21. Hukuk Dairesi 2016/8202 E. , 2018/138 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, 01.01.2012 tarihinden itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığının karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme bozmaya uyarak, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Dava, davacının Bağ-Kur hizmeti olmadan tek başına 506 sayılı Yasa kapsamındaki çalışması nedeniyle yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozma ilamına uyulup, davanın kabulü ile davacıya talep tarihini takip eden aybaşı olan 01/01/2012 tarihinden itibaren 506 sayılı yasanın geçici 81-1/a ve 81/1-c maddeleri uyarınca 5510 sayılı yasanın 4-1/a maddesi uyarınca yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine karar verilmiştir.
Somut olayda, Mahkemece, 11/03/2014 tarihinde davanın kısmen kabulü davacıya 01/01/2012 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanmasına karar karar verildiği, kararın davalı Kurum vekili tarafından temyiz edildiği, Dairemiz tarafından, 28/05/2015 tarih, 2015/3580 E. 2015/12247 K sayılı ilamla " davacının öncelikle SSK ve Bağ-Kur hizmetlerinin çakışması nedeniyle, 6645 sayılı Yasa ile 5510 sayılı Yasaya eklenen Geçici 63. maddesi gereği davacının 20.4.2005 tarihinden itibaren devam eden Esnaf Bağ-Kur sigortalılığı kapsamında 12 ay ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunup bulunmadığı davalı Kurumdan sorularak, gelen yazı cevabında 12 aydan fazla prim borcunun bulunması durumunda, Bağ-Kur hizmetlerinin durdurulması gerektiğinden, SSK"lı hizmetleri tek başına değerlendirilebileceği için gerekçe kısmında da açıkça belirtilerek hangi sigortalılık sürelerinin hangi aylık (kısmi-tam) türünde kullanıldığı ve davacının 5000 gün hizmetinin nereden kaynaklandığı belirtilerek hüküm kurulması" gerektiği belirtilerek hüküm bozulduğu anlaşılmaktadır.
Bozmaya uyulduğu halde, bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. 9.5.1960 gün ve 21/9 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca bozma kararına uyan mahkeme artık bozma kararı gereğince işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; 01/10/1980 ile 02/12/2011 tarihleri arasında 506 sayılı yasa kapsamında hizmetlerinin bulunduğu, 01/09/2006-02/12/2011 tarihleri arasında aralıksız 5510 sayılı yasanın 4/1-a maddesi kapsamında çalışması ve doğum borçlanması ile 3672 gün çalışmasının olduğu, davacının vergi kaydından dolayı 01/06/1994 tarihinde 1479 sayılı Yasa kapsamında tescilinin yapıldığı, Kurum tarafından 01/06/1994-31/12/1995 tarihleri arasında ve 20/04/2005 tarihinden itibaren 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalı kabul edildiği, 6645 sayılı Yasa ile 5510 sayılı Yasaya eklenen Geçici 63. madde gereği davacının 1479 sayılı Yasa kapsamındaki çalışmalarının 23/06/1994-31/12/1995 ve 20/04/2005-20/04/2005 olarak düzenlendiğinin bildirildiği, buna göre 01/04/1957 doğumlu davacının 14/12/2011 tahsis talep tarihinde doğum borçlanması ile birlikte 3672 gün 506 sayılı yasa kapsamında ve 01/06/1994-31/12/1995 arası 570 gün 1479 sayılı Yasa kapsamında toplam 4242 gün çalışmasının bulunduğu anlaşılmaktadır.
506 sayılı Yasanın geçici 81. maddesinin C-a) bendinde, "23/05/2002 tarihinde 15 yıllık sigortalılık süresini kadın ise 50, erkek ise 55 yaşını doldurmuş ve 3600 gün malullük yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş bulunanlara istekleri halinde yaşlılık aylığı bağlanır." hükmü yer almakta olup, devamındaki b) bendinde ise; 23/05/2002 tarihinde (a) bendinde öngörülen şartları yerine getiremeyenlerin hangi şartlarda yaşlılık aylığı bağlanabileceği sıralanmıştır.
Somut olayda, davacının gerekli olan 3600 prim gün sayısı şartının geçici 81.maddenin (C) fıkrasının (b) bendinin (bc) alt bendinde belirtildiği üzere 24/05/2008 ile 23/05/2011 tarihleri arasında yerine getirildiği anlaşılmış olup buna göre 56 yaşında bulunması koşuluna rağmen 01/04/1957 doğumlu davacının tahsis talep tarihinde 54 yaşında olması sebebi ile aylık şartlarını taşıdığından söz edilemeyecektir.
O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 16/01/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.