20. Hukuk Dairesi 2013/3062 E. , 2013/6383 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yerel mahkemece verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 24/01/2013 gün ve 2012/7609 - 2013/250 sayılı ilamıyla düzeltilerek onanmasına karar verilmiş, süresi içinde davalı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içindeki tüm belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
2008 yılında yapılan kadastro sırasında .... Köyü 102 ada 488 parsel sayılı 10573,19 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, tarla niteliği ile davalı adına tesbit ve tescil edilmiştir. Davacı Hazine, taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olup; taşlık, kayalık ve çalılık olduğunu, zilyetlik koşullarının oluşmadığını ileri sürerek tapu iptali ve tescil davası açmıştır. Mahkemece, davanın kabulü ile dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptal edilerek taşlık çalılık niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hükmün davalı vekili tarafından temyizi üzerine, Dairenin 24/01/2013 gün ve 2012/7609 E. - 2013/750 K. sayılı kararıyla; [ İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanunun 4/3. maddesine göre yapılan orman tahdidi, eski ve yeni tarihli memleket haritaları, amenajman planı ve hava fotoğraflarının uygulanmasına dayalı araştırma inceleme ve keşif sonucu düzenlenen uzman bilirkişi raporuyla, çekişmeli parselin orman kadastrosu sınırları dışında orman sayılmayan yerlerden olduğu bildirilmiş ise de, öncesinin makilik yerlerden olduğu, 1990 yılı memleket haritasında çalılık göründüğü, 2004 yılı uydu fotoğraflarında dahi imar ve ihya edilmemiş çalılık niteliğinde görüldüğü, bilirkişi raporlarına göre imar ve ihya edilmediği belirlenerek Hazinenin davasının kabulüne karar verilmesinde ve yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunun 16. maddesiyle 3402 sayılı Kanuna eklenen "Kadastro işlemi ile oluşan tespit ve kayıtların iptali için Devlet veya diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından kayıt lehtarına karşı kadastro mahkemeleri ile genel mahkemelerde açılan davalarda davalı aleyhine vekâlet ücreti dahil, yargılama giderine hükmolunmaz.” şeklindeki 36/A maddesi ve 17. maddesi ile eklenen "Bu Kanunun 36/A maddesi hükmü, henüz infaz edilmemiş yargı kararlarındaki vekâlet ücreti dâhil yargılama giderleri için de uygulanır.” şeklindeki geçici 11. maddesi hükümleri gereğince davalı aleyhine vekâlet ücreti dahil yargılama giderlerine hükmolunamayacağından, karar harcının davalıya yükletilmesi doğru değil ise de, bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu nedenle; hükmün 2. bendinin çıkartılarak yerine; ""3402 sayılı Kanuna 6099 sayılı Kanun ile eklenen 36/A ve 11. maddeleri gereğince davalıdan karar harcı alınmasına yer olmadığına"" cümlesinin yazılması suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla H.U.M.K."nun 438/7. maddesine göre düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA,] karar verilmiştir.
Davalı vekili karar düzeltme dilekçesinde; dava konusu taşınmazı kadastro sonucunda oluşturulan tapu kaydının hatalı olduğu ve yolsuz tescil hükmünde olduğu düşüncesinin kabul edilemiyeceği, taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu ve çevrenin doğal yapısına göre taşınmaz içersindeki taşlık kısımların toplu halde değil dağınık vaziyette olduğunu, taşınmazın tapu kaydı olduğunu ve önceki maliklerden haricen satış yolu ile satın aldıklarını ileri sürerek, Daire kararının düzeltilerek kaldırılmasını ve yerel mahkeme kararının bozulmasını istemiştir.
Davalı vekilinin karar düzeltme istemli dilekçesinin incelenmesinde; Çekişmeli .... Köyü 102 ada 488 parselin kadastroda yapılan önceki tesbitinde, taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki taşlık, kayalık ve çalılık yerlerden olduğu kabul edilerek ham toprak niteliği ile Hazine adına yapılan tespitine, ..."ın; tapu kaydına, vergi kaydına ve satış senedine dayalı olarak yapılan itirazı komisyonca incelenmiş, itirazı kabul edilerek taşınmaz tarla niteliği ile ... adına kadastro tesbiti yapılmıştır. Davacı Hazine vekilinin, taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olup; taşlık, kayalık ve çalılık olduğunu, zilyetlik koşullarının oluşmadığını ileri sürerek açtığı tapu iptali ve tescil davası sonunda ise, mahkemece; davanın kabulü ile dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptal edilerek taşlık çalılık niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline karar verilmişse de yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir.
