16. Hukuk Dairesi 2014/4447 E. , 2014/6203 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : BULANCAK KADASTRO MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/11/2013
NUMARASI : 2012/57-2013/139
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında A.. Mahallesi çalışma alanında bulunan 543 ada 8 parsel sayılı taşınmaz satın alma, irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle 3/4 hissesi davacı M.. K.. adına, 1/4 hissesi ise davalı Ş.. K.. adına tespit edilmiştir. Davacı M.. K.., hibe, satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak davalı Şükriye adına olan paya yönelik olarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine, çekişmeli 543 ada 8 parselin komisyon kararı gibi tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı M.. K.. tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın öncesinde davacı ve davalının müşterek miras bırakanı olan A.. K.."dan kaldığı ve taksim edilmediği gerekçesiyle 3/4 hissesi davacı M.. K.. adına, 1/4 hissesi ise davalı Ş.. K.. adına tespit edilmiştir. Davacı çekişmeli taşınmazın bir bölümünü satın aldığını, diğer bölümünü ise babası Ahmet"in sağlığında bakım karşılığında kendisine bağışladığını, taşınmazın tamamında 30 yıldır tek başına zilyet olduğunu iddia ederek davalı Şükriye" nin payına yönelik olarak dava açmıştır. Davalı, kadastro tespitinin doğru olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece çekişmeli taşınmazın tarafların müşterek murisi Ahmet"ten kaldığı, Ahmet"in 1993 yılında ölümünden sonra terekesinin taksim edilmediği, davacının dayandığı 05.02.1978 tarihli hibe senedinin çekişmeli taşınmaza ait olduğunun ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de yapılan değerlendirme hatalı, araştırma ve inceleme de karar için yeterli bulunmamaktadır. Her ne kadar ölünceye kadar bakma akdine ilişkin sözleşmenin resmi şekilde yapılması gerekir ise de davacı Muzaffer"in çekişmeli taşınmazı babasının sağlığında kendisine verdiğini ve o tarihten beri zilyet olduğunu iddia etmesi, davacının dayandığı hibe senedinde “ evimin önü hariç bütün yerlerimi oğlum Muzaffer"e verdim” şeklinde bir ifadenin yer alması, keşifte beyanına başvurulan senet tanığı H.. A.."ın senedi miras bırakan Ahmet"in kendisine getirip imzalattığını beyan etmesi karşısında; öncesi tapusuz olan taşınmazın muris Ahmet tarafından davacıya hibe edilerek zilyetliğinin devredilip edilmediği hususlarında ayrıntılı inceleme yapılması gerekirken, mahkemece davacının iddiası üzerinde yeterli şekilde durulmadan, keşifteki yetersiz mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarına dayalı olarak hüküm kurulmuştur. Bu şekilde eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulamaz. Hal böyle olunca; mahkemece taşınmaz başında yeniden yaşlı, tarafsız, taşınmazı iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, tespit bilirkişileri ve fen bilirkişisi hazır olduğu halde keşif yapılmalı, mahalli bilirkişi ve tanıklar ayrı ayrı dinlenerek; davacının satın aldığını iddia ettiği bölüm ile tarafların müşterek murisi Ahmet"ten kalan bölüm belirlenmeye çalışılmalı, davacının dayandığı 05.02.1978 tarihli hibe senedi okunarak senette muris tarafından hibe harici bırakılan “ evin önünün ” dava konusu yer olup olmadığı belirlenmeli, senedin dava konusu taşınmazı da kapsadığının yani davacıya hibe edilen yerlerden olduğunun anlaşılması halinde zilyetliğinin devredilip edilmediği ve geçmişten bu yana kim tarafından ne şekilde kullanıldığı üzerinde durulmalı, senedin çekişmeli taşınmazı kapsamadığının anlaşılması halinde zilyetliğin davacıya devredilip edilmediği, devredilmiş ise devir tarihinden itibaren davacı tarafından malik sıfatıyla kullanılıp kullanılmadığı hususlarında olaylara dayalı ayrıntılı beyan alınmalı ve ondan sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Belirtilen ilkelere uygun olmayacak şekilde eksik araştırma, inceleme ve hatalı değerlendirme ile karar verilmesi isabetsiz olup, davacının temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davacıya iadesine, 15.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.