21. Hukuk Dairesi 2016/17743 E. , 2018/165 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle, 135.455,16 TL maddi ve manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi, davalı vekilince istenilmesi ve de duruşma talep edilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 16/01/2018 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı vekili Avukat ... geldi. Davacı adına kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan Avukatın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı gün düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği konuşulup düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre; davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, zararlandırıcı sigorta olayı sonucu sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, istemlerin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya kapsamından, kaza tarihinin 16/12/2002, dava tarihinin 05/01/2009, ıslah tarihinin 21/01/2015 olduğu, davalı tarafın ıslah talebine karşı zamanaşımı def‘i ileri sürdüğü, buna karşılık mahkemece bu konuda bir değerlendirme yapılmadığı, davalı tarafından kaza tarihinden 2008 yılına kadar davacıya yapılan ödemelerin maddi tazminat açısından ifaya yönelik ödemeler olup olumadığının karar yerinde tartılşılmadığı anlaşılmaktadır.
3-Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalabilmesini ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu “eksik bir borç” haline dönüştürür. Bu itibarla zamanaşımı savunması bir defi olup, ileri sürüldüğünde, şartları gerçekleşmişse hakkın dava edilebilme niteliği ortadan kalkacağından, artık mahkemenin işin esasına girip onu incelemesi mümkün değildir. 11.01.1940 tarihli 15/70 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı"nda aynı husus "zamanaşımı defi davanın esası hakkında her türlü muameleye manidir. Bu sorun halledilmeden davanın esası incelenemez." şeklinde ifade edilmiştir.
4-01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu oluşturmaktadır. Kanunun 55. maddesinde, “ Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez.” hükmüne yer verilmiştir. Buna göre tazminat alacaklısına ifa amacıyla yapılan ödemelerin hesaplanan maddi zarar tutarından indirilmesi gerektiği açıktır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, somut olayda davalı tarafın ıslah talebine karşı zamanşımı def‘i ileri sürdüğü gözden kaçırılarak, zamanaşımı def"i konusunda bir değerlendirme yapılmadan davanın esası hakkında yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olduğu gibi işverence kaza tarihinden sonra 2008 yılına kadar davacıya yapılan ödemelerin ifa amaçlı olup olmadığı değerlendirilmeden, ifaya yönelik ödeme olarak kabul edilmesi durumunda maddi zararın hesabında dikkate alınması gerektiği değerlendirilmeksizin sonuca ulaşılması da isabetsizdir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, davalı yararına takdir edilen 1.630,00TL duruşma Avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine , 16/01/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.