20. Hukuk Dairesi 2013/1440 E. , 2013/6425 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... vekili ve davalılardan Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
1967 yılında yapılan tapulamada ... Köyü 1405, 2853, 1396, 1492, 1532, 2769, 2840, 2931 ve 297 sayılı parsellerden 1492 ve 1405 parseller orman niteliği ile diğer parseller tarla niteliği ile Hazine adına tesbit ve tescil edilmiştir.
Davacı vekili,... Asliye Hukuk Mahkemesine (hakem sıfatıyla) vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; ... İlçesi, ... Mevkiinde bulunan pafta 46, parsel 1405, 2853, 1396, 1492, 1532, 2769, 2840, 2931 ve 2971 sayılı taşınmazların Hazine adına kayıtlı olduğunu, taşınmazların bulunduğu bölgenin ... nolu Gecekondu Önleme Bölgesi olarak ilân edildiğini, 775 sayılı Gecekondu Kanununun 3. maddesi uyarınca bu taşınmazların müvekkili idareye devredilmesinin gerektiğini, bu hususta Maliye Bakanlığı Milli Emlak Genel Müdürlüğüne yazılı başvuruda bulunduklarını, ancak; isteklerinin kabul edilmediğini bildirerek Hazine adına kayıtlı taşınmazların 775 sayılı Kanunun 3. maddesi uyarınca müvekkili idare adına tesbitine ve tapu kayıtlarına bu yolda şerh verilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, davanın zamanaşımı süresi içinde açılmadığını,....Belediyesinin kuruluş tarihi itibariyle bu davayı açma hakkı bulunmadığını, kanunda öngörülen koşulların bu dava yönünden gerçekleşmediğini bildirerek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003/199 Esas, 23/12/2004 tarih ve 2004/473 Karar sayılı kararı ile 19/07/2003 tarihinde yürürlüğe giren 4916 sayılı Kanunun 24. maddesi ile değiştirilen 3533 sayılı Kanunun 4. maddesi gereğince verilen görevsizlik kararı gereğince ... Asliye Hukuk Mahkemesine tevzi edilen dosyanın mahkemenin 2006/335 esas sayısından yapılan yargılama sonunda 22/02/2007 tarih ve 2007/35 sayılı kararı ile; 775 sayılı Kanunun 3. maddesine dayanılarak dava açılmış ise de bu Kanun maddesinin 4916 sayılı Kanunun 38. maddesi ile 19/07/2003 tarihinde yürürlükten kaldırıldığından hukukî dayanağı olmayan davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 05/07/2007 gün ve 2007/5566-7683 sayılı ilâmı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; "775 sayılı Kanunun 3. maddesinin 03/07/2003 tarih 4916 sayılı Kanunun 38. maddesi ile yürürlükten kaldırıldığı, diğer taraftan 24/12/2004 tarihinde yürürlüğe giren 5272 sayılı Belediye Kanunu nun geçici 1. maddesi ile de istisna kuralları getirilerek bu ayrıcalıklar dışında kalan Hazineye ait taşınmaz malların kanunda belirtilen koşulların gerçekleşmesi halinde ilgili belediyelere bedelsiz devredileceğine ilişkin düzenlemenin Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdiği, anılan kanunların yürürlükte bulundukları zaman içinde davaya konu edilen taşınmazların mülkiyetinin nakli bakımından davanın tarafları yararına bir hakkın kazanılmasının dayanağını teşkil etmeleri halinde, bu
kazanmaya kazanılmış hak kuralı gereği değer verileceğinde kuşku bulunmadığı, kazanılmış hak kavramı üzerinde de durmak gerektiği, henüz tamamlanmamış veya devam eden hukuki durumlara yeni düzenleyici kuralın derhal yürürlüğe girme niteliği nedeni ile uygulanacağı ve hukuki sonuçlarını doğuracağı, somut olaya açıklanan ilkeler gözetilerek bakıldığında 5272 sayılı Kanun ile ilgili Anayasa Mahkemesinin iptal kararından, gerekse 4916 sayılı Kanun ile 775 sayılı Kanunun 3. maddesinin yürürlükten kaldırılmasına dair kanunî düzenlemeden önce, çekişmeli taşınmazın mülkiyetinin nizasız olarak davalı Belediyeye geçmiş olması halinde mülkiyetin nakli bakımından tamamlanmış hukukî durumun varlığından ve kazanılmış haktan söz edilebileceği muhakkak olduğu, mahkemece davacı ... açısından kazanılmış bir hakkın gerçekleşip gerçekleşmediği yönü üzerinde durulmadığı, bu konuda değerlendirme yapılmadığı, mahkemece yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılarak, soruşturmanın eksiksiz tamamlanması, sonucuna göre bir karar verilmesi" gereğine değinilmişitir.
