20. Hukuk Dairesi 2013/4706 E. , 2013/6611 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki kadastro tesbitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... Yetkin tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında.... Köyü 130 ada 1 parsel sayılı 4123 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, iki katlı taş ev ve bahçe niteliğinde davalı adına tesbit edilmiştir.
Davacı Hazine, taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu iddiasıyla dava açmıştır.
Mahkemece, davanın kabulüne ve dava konusu parselin Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 26.3.2010 tarih 2010/ 5827- 8946 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; "Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli olmadığı dosyaya getirtilen pafta örneğinden çekişmeli taşınmazın sınırında, tesbiti itirazsız kesinleşen, küçük yüzölçümlü dava dışı 130 ada 2 parselden sonra gelen ve taşınmazlara dört yönden sınır olan geniş orman parseli bulunduğu ve bu durum mahkeme gerekçesinde de kabul edildiği halde, orman araştırması yapılmamış, taşınmazın orman olup olmadığı konusunda uzman bilirkişilerden rapor alınmadan, Hazine adına tesciline karar verilmiştir.
3402 sayılı Kadastro Kanununun 17. maddesi gereğince orman sayılmayan, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen ve il, ilçe ve kasabaların imar planları kapsamında kalmayan araziden masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilip tarıma elverişli hale getirilen (ev ve benzeri tesisler yapmak, dışarıdan toprak getirilerek tarıma elverişli hale getirmek imar ihya olarak kabul edilemez) ve imar ihyanın tamamlandığı tarihten, tespit tutanağının düzenlendiği güne kadar 20 yıl süreyle zilyet edildiği ileri sürülen taşınmazların, Kadastro Kanununun 14. maddesinde yazılı diğer koşulların yanında niteliğinin, imar ve ihya edildiğinin ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin, başlangıç ve süresinin, kullanılıp kullanılmadığının ve tasarruf sınırlarının ne olduğunun takdiri delil olan yerel bilirkişi ve tanık sözleri yanında, gerçeğin bir resmi olan en eski tarihli hava fotoğrafı ile gerçeğin modeli olan memleket haritaları ile kadastro tesbit tarihinden 15 - 20 yıl önce en az iki zamanda birbirini izleyen bindirmeli olarak çekilen çiftli hava fotoğrafları ve bu fotoğrafların yorumlanması ile üretilen Orijinal renkli memleket haritaları ve standart topografik fotogrametri yöntemi ile düzenlenen kadastro haritalarının, özellikle ön bindirmeli çekilen ve birbirini izleyen streoroskopik çift hava fotoğraflarının streoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelenip taşınmazın niteliğinin, konumunun ve kullanım durumunun anlatılan bilimsel yöntemle kesin olarak belirlenmesi gerekir.
O halde; mahkemece yeniden yapılacak keşifte, kesinleşen orman kadastro haritası ile kadastro paftası ölçekleri denkleştirilerek, sağlıklı biçimde zemine uygulanıp, değişik açı ve uzaklıkta en az 5 ya da 6 orman sınır noktası gösterilecek biçimde, çekişmeli taşınmazın tahdit hattına göre konumu belirlenmeli, daha sonra dava konusu taşınmaz ve etrafını gösterir ve ilk defa o yerde grafik ya da fotogrametri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasının orijinal fotokopi örneği ile en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ve tespit tutanağının düzenlendiği tarihten 15 - 20 yıl önce iki ayrı tarihte çekilmiş steoroskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları bulunduğu yerlerden istenerek, bu belgeler dava konusu taşınmazlar ile çevresine uygulanıp, hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar steoroskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip taşınmazların niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü belirlenmeli, dava konusu taşınmazların orman ya da 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesinde orman içi açıklık olup olmadığı belirlenmeli, öncesinin ne olduğu, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü, kimden kime geçtiği ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı, maddi olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak sorulup saptanmalı,bu konuda tespit bilirkişilerinin de bilgisine başvurulmalı, ziraat uzmanından bu konularda bilimsel verilere dayalı, doyurucu rapor alınmalı, toplanacak deliller çerçevesinde taşınmazın kim adına, hangi nitelikle tescil edileceğine karar verilmesi”gereğine değinilmiştir,
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra davanın kabulüyle 130 ada 1 parselin orman vasfıyla Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 16.09.1999 tarihinde ilân edilip kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır.
Çekişmeli 130 ada 1 parsel sayılı taşınmaz yörede 1999 yılında yapılan ve kesinleşen orman tahdit sınırları dışında orman sayılmayan alanda kaldığı gibi 1963 ve 1989 tarihli memleket haritalarında ve hava fotoğraflarında açık alanda gözükmekte olup, öncesinin orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşılmaktadır. Çekişmeli taşınmaza komşu 130 ada 2 parsel sayılı taşınmaz ise kadastro sırasında gerçek kişi adına tespit edilmiş ve tutanak itirazsız kesinleşmiş olup halen, gerçek kişi adına tapuda kayıtlıdır. Bu nedenle; çekişmeli taşınmazın 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesi kapsamında 17/2. orman içi açıklık niteliğinde olduğu kabul edilemeyeceğinden ve davalı yararına 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu anlaşıldığından, davacı Hazinenin davasının reddine karar verilmesi gerekirken, mahkemece, aksi düşünce ile yazılı şekilde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
Sonuç : Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalının temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, alınan temyiz harcının istek halinde iadesine 13/06/2013 günü oy birliği ile karar verildi.