Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/9652
Karar No: 2020/441
Karar Tarihi: 21.01.2020

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2018/9652 Esas 2020/441 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2018/9652 E.  ,  2020/441 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup, hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 21.01.2020 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davacılar vekili Avukat ... ve karşı taraftan davalı vekili Avukat ... geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Davacı vekili, dava konusu 492 parsel sayılı taşınmazın, ... ’e ait olduğunu, vekil edeni ..."in ... vasi olarak atandığını, parsel üzerinde iki katlı yapı bulunduğunu, binanın, davalı şirket tarafından kullanıldığını, davalı şirketin, kısıtlının kızı ... aile şirketi olduğunu açıklayarak, davalının, dava konusu taşınmaza müdahalesinin önlenmesine ve hesaplanacak ecrimisilin davalıdan alınmasına karar verilmesini istemiştir.
    Davalı vekili, davacının vasi olarak dava açmak üzere vesayet makamından izin almadığını, alacağın zamanaşımına uğradığını, taşınmazın, vesayet kararı verilmeden önce, kısıtlı ... rızası ile 1994-1995 yıllarında vekil edeninin kullanımına bırakıldığını, haksız kullanımın sözkonusu olmadığını, taşınmaz sahibi ile davalı şirket arasında kira ilişkisi bulunmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece; davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
    Dava tapulu taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
    1. Dava konusu taşınmazın üst katını dava dışı ... konut olarak kullandığının, bu kata ilişkin olarak davalı şirketin herhangi bir müdahalesinin bulunmadığının anlaşılmasına göre, dava konusu taşınmazın üst katma yönelik ret kararında bir isabetsizlik bulunmamakta olup, davacı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazları ile aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
    2. Öncelikle 6100 sayılı HMK"nin delillerin ibrazına ilişkin hükümlerini ve savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağına ilişkin hükümlerini değerlendirmek gereklidir. HMK"nin 119/1 (f) hükmü uyarınca, iddia edilen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceğinin, dava dilekçesinde belirtilmesi gerekir. Delillerin bildirilmesi hakkındaki bu düzenleme, Kanunumuzda kabul edilen somutlaştırma yükünün de bir gereğidir. Dava dilekçesinin davalıya tebliğinde, davalının iki hafta içinde davaya cevap verebileceğinin ihtarının gerektiği HMK"nin 122. maddesinde düzenlendikten sonra, aynı süreye “cevap dilekçesini verme süresi” başlıklı 127. maddesinde tekrar yer verilerek “Cevap dilekçesini verme süresi, dava dilekçesinin davalıya tebliğinden itibaren iki haftadır...” şeklinde düzenleme yapılmıştır. Bu aşamada vurgulamak gerekir ki; HMK"nin 122. maddesinin gerekçesinde de belirtildiği üzere cevap süresi, Kanun tarafından düzenlenmiş kesin bir süre haline getirilmiştir.
    Bu hakkını kullanmayan, yani süresi içinde cevap dilekçesi vermemiş olan davalı, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılacaktır (HMK mad. 128).
    Tarafların ikinci dilekçelerini verme usulleri de ayrıntılı olarak düzenlenmiş olup, davacının, cevap dilekçesinin kendisine tebliğinden itibaren iki hafta içinde cevaba cevap dilekçesini; davalının da davacının cevabının kendisine tebliğinden itibaren iki hafta içinde ikinci cevap dilekçesini verebileceği belirlenmiştir (HMK mad. 136).
    HMK"nin “Cevap dilekçesinin içeriği” başlığını taşıyan 129. maddenin 1. fıkrasının (e) bendinde savunmanın dayanağı olarak ileri sürülen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceğinin cevap dilekçesinde bulunması gerektiği belirtilmiştir.
    Hemen belirtilmelidir ki, hem dava dilekçesinde hem de cevap dilekçesinde gösterilen ve tarafın elinde bulunan belgelerin dilekçeye eklenerek mahkemeye sunulması, başka yerlerden getirtilecek belge ve dosyalar için de bunların bulunabilmesini sağlayıcı açıklamanın dilekçede yer alması zorunludur (HMK mad. 121, 129/2).
    Dilekçelerin teatisi aşamaları bu şekilde net sürelere bağlı olarak düzenledikten sonra, Yasa koyucu, “delil” bildirmenin “süreye” bağlı olduğunu tekrar vurgulayan 145. maddeye yer vermiştir. Anılan hüküm; “Taraflar, Kanun"da belirtilen süreden sonra delil gösteremezler. Ancak bir delilin sonradan ileri sürülmesi yargılamayı geciktirme amacı taşımıyorsa veya süresinde ileri sürülememesi ilgili tarafın kusurundan kaynaklanmıyorsa, mahkeme o delilin sonradan gösterilmesine izin verebilir.” şeklindedir.
