3. Hukuk Dairesi 2015/4577 E. , 2016/4118 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı şirketin kaçak elektrik kullandığından bahisle müvekkili aleyhine 46.283,61 TL bedelli kaçak elektrik faturası düzenlediğini, bu bedelin tahsili için müvekkili hakkında icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin abonesiz elektrik kullandığını ancak davalı şirketin Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinde belirtilen yöntemlere uygun hesaplanma yapmadığını belirterek; fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik müvekkilinin davalıya 10.000,00 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının kaçak elektrik kullandığının tespit edildiğini, davacı hakkında 25.06.2010 tarihli kaçak elektrik tespit tutanağı düzenlendiğini, bedelin tahsili için davacı hakkında icra takibi başlatıldığını, takibin kesinleştiğini savunarak; davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece; kısmi dava açılabilmesi için talep konusunun bölünebilir olması, talep miktarının taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli olmaması ve alacaklının bu davayı açmada korunmaya değer hukuki yararının bulunması gerektiği, somut olayda, davacının talebine konu miktarın belli olduğu, taraflar arasında bu konuda herhangi bir uyuşmazlık bulunmadığı, davacının kısmi dava açmada hukuki yararının olmadığı gerekçesiyle dava şartı eksikliği nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm; davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kaçak elektrik kullanıldığından bahisle tahakkuk ettirilen fatura bedelinin bir kısmından borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin menfi tespit davasıdır.
Temyize konu uyuşmazlık; davacının kısmı dava açmakta hukuki yararının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Kural olarak davacı, talebinin tümü için dava açmak zorunda olmayıp, belli bir bölümünü dava konusu yapabilir. Zira; hiç kimse kendi lehine olan davayı açmaya zorlanamaz.(HMK m.24/2)
Kısmi dava 6100 sayılı HMK’nın 109. maddesinde düzenlenmiş olup, maddenin birinci fıkrasında; “Talep konusunun niteliği itibarıyla bölünebilir olduğu durumlarda, sadece bir kısmı da dava yoluyla ileri sürülebilir” denilmiştir. Kısmi dava açılabilmesi için; talep konusunun niteliği itibari ile bölünebilir olması ve talep miktarının, taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli olmaması gerekir.
Somut olayda davacı taraf, kaçak elektrik kullanımını kabul etmekte ancak tahakkuk ettirilen miktarın ilgili mevzuata uygun hesaplanmadığını ve uygulanan faiz oranlarının fahiş olduğunu iddia ederek, davalı tarafından tahakkuk ettirilen 46.283,61 TL fatura bedeli nedeniyle, şimdilik 10.000,00 TL borçlu olunmadığının tespitine karar verilmesini istemektedir.
Bu bağlamda, dava edilen talep konusu niteliği itibariyle taraflar arasında tartışmalı olup, bölünebildiği de dikkate alındığında, davacının kısmi dava açabileceği açıktır.
Hal böyle olunca, mahkemece; davacının kısmi dava açmada hukuki yararı bulunduğu gözetilerek, işin esasına girilip, davacının kaçak elektrik kullanımından dolayı davalı şirkete ne kadar borçlu olduğu bilirkişi marifetiyle tespit edilip, hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 17.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.