20. Hukuk Dairesi 2013/491 E. , 2013/4936 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Kad.Mah.Sıf.)
Taraflar arasındaki tapulama tesbitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı davacı ... mirasçıları vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Yörede 1984 yılında yapılan kadastro sırasında... Mahallesi, 40 ada 29 parsel sayılı 27928 m² yüzölçümündeki taşınmaz, beyanlar hanesinde “zeytin ağaçları ...."e aittir” belirlemesi ve 40 ada 20 parsele uygulanan yoklama 1303 tarih 27 ve 29 sıra tapu kayıtlarının miktar fazlası olarak Hazine adına tesbit edilmiş; ... ve ... tarafından yapılan itiraz üzerine Kadastro Komisyonunca, 24.12.1984 tarih ve 265 sayılı karar ile itiraza konu 29 parselin cebel ve çalılık görünümünde bulunduğu ve bu gibi yerlerin özel mülkiyete konu teşkil etmeyeceği gerekçesiyle itirazın reddine karar verilerek senetsizden 2613 sayılı Kanunun 22. maddesinin (H) fıkrası gereğince Hazine adına, üzerindeki zeytin ağaçlarının...oğlu..."e ait olduğunun kütüğn beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle tesbit ve ilan edilmiştir.
Davacı ... vekili, 30.01.1985 tarihli dilekçe ile müvekkili adına tespit edilen 40 ada 20 parsele uygulanan Temmuz 1303 yoklama tarih 27 ve 29 sıra tapu kayıtlarının dava konusu taşınmazı kapsadığı iddiasıyla kadastro komisyon kararının iptali ile davacının murisi evveli Abdullah oğlu İbrahim adına tapuya tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece, davacı vekilinin davayı takip etmeyeceğini beyan etmesi nedeniyle dosya işlemden kaldırılmış ve 3 aylık süre içerisinde yenilenmediğinden, H.U.M.K."nun 409. maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş, hüküm davacı ... mirasçıları vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce orman kadastrosu yapılıp yapılmadığı anlaşılamamıştır.
Temyize konu dava, 2613 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan kadastro tesbitine itiraza ilişkin olup; 2613 sayılı Kanun, 9.10.1987 tarihli ve 3402 sayılı Kanunun 48. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır. 3402 sayılı Kanunun geçici 4. maddesinin birinci fıkrası uyarınca “Tapulama ve kadastro mahkemelerince bu Kanunun yürürlüğe girmesinden önce kesin hükme bağlanmış uyuşmazlıklara bu Kanun uygulanmaz. Tapulama mahkemeleri ile kadastro mahkemesi sıfatıyla görev yapan asliye mahkemelerinde halen görülmekte olan davalar ile 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılacak davalara bu Kanun hükümleri uygulanır.”
Somut olayda; 3402 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce kesinleşmiş bir karar bulunmadığından, davada 3402 sayılı Kanunun 28. maddesinin uygulanması gerektiği, davacı vekilinin dava dilekçesinde iddia ve delilleri olarak Temmuz 1303 yoklama tarih 27 ve 29 sıra tapu kaydını bildirmekle delillerini hasretmiş bulunmaktadır. Ayrıca, davacı vekilinin yargılama sırasında davacı müvekkilinin öldüğü ve mirasçılarına ulaşamadığından davayı takip etmeyeceğini beyanı üzerine, dosya, H.U.M.K madde 409 uyarınca işlemden kaldırılarak
davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Oysa, davacının ölümü ile vekalet ilişkisi son bulduğundan, Av. Salih Kurt"un beyanına itibar olunamaz. Hal böyle olunca; davacının mirasçıları tespit edilerek davadan haberdar edilmeleri sağlanmalı, davayı takip etmeleri halinde, 3402 sayılı Kanunun 29/1. maddesi gereğince gelmeyen tarafın yokluğunda duruşma yapılacağı, taraflardan hiç biri gelmese dahi dosyanın işlemden kaldırılmayacağı, hâkimin, toplanması mümkün olan delilleri inceleyeceği ve 30"uncu madde hükmünce işi karara bağlayacağı gözönünde bulundurularak 3402 sayılı Kanunun 29 ve 30. maddeleri nazara alınarak işin esası hakkında karar verilmesi gerekirken, aksi görüş ve kanaatle davacının davasının H.U.M.K."nın 409. maddesi gereğince açılmamış sayılması yolunda hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
Kabule göre de; kadastro hâkiminin infaza elverişli şekilde karar vermesi ve sicil oluşturması gerekirken, çekişmeli taşınmazın tescili konusunda karar verilmemesi de doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı ... mirasçıları vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 02/05/2013 günü oy birliği ile karar verildi.