Şöyle ki; kararın dayandığı gerekçeye çekişmeli taşınmazın, 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanunun 4/3. maddesine göre yapılan orman tahdidi ile eski ve yeni tarihli memleket haritaları, amenajman planı ve hava fotoğraflarının uygulanmasına dayalı araştırma inceleme sonucu düzenlenen uzman bilirkişi raporunda, çekişmeli parselin orman kadastrosu sınırları dışında orman sayılmayan yerlerden olduğu bildirilmiş ve öncesinin makilik yerlerden olduğu, 1990 yılı memleket haritasında çalılık göründüğü, 2004 yılı uydu fotoğraflarında dahi imar ve ihya edilmemiş çalılık niteliğinde görüldüğü, bilirkişi raporlarına göre imar ihyası tamamlanmadığı belirlenerek Hazinenin davasının kabulüne karar verilerek yazılı biçimde hüküm kurulmuştur. Ne var ki; davalı ..., hem komisyonda hem de mahkemece yapılan yargılamada tapu kaydına, vergi kaydına ve satış senedine dayanmış ve fotokopilerini mahkemeye sunmuştur. Mahkemece, davalının dayandığı tapu kaydı ilk olumundan itibaren tüm gittileri getirtilerek ve revizyonları sorularak uygulanmamıştır. Eksik araştırma ve uygulama ile hüküm kurulamaz.
Bu nedenle; davalı tarafın dayandığı Defterhane-i Hakani, 1324 tarih, cilt 15, varak 23, sıra numarası 17 de kayıtlı beş dönüm atik, arz-ı miri, tarla nitelikli tapu kaydının sağlıklı bir tercümesi yaptırıldıktan sonra, Türk Medeni Kanunu ve Tapu Kanunu hükümlerine göre, münakale kayıtlarının bulunup bulunmadığı bu bağlamda intikallerinin yapılıp yapılmadığı, tedavüllerinin ve varsa revizyonlarının Tapu Müdürlüğünden ve Tapu Kadastro Genel müdürlüğünden sorulması, bu şekilde ilk oluşumundan itibaren tüm gittileri getirtildikten sonra, fen ve ziraat bilirkişi aracılığı ile yeniden yapılacak keşifte seçilecek yaşlı ve tarafsız mahalli bilirkişi aracılığı ile dayanılan tapu kaydı mevkii ve hudutları itibariyle uygulanması, bilinemeyen hudutların ayrıca tanıklardan sorulması, tapu kaydının dava konusu taşınmaza uyduğunun kabulü halinde 3402 sayılı Kanunun 20/C maddesine göre tapu kaydı değişir sınırları içerdiğinden miktarına itibar edilmesi, tapu kaydının en son malikleri ile davalı arasındaki ırsi veya akdi illiyet bağının kurulması, dayanılan 24.08.1937 tarih ve 102 tahrir numaralı vergi kaydının mevkii ve hudutları itibariyle uygulanması, ayrıca 17.02.2003 tarihli harici satış senedinin uygulanması, komşu parsel tutanak örnekleri ile varsa dayanak kayıtlarının getirtilmesi ve uygulanması dava konusu taşınmaz yönünün bu kayıtlarda ne olarak okunduğunun saptanması, önceki keşifte dinlenen ziraat ve jeoloji bilirkişi raporunda taşınmazın % 80 oranında taşlık ve kayalık nitelikte ve % 20 oranında topraklık nitelikte olduğu bildirildiğinden, taşınmazın fiilen tarım yapılan ve yapılamayan bölümlerinin yüzölçüm olarak saptanması, bundan sonra oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve bilirkişinin yetersiz raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin karar düzeltme istemlerinin KABULÜ ile Dairenin 24/01/2013 gün ve 2012/7609 E. - 2013/250 K. sayılı düzeltilerek onama kararının ortadan KALDIRILMASINA ve yerel mahkemenin 06.06.2011 gün ve 2010/715 Esas - 2011/489 Karar sayılı hükmünün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 10/06/2013 günü oy birliği ile karar verildi.