Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/6074
Karar No: 2020/1331
Karar Tarihi: 17.02.2020

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2019/6074 Esas 2020/1331 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2019/6074 E.  ,  2020/1331 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : SAMSUN BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3.HUKUK DAİRESİ

    Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacının istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı; davalı tarafından aleyhine başlatılan icra takibine konu üç adet bonoda borçlu olarak ortağı bulunduğu adi ortaklık gösterilmiş ise de, senetlerin üzerindeki imzanın kendisine ait olmadığını takip alacaklısı – davalı ile arasında herhangi bir borç ilişkisi bulunmadığını ileri sürerek, borçlu olmadığının tespitine ve %40 oranında kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
    Davalı; borcu nedeniyle adi ortaklık aleyhine başlatılan takipte davacının kendi adına dava açamayacağını, davacının adi şirket ortağı olması nedeniyle şirket adına keşide edilen bono nedeniyle müştereken ve müteselsilen sorumluluğu bulunduğunu savunarak, davanın reddi ile, %20 oranından aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesini dilemiştir.
    Mahkemece; adi ortaklığı münferiden temsil yetkisi bulunan dava dışı ..."nin bonoyu adi ortaklık adına imzaladığı, bonolarda imzası olmayan davacı ortağın da şirket ortağı olması nedeniyle müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağı gerekçesiyle, davanın esastan reddine karar verilmiştir.
    İlk Derece Mahkemesi kararına karşı, davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
    Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararının hukuka uygun olduğu gerekçesiyle, davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava; temsile yetkili ortak tarafından, adi ortaklık adına düzenlenen kambiyo senetleri nedeniyle, senetlerde imzası olmayan adi şirket ortağının, aleyhine kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip başlatan senet lehtarına karşı açtığı menfi tespit istemine ilişkindir.
    Adi ortaklık 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 620 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre “Adi ortaklık sözleşmesi, iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir.
    Adi ortaklık, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK) kapsamında yer alan ortaklıklardan farklı olarak tüzel kişiliği haiz değildir.
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun (HMK) 51. maddesinde dava ehliyetinin medeni hakları kullanma ehliyetine göre belirleneceği düzenlenmiştir. Adi ortaklıkların, tüzel kişilikleri bulunmadığı için fiil ehliyeti ve taraf ehliyeti bulunmamaktadır. Bu nedenle adi ortaklık halinde yönetici ortağa dava açmaya özel yetki verilmesi halleri dışında adi ortaklığın fiil ve taraf ehliyetleri bulunmamaktadır.
    HMK’nun "Mecburi dava arkadaşlığı" başlıklı 59. maddesinde ise; "Maddi hukuka göre, bir hakkın birden fazla kimse tarafından birlikte kullanılması veya birden fazla kimseye karşı birlikte ileri sürülmesi ve tamamı hakkında tek hüküm verilmesi gereken hâllerde, mecburi dava arkadaşlığı vardır." hükmü düzenlenmiş bulunmaktadır.
    Mecburi dava arkadaşları, ancak birlikte dava açabilir veya aleyhlerine de birlikte dava açılabilir. Bu tür dava arkadaşlığında, dava arkadaşları birlikte hareket etmek zorundadır. Ancak, duruşmaya gelmiş olan dava arkadaşlarının yapmış oldukları usul işlemleri, usulüne uygun olarak davet edildiği halde duruşmaya gelmemiş olan dava arkadaşları bakımından da hüküm ifade eder (HMK"md. 60/1).
    Adi ortaklığın, tüzel kişiliği bulunmadığı için fiil ehliyeti ve taraf ehliyeti bulunmamaktadır. Adi ortaklık tarafından açılacak davalar bakımından, adi ortaklığı oluşturan kişilerin TBK’nun 638. maddesi uyarınca taraf olarak birlikte hareket etmeleri gerekmektedir. Diğer bir ifade ile adi ortaklığa ilişkin davaların ortakların hepsi tarafından birlikte ikame edilmesi veya açılan davada ortakların tamamının taraf olarak yer alması gerekir. Kısaca adi ortaklığın taraf olduğu hukuki işlem ve eylemlerde dava açma ehliyeti elbirliği mülkiyeti kuralları gereğince (6098 Sayılı TBK"nun 638., 818 Sayılı BK"nun 534., TMK"nun 702. maddeleri) mecburi dava arkadaşı olarak bütün ortaklar tarafından birlikte kullanılması gerekir.
