Esas No: 2021/15326
Karar No: 2022/894
Karar Tarihi: 08.02.2022
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/15326 Esas 2022/894 Karar Sayılı İlamı
8. Hukuk Dairesi 2021/15326 E. , 2022/894 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiş olup hükmün bir kısım davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında ... İlçesi ... Köyü çalışma alanında bulunan temyize konu 149, 212, 100 parsel sayılı 12.700, 310, 61.000 m² yüzölçümündeki taşınmazlar ... ... mirasçıları adına payları oranında, 148, 160, 161 parsel sayılı 6600, 1000, 1750 m² yüzölçümündeki taşınmazlar ... oğlu ... mirasçıları, ... mirasçıları ve ... mirasçıları adına payları oranında, 136, 55, 174, 49, 47, 25 parsel sayılı 3100, 19.200, 20.000, 60.000, 35.000, 93.200 m² yüzölçümündeki taşınmazlar ... oğlu ... mirasçıları ve ... mirasçıları, 135, 54, 53 parsel sayılı 3450, 40.800, 9600, m² yüzölçümündeki taşınmazlar ... mirasçıları ile ... mirasçıları adına, 52 ve 50 parsel sayılı 10.400, 20.000 m² yüzölçümündeki taşınmazlar ... mirasçıları ile ... oğlu ... adına tespit edilmiş, itiraz üzerine 149, 212, 100 parsel sayılı taşınmazlar 90 pay kabul edilerek 10'ar payı, 148, 160, 161, 52, 50 parsel sayılı taşınmazlar 960 pay kabul edilerek 160'ar payı, 136, 55, 174, 49, 47, 135, 54, 53, 25 parsel sayılı taşınmazlar 1440 pay kabul edilerek 160'ar payı ... evlatları ..., ... ve İmihan (İmi) ... adına, taşınmazlardaki geri kalan payların tespit malikleri adına ve tespitteki paylarıyla tespitine karar verilmiştir.
Davacı ... ve arkadaşları 25, 47, 49, 50, 52, 53, 54, 55, 135, 136, 148, 160, 161, 174 parsel sayılı taşınmazların tespiti sırasında adlarına pay verilen ..., ... ve İmi ...'un bu taşınmazlarla bir alakasının bulunmadığını, taşınmazların kendilerinin zilyet ve tasarrufunda bulunduğunu öne sürerek adı geçen payların iptali ile adlarına tescili istemiyle, davacı ..., 100, 149, 212 parsel sayılı taşınmazlar hakkında aynı iddia ve sebeplerle, davacı ..., 212 parsel sayılı taşınmazın muris ...'ten kaldığı ve Adile isminde bir kızı olduğu halde tespitte miras payının verilmediğini öne sürerek ayrı ayrı dava açmıştır.
Mahkemece 212, 30, 31, 32, 29, 28, 26 parsel sayılı taşınmazlar hakkındaki davaların birleştirilerek yapılan yargılama sonucunda verilen önceki kararın taraflarca temyizi üzerine ... 17. Hukuk Dairesinin 13.12.1994 tarihli kararı ile araştırma ve incelemeye yönelik olarak bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak ve diğer taşınmazlar hakkında açılan dava dosyalarının da dosya arasına birleştirilmek suretiyle yapılan yargılama sonunda; çekişmeli 25, 47, 49, 50, 52, 53, 54, 55, 135, 136, 148, 160, 161 ve 174 parsel sayılı taşınmazlar hakkındaki davanın kısmen kabulü ile taşınmazların kadastro tutanaklarının iptaline, her bir taşınmazın 8174960640 hisse kabul edilerek; 113541120'şer hissenin ... çocukları, ...,... adlarına karar verilmiştir. Anılan hüküm, ... vekili ile yargılama sırasında ölen davacı ... mirasçıları tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak temyize konu 25, 47, 49, 50, 52, 53, 54, 55, 100, 135, 148, 194, 160, 161, 174, 212 parsel sayılı taşınmazlar önce miras yoluyla gelen hakka dayalı olarak ... soy adlı bir kısmı da davacı olan kişiler adına tespit edilmiş, itiraz üzerine Komisyon kararıyla kök muris ... ... (...)’nın tespit malikleri dışında ... isminde bir kızının daha olduğu gerekçesiyle bu taşınmazlarda adına (mirasçılarına) pay verilmek suretiyle tespiti yapılmıştır. Davacılar kök murisin böyle bir kızının olmadığını, dolayısıyla mirasçılık sıfatı bulunmayan kişinin mirasçılarına Komisyon kararıyla adı geçenin mirasçıları adına yapılan payların iptalini istemektedirler.
Diğer bir anlatımla temyize konu taşınmazların kök muris ... ... (...)’dan geldiği noktasında ihtilaf bulunmayıp, çözümlenmesi gereken husus ...’un kök murisin mirasçısı (kızı) olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davacılar ... ve arkadaşlarının murisi ... ... (...)’nın nüfus yazımından önce öldüğü, bu nedenle nüfusta kaydının bulunmadığı, kök murisin çocukları ... ve ...’in 1869 ve 1854 doğumlu olduğu, adlarına tespit yapılanların ya da eldeki davayı açanların da ... ve ...’in mirasçıları olduğu görülmektedir.
