21. Hukuk Dairesi 2016/8233 E. , 2018/9 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi(Müstemir Yetkili)
Davacı, malulen emekliliğe hak kazandığının tespitine, emekli maaşlarının yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Dava, davacının malulen emekli olduğunun tespiti ile emekli aylıklarının yasal faizi ile tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, davacının sigorta kapsamına girmeden önce maluliyetini gerektiren hastalığının mevcut olması sebebi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının 16.01.2004 tarihinde ilk kez maluliyet aylığı tahsis talebinde bulunduğu, Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu"nun 23.01.2013 tarihli raporunda davacının maluliyetinin %60 oranında olmadığına karar verildiği, Adli Tıp 3. İhtisas Kurulu"nun 27.06.2014 tarihli raporunda; hemodiyalize başlangıç tarihi olan 2003 yılı Nisan ayından itibaren %60 oranında malul olduğuna karar verildiği, Adli Tıp Genel Kurulu"nun 14.05.2015 tarihli raporunda, davacının hemodiyalize girdiği Nisan 2003 tarihinden itibaren çalışma gücünün 2/3 ünü kaybettiği, böbrek naklinin yapıldığı 08.09.2006 tarihinden itibaren maluliyetinin sona erdiği, aynı zamanda 03.08.2013 tarihli Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği"ne göre beden çalışma gücünün en az %60’ını kaybetmiş olduğunun belirlendiği, davacının 02.05.2003 tarihli giriş bildirgesi ile 01.03.2003 tarihindenden itibaren Tarım Bağ-Kur sigortası olarak tescil edildiği, 31.12.2011 tarihli ekstrede devam eden sigortalılığına ilişkin prim borcunun olmadığı, 506 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılığının 01.07.1996 tarihinde başladığı 1107 gün prim ödeme gün sayısının bulunduğu, davacının ilk kez 16.01.2004 tarihinde maluliyet aylığı tahsis talebinde bulunduğu anlaşılmaktadır.
506 sayılı Yasa"nın kimlerin malul sayılacağını gösteren 53.maddesinde "B) Bu Kanun kapsamında ilk defa çalışmaya başladıkları tarihte mevcut hastalık veya arızası bulunanlar bu hastalık veya arızasının malûl sayılmayı gerektirecek düzeyde olmadığını Kurum veya Kurum dışındaki hastanelerden işe girmeden önce alınmış, usulüne uygun sağlık raporu ve dayanağı tıbbi belgelerle kanıtlamakla yükümlüdürler. Sigortalı olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihte, malûl sayılmayı gerektirecek derecede hastalık ve arızalarının bulunduğu önceden veya sonradan tespit edilen sigortalılar bu hastalık veya arızaları nedeni ile malûllük sigortası yardımlarından yararlanamazlar." şeklinde düzenlenmiş.
Benzer bir düzenleme 2926 sayılı Tarım Bağ-Kur Kanunu"nun 12.maddesinde yer almaktadır; "Bu Kanunun uygulanmasında çalışma gücünün en az üçte ikisini yitirdiği tespit edilen sigortalı malul sayılır. Şu kadar ki, sigortalılığın başladığı tarihte malul sayılacak derecede hastalık veya arızası bulunduğu önceden veya sonradan tespit edilen sigortalı, bu hastalık veya arızası nedeniyle malullük sigortası yardımından yararlanamaz. Sigortalıların hangi hallerde çalışma gücünün en az üçte ikisini yitirmiş sayılacakları, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunundaki esaslara göre tespit olunur."
Somut olayda; davacının 506 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılığının 01.07.1996 tarihinde başladığı göz önünde bulundurulmadan, 02.05.2003 tarihinde Tarım Bağ-Kur sigortalılığı tescili için müracaatta bulunduğunda maluliyetinin başlamış olduğundan bahisle davanın reddine karar verilmesi hatalıdır. Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu tarafından davacının Nisan 2003 tarihinden itibaren çalışma gücünün 2/3 ünü kaybettiği, böbrek naklinin yapıldığı 08.09.2006 tarihine kadar malul bulunduğu dikkate alınarak, davacının 02.04.2003 tarihli rapor tarihinde prim gün sayısı şartını yerine getirmediği, ancak tahsis talep tarihi itibariyle 1800 gün sigortalılığının bulunduğu anlaşıldığından maluliyet aylığı tahsis talebini takip eden aybaşından itibaren maluliyetinin sona erdiği 08.09.2006 tarihine kadar maluliyet aylığına hak kazandığının tespitine karar verilmesi gerekirken davanın tümden reddine karar verilmiş olması hatalıdır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 15.01.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.