3. Hukuk Dairesi 2019/5621 E. , 2020/1123 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL 21. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen vasiyetnamenin iptali davasının kısmen kabulüne dair verilen hüküm hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davalılardan ..."ın istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalılardan ... tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar; babaları olan muris ... ’ın vefatından önce ... 6. Noterliğinin 06/12/2012 tarihli 21229 yevmiye numaralı düzenleme şeklinde vasiyetname hazırladığını, bu vasiyetnamenin İstanbul 4. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/978 E. sayılı dosyasının 14/01/2014 tarihli duruşmasında açıldığını, her ne kadar vasiyetnameye ekli sağlık raporu ve iki adet şahit imzası olsa da vasiyet metninde muris tarafından kendilerinin mirastan ıskat edilmelerinin nedeni olarak belirtilen beyanların gerçeğe aykırı olduğunu, murisin bu beyanları içerir vasiyet bırakmasında doğrudan yönlendirme yapıldığını düşündüklerini, TMK"nun 557/1 ve 2. maddesinde belirtilen şartların varlığının yargılama sürecinde ortaya çıkacağını ileri sürerek vasiyetnamenin iptaline karar verilmesini talep etmişledir.
Davalılardan ...; davacılar ile kardeş olduklarını, vasiyetnamenin resmi şekilde düzenlendiğini, murisin iradesinin gerçek olmadığı iddiasının gerçeğe aykırı olduğunu, alınan sağlık raporunda ayırt etme gücüne sahip olduğunun belgelendiğini, murisin MK"nun 514. maddesi hükümlerine göre mal varlığının tamamı değil bir kısmı üzerinde tasarruf özgürlüğünün sınırlarını kullanarak ölüme bağlı tasarrufta bulunduğunu, vasiyetname dışında kalan malvarlığının bütün yasal mirasçılara kalacağını, davacıların murisle hiç ilgilenmediğini, tüm bakımını kendisi ve eşinin sağladığını, murisin 03/10/2012 tarihinde
yazılan Nasihat başlıklı el yazısı ile kaleme aldığı mektubunda bu durumu zikrettiğini, davacıların iddialarının kısmen gerçek olacağı düşünülse dahi davanın, vasiyetnamenin tamamına karşı değil, bütün tereke kül halinde düşünülerek saklı pay hakkında açılabileceğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı ...; murisin eşinin kendinden evvel vefat ettiğinden evde yalnız yaşamakta iken maddi manevi tüm bakımını kendisi ve diğer oğlunun yaptığını, davacı kızlarının ise ölümüne kadar murisle hiç ilgilenmediklerini, evlat olarak görevlerini yapmadıklarını, mirastan pay almak için ölümünü beklediklerini, murisin bıraktığı 03/10/2012 tarihli mektupta da kendisine yapılan olumsuz davranışlardan bahsettiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece; mirastan çıkartma sebebinin varlığı yani, davacıların aile hukukundan doğan yükümlülüklerini yerine getirmediği hususunun davalılarca ispat edilemediği gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, tarafların murisi olan ... tarafından Eyüp 6. Noterliğinin 06/12/2012 tarihli 21229 yevmiye numarasında düzenleme şeklinde hazırlamış olduğu vasiyetnamenin ıskata ilişkin bölümünün hükümsüzlüğüne, davacıların saklı paylarını ortadan kaldırmayacak şekilde vasiyet hükümlerinin geçerliliğinin devamına, vasiyetnamenin tamamen iptaline yönelik talebin reddine karar verilmiş, hükme karşı davalılardan ... tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince; İstanbul 21. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2015/380 Esas, 2017/459 Karar sayılı 21/11/2017 tarihli kararı usul ve esas yönünden yasaya uygun bulunduğundan, davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun HMK.nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiş, hüküm; ... tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalılardan ...’ın sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Mirastan ıskat, murisin tek taraflı ölüme bağlı bir tasarrufu ile gerçekleşir. Iskat, cezai (olağan) ve koruyucu olmak üzere 2 türlüdür. Mirasçı, miras bırakana ve yakınlarından birine karşı TMK’nın 510. maddesinde gösterilen ağır bir suç işler veya murisine veya ailesine karşı kanunen yerine getirmekle yükümlü olduğu aile görevlerini ifada büyük bir kusur işlerse cezai (olağan) ıskat nedenleri doğmuş olur. Koruyucu ıskat ise, tamamen iyi niyete dayalı adından anlaşılacağı üzere murisin ıskat ettiği mirasçıdan çocuklarını koruma amacına yöneliktir.
TMK’nın 512. maddesine göre; mirasçılıktan çıkarma, mirasbırakan ancak buna ilişkin tasarrufunda çıkarma sebebini belirtmişse geçerlidir.
Mirasçılıktan çıkarılan kimse itiraz ederse, belirtilen sebebin varlığını ispat, çıkarmadan yararlanan mirasçıya veya vasiyet alacaklısına düşer.
Sebebin varlığı ispat edilememiş veya çıkarma sebebi tasarrufta belirtilmemişse tasarruf, mirasçının saklı payı dışında yerine getirilir; ancak, muris bu tasarrufu çıkarma sebebi hakkında düştüğü açık bir yanılma yüzünden yapmışsa, çıkarma geçersiz olur.
Somut olayda; 06/12/2012 tarihli vasiyetnamede bahsedilen ıskat sebeplerinin varlığı ispat edilemediği anlaşılmaktadır. Buna göre; davalılar, mirastan ıskat sebebini ispat edemediğinden TMK’nın 512/3. maddesi gereğince mirastan ıskatın murisin tasarruf nisabı oranında geçerli olması gerekir. Başka bir ifadeyle tasarruf nisabı sınırları içerisinde geçerli olmak üzere vasiyetnamenin ıskatına ilişkin bölümün hükümsüzlüğüne karar verilmeli, davacının; saklı payını talep edebileceği ve davaya tenkis davası olarak devam edileceği düşünülmelidir.
O halde mahkemece yapılacak iş; TMK’nın 512/3. maddesi gereğince, mirasçılıktan çıkarmaya yönelik ölüme bağlı tasarrufun; murisin tasarruf nisabı oranında geçerli olduğu göz önünde bulundurularak, davaya tenkis davası olarak devam etmek, murisin terekesinde bulunan tüm aktif ve pasifinin belirlenmesinden sonra uzman bilirkişiden alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurmak olmalıdır. Mahkemenin bu yönü gözardı etmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle, davalı ...’ın sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bendde açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK"nun 373/1 maddesi uyarınca temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanunun 371. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 12.02.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.