3. Hukuk Dairesi 2015/6275 E. , 2016/4341 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı dava dilekçesinde; davalı ile 2012 yılında boşandıklarını ve bu karar ile müşterek çocuklar lehine nafakaya hükmedildiğini, kendisinin bu nafakayı ilk zamanlar davalıya elden ödediğini, bir süre sonra ise banka hesabına yatırmak suretiyle ödeme yapmaya başladığını, buna karşın davalıya elden yapılan bu nafaka ödemeleri yok sayılarak 15. Müdürlüğü"nün 2012/11257 E.sayılı dosyasında icra takibi başlattığını belirterek, takibe konu nafaka borcundan dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine ve maaşına konulan haczin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen cevap dilekçesi sunmamış, duruşmadaki beyanında ise; açılan davayı kabul etmediğini, davacının ilk bir yıl elden nafaka ödemediğini, kendisinin icra takibine başlamasından sonra davacının nafakayı banka kanalı ile ödemeye başladığını belirtmiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, davacının... İcra Müdürlüğü"nün 2012/11257 sayılı takip dosyasına, dava tarihi itibariyle 3.615,51 TL borçlu olduğunun, 4.405,00 TL borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden, tarafların .... Aile Mahkemesi"nin 15/12/2011 tarihli kararı ile boşandıkları, kararın 26/01/2012 tarihinde kesinleştiği ve bu karar ile tarafların müşterek çocukları...için kararın kesinleşme tarihinden itibaren aylık 150"şer TL iştirak nafakasına hükmedildiği, davalı tarafın 07.12.2012 tarihinde 3.330 TL birikmiş nafaka alacağı ile devam eden aylık nafakalar için icra takibi başlattığı, davacının icra takibinden sonra gerek banka kanalıyla gerek icra müdürlüğü vasıtası ile bir kısım ödemeler yaptığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece benimsenip hükme dayanak alınan bilirkişi raporunda; dava konusu ... İcra Müdürlüğü"nün 2012/11257-E. sayılı icra dosyasında, takip tarihinin 07.12.2012 olduğu ve boşanma kararının kesinleşme tarihi ile takip tarihi arasında davacı tarafça elden ya da banka kanalı ile yapılmış bir nafaka ödemesi bulunmadığı, davalının banka hesabına ve icra dosyasına yaptığı ödemelerin takip tarihinden sonra olduğu, icra dosyasındaki tüm borcun dava tarihine göre hesaplanması durumunda, dava tarihi (05.02.2014) itibari ile toplam icra dosyası borcunun, takipten sonra işleyen nafaka alacakları ile birlikte 8.020,51 TL olduğu, davacının takip tarihinden sonra gerek banka hesabına gerek icra dosyasına yaptığı ödemelerin icra dosyası toplam borcundan 2.130,21 TL fazla olduğu belirtilmiştir.
Anılan bilirkişi raporu ve mahkemece yapılan araştırma hüküm vermeye elverişli değildir. Zira somut olayda, davacının iddiası, takip talebine konu birikmiş nafaka borcunun takip tarihinden önce davacıya bir kısmının elden bir kısmının da banka kanalı ile ödendiğine ilişkin olup, buna göre mahkemece, takip tarihi itibariyle borçlu olunan nafaka miktarı yönünden inceleme yapılması gerekirken, dava tarihi itibari ile yapılan hesaplamaya dayalı bilirkişi raporunun hükme esas alınması doğru görülmemiştir.
Mahkemece yapılacak iş; takip tarihi itibari ile, davacının dava konusu icra dosyasına ödemesi gereken nafaka borcu bulunup bulunmadığı konusunda taraf ve Yargıtay denetimine elverişli bilirkişi raporu alınarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru bulunmamış, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 22.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.