3. Hukuk Dairesi 2015/11034 E. , 2016/4298 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki maddi ve manevi tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, temyiz talebinin reddine ilişkin olarak verilen hükmün, duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle; daha önceden belirlenen, 22.03.2016 tarihli duruşma günü için yapılan tebligat üzerine; temyiz eden davacı vekili Av.... Karşı taraf adına gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan vekilin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00"e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, dava dilekçesinde; müvekkili olan davacı ile davalının 1992 yılının ağustos ayında henüz tam olarak işletmeye açılmamış bir otelde birlikte çalışmaya başladıklarını, otelin tüm işlerinin davacı tarafından yapıldığını, bu arada taraflar arasında duygusal bir yakınlaşmanın olduğunu, evli oldukları şeklinde lanse edildiğini, uzun yıllar davacının bu işletmeye emeğini koyduğunu, 2007 yılının ağustos ayında, davalının davacıyı aldattığını ve bu şekilde ayrıldıklarını; bu olaylar nedeni ile, davacının maddi ve manevi zarara uğradığını ileri sürerek; 100.000 TL manevi tazminatın ihtarname tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte; nedensiz zenginleşme nedeniyle otelin işletme değerinin demirbaşları, marka değeri/bilinirliğini ve müşteri potansilyeli ve başkaca değerleri ile birlikte tespit edilerek ½ hissesi oranında şimdilik 200.000 TL"nin fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak ihtarname tarihinden itibaren işleyecek en yüksek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, cevap dilekçesinde; görev itirazı ve zamanaşımı def"inde bulunmuş ve esas yönünden de davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; davanın reddine karar verilmiş, verilen bu hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; yerel mahkeme tarafından, temyiz süresinin geçtiğinden bahisle, temyiz talebinin reddine karar verilmiş, red kararı da temyiz edilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, her ne kadar davacı vekili süresi içinde temyiz talebinde bulunmamış ise de, gerekçeli kararın davacı vekiline tebliği usulsuz olup, davacı vekilinin gerekçeli kararı öğrendiğini bildirdiği tarihe göre temyiz talebinin süresi içinde olduğu görülmekle, temyiz talebinin reddine dair verilen ek kararın kaldırılmasına karar verildikten sonra, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Eldeki davada, mahkemece hem davanın zamanaşımına uğradığı belirtilmiş, hem de uyuşmazlığın esasına ilişkin de inceleme yapılmış, anılan nedenler ile davanın reddi gerektiği sonucuna varılmıştır. Diğer bir deyiş ile, mahkemece davanın hem usulden hem esastan reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Bir davada usul yönünden red sebepleri var ise, davanın usulden reddine karar verilmekle yetinilmesi gerekir.
Davanın usulden reddi, işin esasının incelenmesine engel teşkil eder. Davanın hem usulden, hem de esastan reddine karar verilmesi mümkün değildir. Buna rağmen, mahkemece davanın hem zamanaşımı nedeniyle, hem de esastan reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.
Bozma nedenine göre, davacının temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA,Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davacı taraf için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 1.350 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacı tarafa verilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 22.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.