10. Hukuk Dairesi 2015/1043 E. , 2015/6406 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacı, davada davalı işyerinde 1989-1994 yılları arasındaki hizmetlerinin tespitini istemiştir. Davacı tarafından 15.05.2013 tarihinde açılan davada, mahkemece davacının davasını 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açmadığından reddine karar vermiştir.
Davanın yasal dayanağı olan 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesinde, yönetmelikle belirlenen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları, Kurumca saptanamayan sigortalıların, çalıştıklarını, hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilâm ile kanıtlayabildikleri takdirde, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayılarının göz önünde bulundurulacağı açıklanmış olup anlaşılacağı üzere çalışmanın tespiti istemiyle hak arama yönünden bu maddeyle getirilen süre, doğrudan doğruya hakkın özünü etkileyen hak düşürücü niteliktedir ve dolması ile hakkın özü bir daha canlanmamak üzere ortadan kalkmaktadır. Buna göre; ilgili kişi hakkında işe giriş bildirgesi düzenlenmediği, düzenlenmesine karşın yasal hak düşürücü süre içerisinde Kuruma verilmediği, sigortalılık bildirimini içeren dönemsel sigorta primleri bordrosunun/aylık prim ve hizmet belgesinin hazırlanmadığı veya anılan süre içerisinde Kuruma teslim edilmediği, sigorta priminin Kuruma yatırılmadığı, çalışmanın varlığı yönünde Kurum görevlilerince herhangi bir saptamanın söz konusu olmadığı durumlarda, hizmetin varlığını ileri süren kişilerin hak düşürücü süre içerisinde yargı yoluna başvurması zorunludur. Bununla birlikte önemle vurgulanmalıdır ki değinilen kuralın tek istisnası, kamu kurum ve kuruluşlarında gerçekleşen hizmete ilişkin olarak, Kuruma aktarılmasa dahi işveren tarafından ödenen ücret/maaş üzerinden sigorta primi kesintisi yapılması olgusudur. Bir başka anlatımla, sözü edilen niteliğe sahip işyerinde çalışanların kayıtlara geçirilmesi ve ücret ödemelerinin de belgelere dayandırılması asıl olduğundan,
yukarıda açıklanan durumların hiçbiri gerçekleşmemiş olsa da Kuruma aktarılmamasına karşın işverence ilgiliye ödenen ücret/maaş üzerinden sigorta primi kesintisi yapıldığı takdirde hak düşürücü süreye ilişkin hüküm uygulanamaz. Belirtilmelidir ki, uygulama yapılırken, hizmetin ara vermeksizin kesintisiz gerçekleştiği durumlarda, çalışmanın sona erdiği (işten çıkış yapıldığı) yılın sonuna karşılık gelen 31 Aralık gününden başlayarak 5 yıllık sürenin hesaplanması gerekmektedir.
Eldeki dosyada, davacının hizmet döküm cetvelinde talep konusu dönem içinde dava dışı 28613 işyeri nolu yerden 01.07.1989-06.09.1990 ve 01.07.1992-01.07.1993 tarihleri arasında bildirimler olduğu, gene dava dışı 11001581 işyeri nolu yerden 02.08.1993-1994 arasında bildirimler olduğu görülmektedir. Çalışmaların bildirildiği işyerleri ile davalı işyeri arasında hukuki ve fiili irtibat olup olmadığı araştırılmalı, bağlantı yok ise 15.05.2013 tarihinde açılan davada hak düşürücü sürenin gerçekleştiği, bağlantı bulunduğu takdirde çalışmanın kesintisiz olduğu sonucuna varılacağından istemin hak düşürücü süreye uğramadığı gözetilmeli, davacının çalışmasını bilebilecek durumda bordro tanıkları dinlenilmeli, işyerinde sosyal güvenlik kontrol memurlarınca bir denetim yapılıp yapılmadığı, aynı çevrede faaliyet yürüten ve davacının çalışmasını bilebilecek durumda olan tarafsız nitelikte işverenler ve bordrolu çalışanlar yöntemince saptanarak tanık sıfatıyla dinlenilmeli, Emniyet veya Jandarma vasıtasıyla kamu tanığı araştırılmalı ve tespit edilirse dinlenilmeli, işyerinde sosyal güvenlik kontrol memurlarınca bir denetim yapılıp yapılmadığı, aynı çevrede faaliyet yürüten ve davacının çalışmasını bilebilecek durumda olan tarafsız nitelikte işverenler ve bordrolu çalışanlar yöntemince saptanarak tanık sıfatıyla dinlenilmeli, davacıyla ilgili varsa tüm belge ve kayıtlar işverenden istenilmeli, iş yerinin kapsamı, kapasitesi ve niteliği nazara alınmalı, davacının kayıtlarda görünmeyen çalışmalarının hangi nedenlerle kayıtlara geçmediği ya da bildirim dışı kaldığı hususu, çalışmanın varlığı ve kesintili olup olmadığı yöntemince araştırılmalı, toplanan tüm kanıtlar birlikte değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre bir karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davacıya iadesine, 02.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.