20. Hukuk Dairesi 2013/2923 E. , 2013/5317 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... Yönetimi, sulh hukuk mahkemesine verdiği 24/06/2008 günlü dilekçesinde, ...Kasabası 3056 sayılı parselin kesinleşen orman tahdit sınırı içinde kaldığı ve orman olduğu iddiasıyla tapusunun iptalini, orman olarak Hazine adına tescilini istemiştir. Mahkemece, 3402 sayılı Kanunun 12. maddesi gereğince davanın 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açılmış olması nedeniyle reddine karar verilmiş; davacı ... Yönetimi tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 18/01/2010 gün ve 2009/19663 - 2010/116 sayılı kararı ile hüküm bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Mahkemece, her ne kadar hiçbir araştırma yapılmadan dava hak düşürücü süreden reddedilmiş ise de mahkemenin bu değerlendirmesi yerinde değildir. Şöyle ki; çekişmeli taşınmaz, daha önce yapılan orman kadastrosunun sınırları içinde ve tapu sicilinde orman niteliğiyle Hazine adına kayıtlı ve mülkiyet hakkı Hazineye ait kamu malı orman olduğu halde, arazi kadastro ekiplerinin bu durumu gözönünde bulundurmadan, hata ile ikinci kere kadastrosunu yapıp yolsuz olarak sicil oluşturulmuşsa da, 766 sayılı Kanunun 46/2 ve 3402 sayılı Kanunun 22/1. maddeleri gereğince ikinci kadastronun yolsuz (T.M.K.nun 1025. md.) ve bütün sonuçlarıyla hükümsüz olması nedeniyle malikine mülkiyet hakkı kazandırmayacağı ve T.M.K.’nun 1026. (E.M.K. 934 - İsviçre M.K. 976) maddesi gereğince sicilin hiç bir süreye bağlı kalmadan her zaman iptal edileceği, somut olayda 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesi hükümlerinin uygulanma olanağının da bulunmadığı, baştan beri yolsuz tescil niteliğinde oluşturulan sicil kaydının, davalıya hiç bir zaman mülkiyet hakkı kazandırmayacağı ve başlangıcından itibaren yolsuz ve geçersiz olan tapu kaydının iptaline ilişkin mahkeme kararının yenilik doğuran (inşai) mülkiyet hakkını sona erdiren bir hüküm olmayıp, mevcut durumu saptayıp hukuksallaştıran, açıklayıcı (izhari), başka bir anlatımla; sicilin oluştuğu tarihten itibaren mülkiyet hakkının doğmadığını, sicilin yolsuz ve geçersiz olduğunu belirleyen bir hüküm olduğu, bu tür kayıtlarda T.M.K."nun 1023. (E.M.K.931 - İsviçre M.K.974) maddesindeki "iyi niyetle edinme" kuralının da uygulanamayacağı gözününde bulundurulmalıdır. Bu nedenle; mahkemece, halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının
düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6 - 7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeği çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde yukarıda yazılı Yönetmelikler ile Teknik İzahnamelerde yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra taşınmazın değeri dikkate alınarak dosya görevsizlik kararıyla asliye hukuk mahkemesine gönderilmiştir. Asliye hukuk hakimliğince; davanın kısmen kabulüne ve dava konusu Ulukent Kasabası 3056 nolu parselin 07.06.2010 ve 21.06.2010 günlü fen bilirkişi krokisinde (A) ve (B) ile gösterilen toplam 4544,00 m²"lik kısmın tapu kaydının iptali ile orman niteliğiyle Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, kalan bölümün davalı adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davacı ... Yönetimi tarafından reddedilen bölüm yönünden temyiz edilmiştir.
Dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu, 1970 yılında yapılıp kesinleşmiş, daha sonra ise 2001 yılında yapılıp kesinleşen 6831 sayılı Kanunun 3302 sayılı Kanun ile değişik aplikasyon ve 2/B madde uygulaması vardır. Genel arazi kadastrosu ise, 1972 yılında yapılıp kesinleşmiştir.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak ve özellikle keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda çekişmeli taşınmazın (C) ile gösterilen bölümünün orman tahdidi dışında kalan yerlerden olduğu anlaşıldığına göre, davanın kısmen kabulü yolunda kurulan hükümde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak; dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olduğu halde, mükerrer kayıt oluşturacak şekilde “kalan bölümün yeniden davalı adına tapuya kayıt ve tesciline” karar verilmiş olması doğru değil ise de, bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu sebeple, hükmün 1. bendinde bulunan “kalan bölümün davalı adına tapuya tesciline” cümlesinin hükümden çıkarılarak düzeltilmesine ve 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla H.M.U.K."nun 438/7. maddesine göre hükmün bu düzeltilmiş şekliyle ONANMASINA, alınan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine 09.05.2013 gününde oy birliği ile karar verildi.