3. Hukuk Dairesi 2020/187 E. , 2020/1168 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki kira sözleşmesinden kaynaklanan (rödovans) alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar, murisleri ile davalı arasında rödovans sözleşmesi bulunduğunu, murislerinin payına düşen kira bedelinin bir süredir davalı kiracı tarafından ödenmediğini belirterek, murisin payına düşen, ödenmemiş kira bedellerinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
Anılan karar, Dairemizin 21/11/2018 tarihli 2018/6591 Esas 2018/11829 Karar sayılı ilamı ile “Somut olayda dava, davacıların murisi ...’nun hissesinin bulunduğu dava konusu taşınmaza ilişkin murise ödenmekte olan ihbar ve buluculuk hakkının tahsili talebiyle açılmış olup, muris ...’nun 1987 yılında vefatı ile geriye mirasçısı olarak eşi ... ile çocukları ..., ..., ..., ..., ... ve ..."nun kaldıkları, bu mirasçılardan çocukları ..., ..., ... ve ..."nun dava açtıkları, diğerlerinin ise davacı olmadıkları anlaşılmaktadır. Mirasçılardan ..., ... ve ..."nun davaya iştirakleri ya da muvafakatları sağlanmamıştır. Bu nedenle, taraf teşkilinin sağlandığından söz edilemez. Bu durumda Mahkemece; davacılara süre verilerek dava dışı mirasçıların ölü olup olmadığının tespiti ile ölü olduklarının anlaşılması halinde mirasçılık belgelerinin ilgililerden temin edilerek taraf teşkilinin sağlanıp sağlanmadığının denetlenmesi ve taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyulması ile birlikte 01/10/2019 tarihli kararda; davanın reddine karar verilmiş; Hüküm, davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık, rödovans sözleşmesinden kaynaklanan kira bedeli talebine ilişkindir.
Kural olarak bozma kararına uyulmakla orada belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için zorunluluk doğar.
Belirtilmelidir ki; bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Y.İ.B.K.).
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 2013/13-597 E, 2014/62 K sayılı ilamında da vurgulandığı üzere; “Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen biçimde inceleme ve araştırma yapmak ve yine o kararda belirtilen hukuksal esaslar gereğince karar vermek yükümlülüğü oluşur. Bu itibarla mahkemenin sonraki hükmünün bozmada gösterilen ilkelere aykırı bulunması, usule uygun olmadığından bir bozma nedenidir. Bozma kararı ile dava, usul ve yasaya uygun bir hale sokulmuş demektir. Bozmaya uyulduktan sonra buna aykırı karar verilmesi usul ve yasaya uygunluktan uzaklaşılması anlamına gelir ki, böyle bir sonuç kamu düzenine açıkça aykırılık oluşturur. Buna göre, Yargıtay’ın bozma kararına uymuş olan mahkeme, bu uyma kararı ile bağlıdır. Bozma kararında gösterilen biçimde inceleme yapmak, yada gösterilen biçimde yeni bir hüküm vermek zorundadır. Aynı ilke, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 05.02.2003 gün ve 2003/ 8-83 E., 2003/72 K.; 17.02.2010 gün ve 2010/9-71 E., 2010/87 K. sayılı ilamlarında da benimsenmiştir.
Bu ilke kamu düzeni ile ilgili olup, Yargıtay"ca kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Hâkimin değişmesi dahi açıklanan bu hukuki ilkeye etki yapamaz.
Somut olayda, kira sözleşmesinin taraflarından olan ... dava tarihinden önce ölmüş, davayı mirasçıların bir kısmı açmıştır. Mahkemece, bozma ilamı sonrası yapılan ilk celsede diğer kanuni mirasçıların muvafakatinin alınması veya terekeye temsilci atanması amacıyla davacıya süre verilmekle yetinilmiş, verilen sürenin ne kadar olduğundan bahsedilmemiştir. Nitekim takip eden celse davacı vekiline kanuni mirasçılardan ..."in vekaletini sunmasi için 1 aylık kesin süre verilmiş, "kesin sürede vekalet sunulmadığı taktirde terekeye temsilci atanmasına" şeklinde ara karar oluşturulmuştur. Yine, bir sonraki celse Mahkemece ara karar ile resen Yazı İşleri Müdürü terekeye temsilci olarak atanmış, son celseye katılan davacı vekili, verilen kesin süre içinde davacının davaya devam etmeleri konusunda muvafakatlarını alamadığından bahsederek ek süre talep etmiş, Mahkemece ek süre talebi değerlendirilmeksizin davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkemece, davacıların hakkına halel getirmemek amacıyla celselerde verilen sürelerin usulüne uygun şekilde verilmediği de dikkate alındığında bir kısım mirasçılar vekilinin süre talebinin kabulü ile davaya dahil edilemeyen mirasçılar bulunması nedeniyle
TMK m. 640/3 gereğince terekeye resen temsilci atanmayıp usulüne uygun bir şekilde Mahkemesinden terekeye temsilci atanması için işlemleri başlatmak üzere HMK"nın 94. Maddesine uygun şekilde kesin süre verilmesi gerekirken, davaya devam eden davacılar bakımından hak kaybına yol açacak şekilde ve uyulan bozma ilamı gereği tam olarak yerine getirilmeden davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK" un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"un 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12/02/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.