Diğer taraftan Komisyon kararıyla adına tespit yapılan ...’un Nüfus Müdürlüğü ile ... oğlu ...’i davalı göstermek suretiyle açılan isim tashihi davasında ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1969/26 Esas sayılı 19.03.1970 tarihli kararı ile; ...’un nüfus kaydına göre baba isminin ... olduğu, taraflar arasında arazi meselesi nedeniyle 30-40 yıl geçtikten sonra açılan bu mahiyetteki davanın ispati için davacı tanık beyanlarının yeterli görülmediği, davalı tanık beyanlarının ise nüfus kayıtlarını doğrular şekilde olduğu belirtilerek isim tashihi davasının reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Aynı davacı tarafından bu kez ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 1977/8 Esas sayılı kök murisin bir kısım mirasçıları taraf gösterilmek suretiyle yine aynı iddia ve sebeplerle kök murise ait mirasçılık belgesi talep edilmiş, Mahkemece davanın kabulüne dair verilen kararın (ki Komisyon kararında bu mirasçılık belgesi esas alınarak ... mirasçıları adına pay verilmiştir) davalılarca temyiz edilmesi üzerine ... 2. Hukuk Dairesinin 1979/6068 Esas sayılı ilamıyla; davacın miras bırakanı ...’ın ... ve ... kızı olduğu, davalı tarafın murisi ...’in ise ... ve Meryem olduğu, nüfus kayıtları ayakta olduğu sürece ...’ın ...’in kardeşi sayılamayacağı, tanık beyanlarına itibar edilerek kabul kararının verilmesinin isabetsiz olduğu belirtilerek hükmün bozulmasına karar verildiği görülmektedir.
Yine aynı davacının bu kez ... Nüfus İdaresini davalı göstermek suretiyle ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1980/29 Esas sayılı dava dosyası ile annesi ...’ın “... ve ...” olan anne-baba isminin “Meryem ve ... ...” olarak düzeltilmesini talep ettiği, Mahkemece verilen davanın kabulüne dair kararın temyiz edilmeksizin kesinleştiği ve nüfus kayıtlarının bu şekilde düzeltildiği, bununla birlikte davacıların murisi ... ... (...) ile ırsi bir bağ kurulmadığı anlaşılmaktadır.
Bu defa ... tarafından ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/281 Esasına kaydedilen ve davalı olarak ... (... mirasçılarından) gösterilerek 1980/29 Esas sayılı ilamı ile yapılan düzeltme işleminin iptali istemiyle dava açılmış; Mahkemece, 1980/29 Esas sayılı ilamın taraflar arasında kesin hüküm oluşturduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ve hüküm temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.
Eldeki dava dosyasında ise Mahkemece; 1980/29 Esas sayılı ilamın taraflar arasında kesin hüküm oluşturduğu, böylece ...’ın kök muris ... ... (...)’nın mirasçısı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği görülmektedir.
Öncelikle belirtmek gerekir ki; Komisyon kararında henüz kesinleşmeyen 1977/8 Esas sayılı mirasçılık belgesi esas alınmak suretiyle ... mirasçılarına pay verilmiş ise de yukarıda anlatıldığı üzere ... 2. Hukuk Dairesince davanın reddi gerektiği belirtilerek hükmün bozulması karşısında Komisyon kararının hukuki bir dayanağının kalmadığı açıktır. Bunun yanında kök murisin tüm mirasçıları taraf gösterilerek soy bağının tespiti istemiyle açılmış bir dava bulunmadığına göre, yalnızca Nüfus İdaresinin davalı gösterilerek anne baba isminin düzeltilmesi istemli 1980/29 Esas sayılı dosyada verilen kararın ... ... (...) mirasçılarını bağlamayacağı da tartışmasızdır. Her ne kadar ... tarafından 2010/281 Esas sayılı dosyası ile bu düzeltmenin iptali istemiyle açılan davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmişse de ortada kesin hüküm bulunmadığı gibi, söz konusu hükmün bu davada taraf olmayan ... ... (...)'nın diğer mirasçıları için kesin hüküm oluşturması da hukuken mümkün değildir.
Temyize konu dava dosyasının incelenmesinde görüldüğü üzere; ...’un üç çocuğundan biri olan İmi ...’un 08.05.1986 tarihli duruşmaya katılarak davacılarla bir akrabalığının bulunmadığını, bu taşınmazlarla bir ilgisinin olmadığını ifade etmiş, taşınmazlar başında 2006 yılında yapılan keşifte dinlenen 2 yerel bilirkişi ve davacı tanığı taşınmazların ... soy adlı kişilere ait olduğunu, ...’lar ile bir ilgisinin bulunmadığını söylemişlerdir.
Hal böyle olunca; sırf Nüfus Müdürlüğünün hasım gösterilmek suretiyle ...’ın anne ve baba isminin değiştirilmesinin, onu davacıların murisi ... ...(...)’nın mirasçısı sıfatını kazandırmayacağı, bu itibarla bir kısım davalıların murisi ...’un kök muris ... ... (...)’nın mirasçısı olduğunun davalı tarafça ispatlanamadığı anlaşıldığına göre mahkemece davanın kabulü ile ... mirasçıları adına verilen payların iptali gerektiği düşünülmeksizin mahkeme kararlarına yanlış anlam atfetmek ve delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet bulunmadığı gibi hükümde “komisyon kararlarının” iptaline karar vermek gerekirken “tutanakların iptaline” karar verilmesi de doğru olmayıp hükmün bu sebeplerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: ... vekili ile yargılama sırasında ölen davacı ... mirasçılarının temyiz itirazlarının yukarıda açıklanan nedenlerle kabulü ile; temyize konu 25, 47, 49, 50, 52, 53, 54, 55, 100, 135, 148, 194, 160, 161, 174, 212 parsel sayılı taşınmazlar hakkında ... mirasçılarına karşı açılan davanın reddine dair verilen hükmün BOZULMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince ... ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, istek halinde peşin harcın temyiz edene iadesine
08.02.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.