    Taraf ehliyeti 6100 sayılı HMK "nun 114/ 1-d maddesi uyarınca dava şartlarından olup yine aynı yasanın 115/1 maddesi gereğincede kamu düzenine ilişkin olduğundan taraflarca ileri sürülmese dahi kendiliğinden gözönüne alınmalıdır. Ancak yine aynı yasanın 115/2 maddesi gereğince dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verilmeli, bu süre içinde bu dava şartı noksanlığının giderilmemesi halinde davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmelidir.
    Adi ortaklık tarafından açılacak davaların, el birliği mülkiyeti kuralları gereğince bütün ortaklar tarafından birlikte açılması gerekir. Bütün ortaklar tarafından açılacak dava, adi ortaklık adına değil, bütün ortaklar adına açılır ve hüküm de ortaklar hakkında verilir. Aktif ve pasif taraf ehliyeti tüm ortaklara aittir. Adi şirket ortakları arasında mecburi dava arkadaşlığı bulunmaktadır.
    Bu açıklamalardan anlaşılacağı gibi adi ortaklık alacaklısına karşı açılacak davaya tüm ortakların katılımının sağlanması şarttır. Ortaklarca birlikte dava açılmadığı takdirde adi ortaklardan bir kısmınca açılan davaya dava açmayan diğer ortakların davaya katılımının ya da muvafakatlerinin sağlanması, olmadığı takdirde davanın dava şartı noksanlığı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekmektedir.
    Somut uyuşmazlıkta; takibe konu bonoların keşideci kısmında adi şirket kaşesi bulunduğu ve senedin imzalandığı, bu nedenle dava konusu bonoların şahsen düzenlenmiş bonolar olmayıp, adi ortaklık adına keşide edildikleri; davalı- takip alacaklısının senetlere dayalı olarak adi şirket ortaklarının her ikisine karşı takip başlattığı, takibe yönelik itirazda bulunmadıklarından takibin her iki ortak yönünden de kesinleştiği sonrasında ise adi şirket ortaklarından davacının, adi ortaklık ad ve hesabına düzenlenen senet için tek başına temyiz incelemesine konu eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır.
    Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde somut uyuşmazlık değerlendirildiğinde; Davacı, ortağı bulunduğu adi şirket ad ve hesabına yönetici ortak tarafından düzenlenen bonodan dolayı alacaklı 3. kişiye karşı borçlu olunmadığının tespiti talep edildiğinden davacı ortağın tek başına bu davayı açma yetkisi bulunmamaktadır. Mahkemece, taraf teşkili sağlanmadan işin esasına girilerek, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
    Bu nedenle mahkemece; adi ortaklığın aktif husumet ehliyeti bulunmadığından adi ortak tarafından tek başına dava açılmış olmakla davada yer almayan diğer adi ortağın davaya katılımının veya muvafakatinin sağlanması için HMK ‘nun.115/2. maddesi uyarınca davacıya kesin süre verilmesi ile taraf teşkilinin sağlanması sonrasında işin esasına girilmesi aksi takdirde ise aktif husumet yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, davacı tarafın aktif taraf ve dava ehliyeti tamamlanmadan işin esasına girilerek karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu eksiklik kamu düzenine ilişkin olup, HMK’nun 369/1. maddesi uyarınca kanunun açık hükmüne aykırılık oluşturmakla kararın re’sen bozulması gerekmiştir.
    İlk Derece Mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK"nın 373 üncü maddesinin birinci bendi uyarınca, işbu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.
    2- Bozma nedenine göre, davacı tarafın diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK"nın 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına, aynı Kanunun 371 inci maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının re’sen BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davacı tarafın diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 17/02/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.











    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi