20. Hukuk Dairesi 2013/4496 E. , 2013/6393 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Karakaçak Köyü 101 ada 1 parsel sayılı 3058651,52 m² yüzölçümündeki taşınmaz, yörede 5304 sayılı Kanunla değişik 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi gereğince yapılan orman sınırlandırılması sırasında orman vasfı ile Hazine adına tespit edilmiş ve tutanak 24.06.2008 – 23.07.2008 tarihleri arasında kısmî ilâna çıkarılmış olup dava açılmadığından 24.07.2008 günü kesinleşmiştir.
Davacı, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak taşınmazının orman sınırları içinde bırakıldığını, bu taşınmazının ormanla ilgisinin bulunmadığını, tespitin iptali ile adına tescili talebi ile dava açmıştır.
Mahkemece, davanın çekişmeli taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu gerekçesiyle REDDİNE karar verilmiş, hüküm, davacı gerçek kişi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, orman kadastrosuna itiraz ve tescil niteliğindedir.
Yörede orman tahdidinin 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanunla değişik 4. maddesi gereğince yapıldığı ve 24.06.2008 – 23.07.2008 tarihleri arasında kısmî ilâna çıkartılarak 24.07.208 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. O halde, dava açma süresinin, 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanunla değişik 4. maddesine göre 30 gün olduğunun kabul edilmesi gerekir.
10.10.1987 tarihinde yürürlüğe giren 3402 sayılı Kanunun 4/3. maddesi; "çalışma alanında orman bulunması ve 6831 sayılı Orman Kanununa göre orman kadastrosuna başlanılmamış olması halinde, orman kadastrosu ve bu ormanların içinde ve bitişiğinde her çeşit taşınmaz malların ormanlarla müşterek sınırlarının tayini ve tesbiti kadastro ekibi tarafından yapılır ve bu durum ekip tarafından iki ay önce Orman Genel Müdürlüğüne bildirilir. Buna karşılık iki ay içinde kadastro komisyonlarınca orman sınırlarının belirlenmemesi halinde kadastro çalışma alanı sınırları kadastro ekiplerince belirlenir ve çalışmalar bu kanun hükümlerine göre yürütülür.
Kadastro ekiplerince bu şekilde tespit ve ilan edilen yerlerde orman kadastro işlemleri de ikmal edilmiş sayılır. Orman kadastrosu kesinleşmiş yerlerde bu sınırlara aynen uyulur." şeklinde iken, 22.02.2005 gün 5304 sayılı Kanun ile sözü edilen üçüncü fıkra değiştirilmiş ve aynı maddeye 4, 5 ve 6"ıncı fıkralar eklenmiştir. Bu değişiklikte 3. fıkra "çalışma alanında orman bulunması ve 6831 sayılı Orman Kanununa göre orman kadastrosuna başlanılmamış olması halinde, orman kadastrosu ve bu ormanların içinde ve bitişiğinde her çeşit taşınmaz malların ormanlarla müşterek sınırlarının tayini ve tesbiti kadastro ekibi tarafından yapılır.
Ancak; bu çalışmalarda kadastro ekibine ... taşra teşkilatınca görevlendirilecek en az bir orman yüksek mühendisi veya ziraat mühendisinin bildirimden itibaren 7 gün içinde iştirak ettirilmesi zorunludur. Bu çalışmalara muhtar ve bilirkişilerin katılmaması halinde, çalışmalar re"sen devam ettirilir." şeklini almış, eklenen 5. fıkra ise "çalışma alanındaki ormanların bu ekipçe sınırlandırılma ve tesbitleri yapılarak otuz günlük kısmî ilâna alınır. Bu alanlarda orman kadastrosu yapılmış sayılır" şeklindedir.
Yine, 27.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5831 sayılı Tapu Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 2. maddesi ile 6831 sayılı Orman Kanununun 7. maddesinin birinci fıkrasının sonuna; "Ancak, henüz orman kadastrosuna başlanılmamış yerlerde, 3402 sayılı Kadastro Kanunu hükümlerine göre belirlenen orman sınırı, orman kadastro komisyonlarınca belirlenen orman sınırı niteliğini kazanır" cümlesi eklenmek suretiyle 6831 sayılı Kanun hükümleri 3402 sayılı Kanun hükümleri ile uyumlu hale getirilmiştir.
Yukarıda belirtilen Kanunların getirdiği bu yeni düzenlemeler ışığında somut olaya bakıldığında; dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi uyarınca orman kadastro çalışmalarının yapıldığı, kadastro ekiplerince dava konusu taşınmazın orman niteliğiyle Hazine adına tesbit ve tescil edildiği ve kamu malı niteliğini kazandığı, 3402 sayılı Kanunun 16/D maddesi hükmünde "Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ormanlar, bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde, özel kanunları hükümlerine tabi olduğu"nun belirtildiği, bu nedenle ormanlar hakkında özel kanuna olan 6831 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması gerektiği ve 6831 sayılı Kanunun 11/1. maddesinde de orman kadastrosunun kesinleşmesinden sonra tapulu taşınmazlarda tapu sahiplerinin 10 yıllık hak düşürücü süre içinde dava açabilecekleri hükmünün bulunduğu, bu ilkelerin H.G.K."nun 08.06.2005 gün 2005/20-327-377 sayılı ve 28.06.2006 gün 2006/20 - 467 ve 494 sayılı kararlarında da aynen benimsendiği anlaşılmakla, davacının zilyetliğe dayanarak açtığı davanın, 10 yıllık hak düşürücü süre içinde tapuya dayanılarak açılmamış olması nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken değişik gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş ise de, sonuç olarak doğru olan hükmün bu gerekçelerle ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının ..."a yükletilmesine 10/06/2013 günü oy birliği ile karar verildi.