ise davacının imzaya yönelik sahtecilik iddiası bakımından..... Fakültesi Grafik Bölümü öğretim görevlisi bilirkişi heyetince takibe konu bono üzerindeki keşideci imzasının "... ihtimal" davacı eli ürünü olduğu değerlendirilmiştir.
Mahkemece tahkikat aşamasında alınan bilirkişi raporunun kesin kanaat bildirmeyen raporun davalının iddiasını tek başına ispata yeter olmadığı, İcra Hukuk Mahkemesince yapılan yargılamada alınan iki raporda yapılan imza incelemesinde imzaların davacının eli ürünü olduğunun değerlendirildiği ve İcra Hukuk Mahkemesince verilen hükmün onandığı nazara alınarak davacının genel hükümlere göre açmış olduğu menfi tespit davası olması nedeni ile tarafların diğer delillerinin de değerlendirilmesi gerektiğine değinilerek, buna göre davalının kendi avukatı huzurunda vermiş olduğu ifadesinin talil niteliğinde olduğundan ve davalının ispat yükünü üzerine almasına karşın iddiasını ispat edemediği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Ancak anlaşıldığı üzere mahkemece sahtelik iddiası bakımından tahkikat aşamasında alınan raporun kesin bir kanaat bildirmediği değerlendirilmesine ve Kayseri 2. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 15.03.2016 tarih,... Karar sayılı dosyasında sahtelik iddiasına yönelik olarak yapılan inceleme neticesinde alınan bilirkişi raporları ile aksi yönde tespit içermesine yani sözkonusu raporlar ile çelişmesine karşın bu konudaki çelişkiyi gidermeksizin karar verildiği anlaşılmaktadır.
Davacı yan öncelikle takibe konu bonodaki keşideci imzasının kendisine ait olmadığını iddia etmiş olup sözkonusu mutlak definin yani taraflar arasında kambiyo senedi ilişkisinin var olup olmadığının belirlenmesi kesin biçimde yapılacak sahtelik incelemesi neticesinde ortaya çıkacaktır. Bu belirlemeden sonra davacının bedelsizlik ya da diğer borçlu olmadığı iddialarının incelenmesi sözkonusu olacaktır.
Açıklanan nedenlerle mahkemece alınan bilirkişi raporu davaya konu bonodaki imzanın davacıya ait olup olmadığını tespitte kesin kanaat belirtir nitelikte değildir. 6100 sayılı HMK’nın 281/3. maddesinde mahkemenin gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla tekrar inceleme yapabileceği öngörüldüğünden, davacı yanın imza inkârı yönünden mahkemece kesin kanaat içeren .... bölümlerinden konusunda uzman olan ve önceki bilirkişi raporlarında imzası bulunmayan yeni bir bilirkişi kurulundan yukarıda açıklanan usule göre düzenlenmiş, denetime elverişli olacak şekilde bilirkişi raporu alınması gerekirken bu yönün göz ardı edilerek yazılı olduğu biçimde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Davanın esasıyla ilgili olarak gösterilen “uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin” toplanmaması ile anlaşılması gerekenin hakimin belirli bir yargıya vararak karar vermesinde etkili/esaslı nitelikteki deliller sözedilmekte olup bu özellikte delillerin toplanmaması tahkikatın büyük ölçüde yeniden yapılmasını gerektirir nitelikte ise HMK’nin 353/I-a-6.maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Zira somut olayda olduğu gibi takibe konu edilen bonoda keşideci imzasının davacıya ait olup olmadığının belirlenmesi için yukarıda açıklanan yönlerden tahkikat yapılması zorunlu olup anılan araştırma ile delil toplanmaması ve bu delillerin değerlendirilmemiş olması halinde yargı sistemimiz bakımından benimsenmiş olan dar istinaf sisteminden uzaklaşılarak ilk derece mahkemesince değerlendirilmemiş olan konularda ilk defa istinaf mahkemesince bir delile ilişkin olarak tartışma yapılarak yargıya varılacaktır ki bu da iki dereceli yargılama olan istinaf yargı sistemi ile bağdaşmayacaktır.
Bu bakımdan ilk derece mahkemesince davanın esasına yönelik uyuşmazlığın giderilmesi için yukarıda açıklanan delillerin toplanmaması ve bu delillere ilişkin herhangi bir değerlendirme yapılmamış olması bakımından davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nin 353/1-a-6. maddesi uyarınca kabulüne ve ilk derece mahkemesinin kararının anılan gerekçelerle kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekili ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin... Karar sayılı ve 24/09/2018 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
3-HMK.'nin 353/1-a-6.maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde taraflara İADESİNE,
5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran vekiline vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
7-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK'nin 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu 02/11/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Başkan...
Üye...
Üye...
Katip...
NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR. "5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur."
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.