Dava konusu taşınmazlardan 1492 ve 1405 sayılı parsellerin orman niteliğinde tapuya kayıtlı olması nedeniyle ..., taşınmazlardan 2853 parselin de mahkeme kararı ile...Büyükşehir Belediye Başkanlığına geçmiş olması nedeni ile ... davaya dahil edilmiştir.
Mahkemece davanın ... Mevkiinde kayıtlı 46 pafta 1492 ve1405 parsel sayılı taşınmaz ile 2853 sayılı parsel sayılı taşınmaz açısından REDDİNE,
Diğer parseller olan ... Mevkiinde kayıtlı 46 pafta 2931, 2769, 1396, 2840, 2971 ve 1532 açısından davanın kabulü ile bu parseller açısından davalı Hazine adına kayıtlı tapunun iptali ile davacı ... adına TAPUYA TESCİLİNE, karar verilmiş, hüküm davacı ... vekili tarafından 1402, 1405 ve 2853 parsellere yönelik olarak, davalı Hazine vekili tarafından 2931, 2769, 1396, 2840, 2971 ve 1532 parsellere yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Dava tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde 1939 yılında 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp kesinleşen orman kadastrosu, daha sonra 15.06.1988 tarihinde ilân edilerek kesinleşen aplikasyon ve 2/B madde uygulaması vardır.
1) Davacı ... Başkanlığının dava konusu ... Köyü 1402 ve 1405 parsellere yönelik temyiz itirazları bakımından; incelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve çekişmeli taşınmazların, tapuda orman niteliği ile Hazine adına kayıtlı olduğu ve orman sayılan yerlerden olduğu anlaşılarak mahkemece davanın reddi yolunda kurulan hükümde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Bilindiği gibi 6831 sayılı Kanunun (dava ve karar tarihinde yürürlükte bulunan şekliyle) 17/1. maddesi gereğince “Devlet ormanları içinde bu ormanların korunması, istihsal ve imarı ile alakalı olarak yapılacak her nevi bina ve tesisler müstesna olmak üzere; her çeşit bina ve ağıl inşası ve hayvanların barınmasına mahsus yerler yapılması ve tarla açılması, işlenmesi, ekilmesi ve orman içinde yerleşilmesi yasaktır.” Bu cümleden, Devlet ormanı olduğu belirlenen taşınmazların tapu kaydının beyanlar hanesine, gerçek veya tüzel kişiler yararına zilyetliğe ve muhdesata ilişkin şerh dahi konulamayacağından, bu parsellere yönelik davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir.
2) Davacı ... Başkanlığının, dava konusu ... Köyü 2853 parsele yönelik temyiz itirazları bakımından; dava konusu parselin, davanın devamı sırasında hükmen Büyükşehir Belediye Başkanlığı adına tescil edildiği anlaşıldığından, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile bu parsel hakkındaki hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir.
3) Davalı Hazinenin dava konusu ... Köyü 2931, 2769, 1396, 2840, 2971 ve 1532 parsellere yönelik temyiz itirazlarına gelince; davacı ... Belediyesi dava dilekçesinde, dava konusu taşınmazların 775 sayılı Kanunun 3. maddesi uyarınca müvekkili idare adına tesbitine ve tapu kayıtlarına bu yolda şerh konulmasına karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ise kararında tapu iptali ve tescile karar vermiştir.
