3. Hukuk Dairesi 2015/6149 E. , 2016/4594 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesinde;davalı kurumun elektriği haber vermeden kesmesi nedeniyle davacıya ait işletmedeki kesime hazır 1567 adet tavuğun telef olduğunu,delil tespiti dosyası ile davacının zararının belirlendiğini,abonelik sözleşmesi hükümleri ve enerji dağıtımı ile ilgili düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde davalının kusurlu olduğunu,arıza erken giderilmiş olsaydı ya da kesintinin uzun süreceği mutad yollarla bildirilmiş olsaydı söz konusu zararın önlenebileceğini belirterek,6.500 YTL tutarındaki zararın tespit tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde;yıldırım düşmesi nedeniyle OG direği yandığı için acil durum kesintisi yapıldığını,davalının kusurunun bulunmadığını,bölgenin coğrafi koşulları,gece olması,havanın yağmurlu olması da nazara alındığında gereken özen ve süratle mümkün olan en kısa sürede arızanın giderildiğini savunarak,davanın reddini istemiştir.
Mahkemece;benimsenen delil tespit raporuna göre davanın kısmen kabulü ile 6.205,32 TL maddi zararın tespit tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline dair kararın davalı vekilince temyiz edilmesi neticesinde Yargıtay 19.H.D."nin 28.06.2010 tarih ve 2009/12540 Esas 2010/8157 Karar sayılı ilamı ile ""davalı vekilinin davadan önce yaptırılan delil tespitine itiraz ettiği,bu nedenle mahkemece konusunda uzman 3 kişilik bilirkişi heyetinden ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınması gerektiği"" gerekçesiyle bozulmuş,mahkemece bozma ilamına uyularak aldırılan ve benimsenen bilirkişi heyet raporu doğrultusunda davaya konu zarardan davalının sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş,verilen kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi neticesinde ise Yargıtay 19.H.D."nin 05.07.2012 tarih ve 2012/7097 Esas 2012/11208 Karar sayılı ilamı ile ""davacı vekilinin kök bilirkişi raporuna itirazlarını da karşılayacak nitelikte delilleri toplanarak bilirkişi kurulundan Yargıtay denetimine elverişli nitelikte ek rapor alınması gerektiği "" gerekçesi ile bozulmuştur.
./..
-2-
Mahkemece bozma ilamına uyularak yargılamaya devam edilmiş,bozma ilamı doğrultusunda kurumlara yazılan müzekkereler,yapılan keşif ve alınan bilirkişi heyet raporu da nazara alındığında dava konusu yerde meydana gelen arızanın havanın yağışlı olmasından değil,ağaç yapılı ENH"na yıldırım çarpması sonucu oluştuğu ve bu durumun mücbir sebep,doğal afet olarak sayıldığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş,hüküm süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava;enerji nakil hattına yıldırım düşmesi sonucu oluşan elektrik kesintisi nedeniyle davacının uğradığı maddi zararın tazminine ilişkindir.
6098 sayılı yeni Türk Borçlar Yasası’nın 69’uncu ve önceki 818 sayılı Borçlar Yasası’nın 58’inci maddelerinde “bir binanın veya diğer yapı eserlerinin malikleri, bunların yapımındaki bozukluklardan veya bakımındaki eksikliklerden” sorumlu ve bir kusurları söz konusu olmaksızın “doğan zararı gidermekle yükümlü” tutulmuşlardır. Bu sorumluluğa öğretide “kusursuz sorumluluk” veya daha geniş tanımıyla “kusura dayanmayan nesnel sebep sorumluluğu” denilmektedir.Burada malike kurtuluş kanıtı sunma olanağı tanınmamıştır.Malik ancak illiyet bağını kesen sebeplerin (mücbir sebep,zarar görenin kendi kusuru,üçüncü kişinin ağır kusuru gibi ) varlığı durumunda sorumluluktan kurtulabilir.
Enerji nakil hatları,bölgede elektrik enerjisinin dağıtımını yerine getirmektedir.Bu faaliyet,varlığı ve niteliği itibariyle bir tehlike ve dolayısı ile zarar ihtimali taşıdığından,davalı şirketin sorumluluğu,bir sebep sorumluluğu olan kusursuz (objektif) sorumluluktur.
