3. Hukuk Dairesi 2015/16924 E. , 2016/4421 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının dava dışı ... isimli kişiden ...plakalı aracı davalı noterden 30.06.2011 tarihli araç satış sözleşmesi ile satın aldığını, daha sonra aracı satan kişinin kimliğinin sahte olduğunu ve aracın çalıntı olduğunu öğrendiklerini, davalı noterin satış sırasında sahte kimliği dikkatli ve özenli davranması halinde anlayabileceğini, gerekli dikkat ve özeni göstermediğini belirterek, 33.365 TL zarar bedelinin davalı noterden tahsilini talep etmiştir.
Davalı noter vekili cevabında; davacının zararını aracı satan kişiden talep etmesi gerektiğini, sorumlu olmadığını beyan etmiştir.
Mahkemece... hakkında kovuşturma izni verilmesine yer olmadığına karar verildiğinden ve satış işlemi sırasında dolandırıcılık eylemi yapan kişilere karşı dava açılması gerektiğinden bahisle, pasif husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmiş, hükmü davacı vekili temyiz etmiştir.
Dosyanın temyiz incelemesi neticesinde; Dairemizin 2014/1897 e 2014/9766 k sayılı 17/06/2014 tarihli ilamıyla “mahkemece; dava konusu satış işleminde kullanılan sahte kimlik belgeleri getirtilerek, uzman bilirkişi aracılığı ile inceleme yapılarak sözkonusu kimliğin iğfal kaabiliyeti olup olmadığı ve davalı noter yönünden illiyet bağının kesilip kesilmediği hususunda araştırma yapılarak, gerektiğinde ceza dosyası da getirtilip incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece, bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; belge asılları olmadığından illiyet bağının kesilip kesilmediğinin tespit edilemediği, mevcut duruma göre davanın kabulüne karar verilmesinin hakkaniyete aykırı olacağı, davacının davasını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Önceki bozma ilamında belirtildiği gibi; 1512 sayılı Noterlik Kanununun "Noterlerin Hukuki Sorumlulukları" başlıklı 162.maddesine göre "Stajyer, katip ve katip adayları tarafından yapılmış olsa bile, noterler, işin yapılmamasından veya hatalı yahut eksik yapılmasından dolayı zarar görmüş olanlara karşı sorumludurlar. Noter, birinci fıkra gereği ödediği miktar için işin yapılmaması, hatalı yahut eksik yapılmasına sebep olan stajyer veya noterlik personeline rücu edebilir."
Bu maddeye göre, noterlerin sorumluluğu "Kusursuz sorumluluktur." Kusursuz sorumlulukta, zarar gören kişinin kusurun varlığını ispat etmek zorunluluğu yoktur. Aksine kusursuz sorumlu olan davalının (noterin) olayla zarar arasında illiyet bağının bulunmadığını kanıtlaması gerekir. Sorumluluk hukukunun önemli öğelerinden biri de zarar ile eylem arasında illiyet bağının bulunmasıdır. İlliyet bağının kesildiği durumlarda kusursuz sorumlu olan kişi sorumlu tutulmayacaktır.
Teoride ve uygulamada; mucbir sebep, zarar görenin tam kusuru ve üçüncü kişinin ağır kusuru ile illiyet bağı kesilir ve kusursuz sorumlu olan kişi sorumluluktan kurtulur.
Noterlik Yasası"nın 72.maddesi gereğince noter, iş yaptıracak kişilerin kimlik ve adresleri ile gerçek isteklerini tamamen öğrenmekle yükümlüdür. Noterin sahte belgeler ile işlem yapması hatalı ve eksik bir işlemdir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 06/12/2013 gün 2013/4-335E-2013/1654K sayılı ilamında, "...Noterin ilgililerin hukukî menfaatlerini korumak için araştırma ve aydınlatma görevi vardır. Noterlik Kanunu’nun 72. maddesine göre; noter, iş yaptıracak kimselerin kimlik, adres ve yeteneğini ve gerçek isteklerinin tamamını öğrenmekle yükümlüdür. Bu cümleden olarak noterin veya çalışanının her zaman belgenin sahte olup olmadığını anlamasını ve tetkik etmesini yani grafolojik bir inceleme yapması beklenemez. Ancak; belgenin veya kimliğin ilk bakışta sahte olup olmadığı veya kimlikte şekli anlamda var olması gereken bir bilginin olmaması yahut olmaması gereken bir ibarenin bulunması noter veya çalışan tarafından dikkat edilmesi gereken hususlardandır. Bu gibi hâllerde noterin veya çalışanının gerekli özeni göstermesi beklenir. Aksine davranış özen yükümlülüğünün ihlâlidir... " hususları vurgulanmıştır.
Somut olayda; davacının dava dışı ... isimli kişinin...simli kişiye ait kimlik bilgilerini sahte olarak kullanması nedeniyle davalı noterde 30.06.2011 tarihli araç satış sözleşmesi ile... plakalı aracı satın aldığı, aracın çalıntı olduğunun anlaşılması üzerine araca el konulduğu, ... isimli kişi hakkında Asliye Ceza Mahkemesinde dolandırıcılık eyleminden dolayı dava açıldığı, aracın gerçek maliki .... tarafından ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 15.01.2013 tarihli kararı ile .... Noterliğinin 30.06.2011 tarihli satış sözleşmesinin sahte imza ile düzenlenmesi nedeniyle iptaline karar verildiği anlaşılmaktadır.
Davalının, sahte kimlik belgesine dayanarak satış sözleşmesini tamamlamış olması özen yükümlülüğünün kusurlu şekilde aksattığını göstermekte olup, noterin eylemi ile meydana gelen zarar arasında illiyet bağının kesilmediği açıktır. Bu nedenle davalı noterin sorumluluğu cihetine gidilmelidir.
Hal böyle olunca, mahkemece zararın kapsamı belirlenerek olayın gelişim biçimine göre davalı noterin kusursuz sorumlu olduğu gözetilerek karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçeyle davalı noter yönünden istemin reddedilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 23.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.