    Yukarıda belirtilen hükümlerden de anlaşılacağı üzere gerek davacı gerekse davalı bakımından delil gösterme ile delil sunma ayrı ayrı ele alınmış; dava ve cevap dilekçelerinde iddia edilen vakıaların hangi delillerle ispatlanacağının belirtilmesi zorunluluğundan söz edildikten sonra, eldeki belgelerin dilekçelere eklenmesi, elde bulunmayan belgeler için ise nereden getirtileceği konusunda bilgi verilmesi gerektiği açıkça öngörülmüştür.
    Yasa koyucu, tarafların, Kanun"da belirtilen süreden sonra delil gösteremeyecek olmalarını emredici bir düzenlemeyle (Mad. 145) benimsedikten sonra, bunun istisnalarını da belirtmiştir. Buna göre, ancak bir delilin sonradan ileri sürülmesi yargılamayı geciktirme amacı taşımıyorsa veya süresinde ileri sürülememesi ilgili tarafın kusurundan kaynaklanmıyorsa, mahkeme o delilin sonradan gösterilmesine izin verebilecektir.
    Bu aşamada bir diğer istisnai hükmün açıklanması gereklidir. O da “iddia ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi” başlıklı 141. madde hükmü olup, Yasa hükmü; “(1) Taraflar, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe; ön inceleme aşamasında ise ancak karşı tarafın açık muvafakati ile iddia veya savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler. Ön inceleme duruşmasına taraflardan biri mazeretsiz olarak gelmezse, gelen taraf onun muvafakati aranmaksızın iddia veya savunmasını genişletebilir yahut değiştirebilir.Ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra iddia veya savunma genişletilemez yahut değiştirilemez. (2) İddia ve savunmanın genişletilip değiştirilmesi konusunda ıslah ve karşı tarafın açık muvafakati hükümleri saklıdır.” şeklindedir.
    Anılan maddenin gerekçesinde belirtildiği üzere; tarafların karşılıklı dilekçelerini verdikleri aşamada, herhangi bir sınırlamaya bağlı olmadan uyuşmazlığın genel çerçevesi içinde iddia ve savunmalarını değiştirebilecekleri kabul edilmiştir. Şüphesiz bu imkan, sadece cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçesi için söz konusudur. İkişer dilekçeden sonra, hangi ad altında olursa olsun verilecek dilekçeler, sınırlama ve yasak kapsamında kabul edilmelidir. Ön inceleme aşamasında, ancak karşı tarafın açık muvafakati (veya ön inceleme duruşmasına taraflardan birisinin mazeretsiz gelmemesi) durumunda iddia veya savunmaların genişletilmesi yahut değiştirilmesi kabul edilmiştir.
    Somut olayda, davacı tarafından, dava konusu taşınmaza, davalı şirket tarafından herhangi bir hakka dayanılmaksızın elatıldığı iddiası ile elatmanın önlenmesi ve ecrimisil talebinde bulunulmuş olup, davalı şirket vekili, gerek cevap dilekçesinde gerekse de yargılama sürecinde, davacı taraf ile davalı şirket arasında bir kira ilişkisinin bulunmadığını beyan etmiş, daha sonra ise, davalı şirket ortağı ... ’nün eşi ... 2009 yılında intihar ettiğini, kilitli bulunan bir adet kasanın anahtarlarının yeni bulunduğunu, kasanın açılması ile şirketin o zamanki yetkilisi ... ile Turgut Şen arasında yapılmış olan kira sözleşmesinin bulunduğunu iddia ederek 20.02.2014 havale tarihli dilekçesi ekinde, 01.01.1999 tarihli, ... . ... Cad. No:6 adresindeki taşınmaza ilişkin olarak, davacı ... ile davalı ...Şti arasında tanzim edilmiş kira sözleşmesi örneğini dosyaya sunmuştur.
    Bu durumda, yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, davalı taraf süresi içinde, kira ilişkisine dayanmadığından, Mahkemece yukarıda belirtilen delil gösterme süresinin istisnasını oluşturan HMK"nin 141 ve 145. maddelerine atıf ile taraflar arasında kiracılık ilişkisinin bulunduğunun kabulü doğru olmamıştır.
    Hal böyle olunca, davalı şirketin dava konusu taşınmazın alt katına vaki elatmasının önlenmesine karar verilmesi ve davalı şirkete keşide edilen ihtarnamenin tebliğ tarihi ile şirketin taşınmazı kullanımının kötüniyetli kullanıma dönüşeceği gözönünde bulundurularak bu tarihten itibaren, Yargıtayın ecrimisil hesaplama ilkelerine uygun şekilde hesaplattırılacak ecrimisilin hüküm altına alınması gerekirken yazılı ve yerinde olmayan gerekçeler ile ret kararı verilmesi doğru olmamıştır.
    SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazları yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenle yerinde olduğundan kabulüyle, usul ve Yasa"ya uygun bulunmayan hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 2.540,00 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davacıya verilmesine, taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 21.01.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi