20. Hukuk Dairesi 2013/1166 E. , 2013/5377 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar Hazine ile .... ve ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... Yönetimi dava dilekçesi ile; .... Köyünde 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan kadastro çalışmalarında orman alanlarının kısmî ilâna çıkartıldığını,.... Köyü sınırları içinde bulunan, ekli krokide 1 ilâ 4 numaralarla gösterilen taşınmazların orman sayılan yerlerden olduğu halde, orman sınırları dışında bırakıldığını belirterek, bu bölümlerin orman niteliğiyle Hazine adına tescilini istemiştir. Dava konusu taşınmazlar, kadastro müdürlüğünce davalı olarak tespit edilerek tutanakları mahkemeye gönderilmiştir.
Mahkemece, parsel çokluğu nedeniyle tefrik kararları verildikten sonra, davanın kabulüne, çekişmeli .... Köyü 108 ada 29, 37, 38 ve 46 parsel sayılı taşınmazların orman vasfı ile Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine ve gerçek kişiler tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, orman kadastrosuna ve kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde orman kadastrosu, 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesi hükümlerine göre yapılmış, çekişmeli taşınmazlar orman sınırları dışında bırakılmıştır.
Mahkemece, davanın kabulüne, .... Köyü 108 ada 29, 37, 38 ve 46 parsel sayılı taşınmazların orman içi açıklık niteliğinde olduğundan bahisle orman vasfıyla Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş ise de; yapılan inceleme ve araştırma ile orman bilirkişi raporu hüküm kurmaya yeterli değildir.
Şöyle ki; dosya içersinde yer alan orman bilirkişi raporunda dava konusu 108 ada 37 ve 46 parsel sayılı taşınmazların tamamının, 108 ada 29 ve 38 parsel sayılı taşınmazların ise (A) harfi ile gösterilen bölümlerinin 1953 tarihli hava fotografları ile 1957 tarihli memleket haritasında yeşil renk ile boyalı orman alanında kaldığı belirtilmesi karşısında, yeşil rengin neden kaynaklandığı açıklanmamış, memleket haritasında taşınmazların bulunduğu bölümlerin hangi rumuzla sembolize edildiği de belirtilmemiştir. Komşu taşınmazların kadastro tutanak örnekleri ve dayanak belgeleri getirtilip dava konusu taşınmazları ne olarak sınır gösterdikleri araştırılmamış, davalı taraf kazandırıcı zaman aşımı zilyetliğine de dayanmakta olup, mahkemece, tarım bilirkişisi dinlenmemiştir. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak hüküm kurulamaz.
Bu sebeplerle; mahkemece, yöreye ait en eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen
Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman serbest orman mühendisleri arasından seçilecek iki orman yüksek mühendisi, bulunamaması halinde 2 orman mühendisi bir harita mühendisi, bulunamaması halinde bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmazlar ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 3/3/2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yok edilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; fen ve uzman orman bilirkişilerden, taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeğini kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeğinin de memleket haritası ölçeğine bilgisayar ortamında (Net-Cad veya benzeri programlar kullanılarak) çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de gösterecek şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazların konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmeli, taşınmazların memleket haritasında yeşil alana denkgelmesi halinde yeşil rengin neden kaynaklandığı hava fotografları da incelenmek suretiyle belirlenmeli, harita üzerindeki semboller açıklanmalı, taşınmazların gerçek eğimlerini de açıklayan bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, keşifte, çekişmeli taşınmazlar hâkim tarafından gözlemlenmeli, üzerlerinde neler bulunduğu (bitki örtüsü, ağaçların cinsi, sayısı vb.) ayrıntılı olarak keşif tutanağına yazılmalı, komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanmalı, çekişmeli yerleri sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı, taşınmazların orman sayılan yerlerden olup olmadığı belirlenmeli, 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesi açısından komşu parsel tutanakları da getirtilip denetlenmeli,
Yukarıda açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu taşınmazların orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, bu kez, zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının araştırılmalıdır. Bu cümleden olarak; yapılacak keşifte tarım uzman bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadıkları belirlenip, bu yolda rapor alınmalı, varsa üzerlerinde bulunan ağaçların cinsi, sayısı özellikle yaşı açıklanmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanmalı; bu taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmazlar başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar gerçek kişiler yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli, oluşacak sonuca göre karar verilmelidir. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Hazine ve gerçek kişilerin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, alınan temyiz harcının istek halinde iadesine 09.05.2013 günü oy birliği ile karar verildi.