Esas No: 2021/4338
Karar No: 2022/2783
Karar Tarihi: 12.05.2022
Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2021/4338 Esas 2022/2783 Karar Sayılı İlamı
3. Ceza Dairesi 2021/4338 E. , 2022/2783 K."İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama
Hüküm : Sanık ... hakkında; TCK'nın 282/1, 52/2-4, 53. maddeleri uyarınca mahkumiyetSanıklar ... ve ... hakkında; CMK’nın 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılması
Temyiz edenler : Sanık ... müdafii ve katılan vekili
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
I-Katılan vekilinin temyiz talebine yönelik incelemede;
Sanıklara yüklenen suçun niteliği itibariyle doğrudan doğruya zarar görmeyen ve bu nedenle de davaya katılma hakkı bulunmayan Maliye Bakanlığı Mali Suçları Araştırma Kuruluna izafeten Ankara Muhakemat Müdürlüğü’nün davaya katılmasına ilişkin verilen karar hukuki değerden yoksun olup, hükmü temyiz yetkisi vermeyeceğinden, Maliye Bakanlığı Mali Suçları Araştırma Kuruluna izafeten Ankara Muhakemat Müdürlüğü vekilinin temyiz isteminin 1412 sayılı CMUK'nın 317. maddesi gereğince REDDİNE,
II-Sanık ... müdafiinin temyiz talebine yönelik incelemede;
1-Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 20.10.2009 gün ve 2009/1-85/242 sayılı Kararında açıklandığı üzere; sanıklardan birinin savunulmasının diğer sanık yönünden savunmada zaafiyet yarattığı durumlarda menfaat uyuşmazlığı bulunduğunun kabulü gerektiği; suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama suçundan yargılanan sanıklar ... ve hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen ...’ın eş; yine hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen ...’ın ise sanık ...’ın kayınbiraderi olduğu anlaşılmış olup, sanıkların birbirleri hakkında beyanlarının bulunması karşısında, aynı avukat tarafından savunulmaları nedeniyle aralarında menfaat çatışmasının oluştuğu nazara alınmadan; sanıkların ayrı ayrı müdafiler yerine ortak müdafii tarafından savunulması suretiyle 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 38/1 ve 5271 sayılı CMK’nın 152. maddelerine aykırı davranılması,
2-Hükmün esasını oluşturan kısa kararda sanık hakkında temel ceza tayin edilirken hapis cezasının alt sınırdan; adli para cezasının ise alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesine rağmen, hem kısa kararda hem de hükmün gerekçesinde ceza ayrımı yapılmaksızın sanığın teşdiden cezalandırıldığının belirtilmesi suretiyle çelişki yaratılması,
3-Dosyada bulunan bilirkişi raporunda sanık ...’ın uhdesine 1.460.403, 95 TL geçirdiğinin; bilirkişi ek raporunda ise toplam 1.883.349,55 TL geçirdiğinin, yine MASAK raporunda değerlendirme konusu şahısların mali profilleri ile uyumsuz olduğu kanaatine varılan iktisaplar için harcanan tutar olan ve yasal gelirlerle açıklanamayan 1.332.500,89 TL’nin bilirkişi raporunda "suç geliri olarak'' tespit edilmiş olan 1.460.403,95 TL tutara paralel şekilde olduğunun belirtilmesi, sanık ...’ın ise soruşturma aşamasındaki beyanında 3 yıl içerisinde 300.000-350.000 TL parayı uhdesine geçirdiğini beyan ederek, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini ne şekilde akladığı hususunda bilgi vermesi, dosyaya sunulan sanık ... müdafii ile hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan zarar gören şirketler vekili arasında yapılan protokolde tarafların anlaştıklarının; şirketler vekili tarafından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına hitaben yazılan 23.01.2014 tarihli dilekçede ise şikayete konu zararlarının giderildiğinin ve protokol yerine getirildiğinden şikayetten vazgeçtiklerinin belirtilmesi karşısında; TCK'nın 282/6. maddesinde yer alan "Bu suç nedeniyle kovuşturma başlamadan önce suç konusu malvarlığı değerlerinin ele geçirilmesini sağlayan veya bulunduğu yeri yetkili makamlara haber vererek ele geçirilmesini kolaylaştıran kişi hakkında bu maddede tanımlanan suç nedeniyle cezaya hükmolunmaz.'' düzenlemesi nazara alınarak, sanık ...'ın suçtan kaynaklanan malvarlığı değerleri konusunda verdiği bilginin yeterli olup olmadığının, hangi aşamada bu bilgileri verdiğinin tartışılıp değerlendirilmesi ve buna göre bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması,
4-Kabul ve uygulamaya göre ise;
a)Takdiri indirim nedeni olarak; failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failinin geleceği üzerindeki olası etkileri gibi hususların göz önünde bulundurulması gerektiği gözetilmeden, geçmişte hakkında herhangi bir suç kaydı ve sabıkası bulunmayan, dosyaya yansıyan olumsuz bir davranışı tespit edilemeyen, karar celsesi dışında tüm duruşmalara gelen ve ikrar içeren savunması dikkate alındığında mahkemeye yardımcı olduğu anlaşılan sanık hakkında dosya kapsamına uygun düşmeyecek şekilde yasal ve yeterli olmayan gerekçe ile TCK’nın 62. maddesinin uygulanmaması,
b)Adli para cezalarının yerine getirilmemesi halinde 6545 sayılı Kanunla değişik 5275 sayılı Kanunun 106/3. maddesi uyarınca infaz aşamasında re'sen uygulama yapılabileceği nazara alındığında hüküm fıkrasında TCK 52/4. maddesi gereğince ihtarat yapılması,
c)Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih, 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile TCK'nın 53/1. maddesindeki bazı düzenlemelerin iptal edilmiş olması nedeniyle bu karar doğrultusunda hüküm kurulması gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı, sanık ... müdafiinin temyiz talepleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün belirtilen sebeplerden dolayı BOZULMASINA, 1412 sayılı CMUK'nın 326/son maddesi gereğince hapis cezası bakımından sanığın kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, 12.05.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.