Dava önce tahkim yoluyla açıldığı için, davacı, mülkiyetin tespiti ve tapu kayıtlarına bu şeklide şerh konulmasına yönelik dava açmıştır. Sonraki aşamalarda görevsizlik ile genel mahkemeye geldiğinden ve davacının amacının 775 sayılı Kanunun 3. maddesi gereğince taşınmazların mülkiyetinin davacı ... adına geçirilmesi olduğundan, eda davası açılabilecek iken, tesbit davası açılmayacağından, eksikliğin davacı İdareye ayrıca tapu iptali ve tescil davacı açtırılması ve bu dava ile birleştirilmesi suretiyle giderilmesi olanaklıdır.
Bu cümleden olarak, çoğun içinde azı da vardır ilkesi gereğince, tapuda tescil talebi, tapu iptali talebini de içermekle birlikte; salt tesbit istemi tapu iptali ve tescil talebini kapsamadığından, tescil isteminin bulunmadığı böyle bir durumda, mahkemece tapu iptali ve tescile karar verilmesi ya da esasa ilişkin nedenlerle davanın reddedilmesi olanaklı değildir. Bundan önce, davanın dinlenebilmesi ve esastan karara bağlanabilmesi için; davanın daha çabuk, basit ve ekonomik bir şekilde sonuçlanması amacına yönelik olarak kabul edilen dava şartlarının re’sen gözetilmesi ve bu bağlamda, mahkemeye yapılan her talep için dava şartlarından olan hukukî yararın varlığının belirlenmesi gerekir.
Gerçekten, davacının 775 sayılı Kanunun 3. maddesine dayanarak açmış olduğu bu davada, davacının hukukî yararı salt mülkiyet tesbitine yönelik olmayıp, tapu kaydının iptali ile aynı zamanda taşınmazların tapuda adına tescil edilmesindedir.
Burada önemle vurgulanmalıdır ki, salt mülkiyetin tespitinin talep edildiği davada, bu husustaki eksikliğin, usûle ait bir yanlışlığın veya bir noksanın düzeltilmesi mahiyetindeki ıslah yoluyla ya da davacı idareye ayrıca tapu iptali ve tescil davası açtırılması suretiyle giderilmesi olanaklıdır. Öyleyse, davanın yukarıda açıklanan şekilde düzeltilmesi usûle ait işlemlerden olup; ıslah ya da ek dava ile tapu iptali ve tescil talebinde bulunulması durumunda, mahkemece esasa dair yapılacak inceleme sonucu davanın reddi ya da kabulü yönünde hüküm kurulması; aksi takdirde salt mülkiyetin tesbiti talebinde bulunulmuş olması nedeniyle hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiği; bu itibarla sonuçlarının farklı olduğu, her türlü duraksamadan uzaktır.
O halde; mahkemece yapılacak iş; dava dilekçesinde sadece mülkiyetin tesbiti talebinde bulunulduğu gözönünde tutularak, davacıya dava konusu taşınmazla ilgili ayrı bir tapu iptali ve tescil davası açması ya da tapunun iptali ve tescili yönünde davanın ıslah yoluyla düzeltilmesi için önel verilmesi, ıslah ya da ek dava yoluyla tapu iptali ve tescil talebinde bulunulması durumunda davanın esastan karara bağlanması; aksi takdirde iptali ve tescil isteminde bulunulmadığından, davanın hukukî yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerekir.
SONUÇ: 1) Yukarıda birinci ve ikinci bentde açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin 1402, 1405 ve 2853 parsellere yönelik temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine,
2) Yukarıda üçüncü bentde açıklanan nedenlerle; davalı Hazine vekilinin 2931, 2769, 1396, 2840, 2971 ve 1532 parsellere yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 10/06/2013 günü oy birliğiyle karar verildi.