Sorumlu kişi veya işletmenin, kusurlu olup olmaması, özen ödevini yerine getirip getirmemesi, işletme veya nesnede (şeyde) bir bozukluk veya noksanın bulunup bulunmaması, meydana gelen zararın tazmin borcu yönünden bir etkiye sahip değildir. Zira bunların sebep oldukları zararlarda, kusurun bulunup bulunmadığı ya da rolünün olup olmadığı çoğu zaman bilinemediği veya ispat edilemediği gibi, sorumlu kişi veya işletme, her türlü özeni gösterse, gözetim ve denetim ödevini yerine getirse, gerekli bütün tedbirleri alsa bile, gene çoğu zararın meydana gelmesini önlemek mümkün değildir. Bu sebeple sorumluluğunun bağlandığı olgu ile zarar arasında uygun illiyet bağı kurulduğu zaman, sorumluluk da gerçekleşmiş olacağından, bu işletme veya nesnelerin sahip veya işletenleri, bunların sebep oldukları zararı gidermek zorundadır.
Bina veya yapı eseri malikinin sorumluluğunu ortadan kaldıran, bir başka deyişle, zarar ile yapımdaki bozukluk ve özen eksikliği arasında uygun “nedensellik bağı”nı kesen nedenler ise mücbir sebep,zarar görenin kendi kusuru ve üçüncü kişinin kusuru olarak belirlenmiştir.
Bunlardan mücbir sebep sorumluluğuna gelince;bilindiği gibi, mücbir sebep, önlenemez doğa olayıdır. Ancak her doğa olayı mücbir sebep değildir. Örneğin, çok şiddetli bir fırtınada uçan saç levhanın, reklam panosunun kişilere çarpıp yaralaması ya da yıkılan direğin park halindeki aracın üzerine düşmesi olaylarında, zararın nedeni şiddetli fırtına değil, saç levhanın, reklam panosunun sağlam monte edilmemiş, direğin hatalı dikilmiş olmasıdır.
Doğa olayı olarak nitelenebilecek fırtına, aşırı yağış, toprak kayması ve benzeri olaylarda, çoğu kez zararın temel nedeni bina ve yapıdaki bozukluk ve bakımsızlık olmaktadır. Örneğin, balkondaki saksının, çatıdaki kiremitin, işyeri tabelasının fırtınada düşebileceği önceden hesaplanmalı, ona göre önlem alınmalıdır. Şiddetli bir fırtınada yüksek voltajda akım taşıyan elektrik tellerinin kopabileceği, direklerin devrileceği önceden düşünülmeli, umulmayan haller ve doğa olayları gözetilerek ona göre hat çekilmelidir.Eğer, art arda yağan yağmur sırasında duvar yıkılmış, dam çökmüşse bunun nedeni, şiddetli yağış değil, duvarın ve çatının doğal etkilere dayanamayacak kadar kötü yapılmış olmasıdır.
./..
-3-
Somut olayda;mahkemece ilgili kurumlara yazılan müzekkereler,mahallinde icra edilen keşif ve alınan bilirkişi heyet raporu dikkate alınarak meydana gelen arızanın havanın yağışlı olmasından değil,ağaç yapılı ENH"na yıldırım çarpması sonucu oluştuğu ve bu durumun ise mücbir sebep ,doğal afet olarak sayıldığı ve bu nedenle de davalının meydana gelen zarardan sorumlu tutulamayacağı gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiş ise de;davaya konu edilen yerdeki ENH"na yıldırım düşmesinin davalının sunduğu hizmetin niteliği ve yapısı dikkate alındığında yukarıdaki açıklamalar da gözetildiğinde illiyet bağını kesen bir sebep olarak düşünülemeyeceği kuşkusuzdur.Davalının meydana gelen zarardan sorumlu olduğu açıktır.Ancak davacının da söz konusu broiler tavuk yetiştiriciliği yaptığı işletmesinde jeneratör bulundurma vb. tedbirleri alıp almadığı hususları üzerinde de durularak davacıya atfedilebilecek kusur bulunup bulunmadığı,var ise oranının belirlenmesi suretiyle o miktarda meydana gelen zarardan indirim yapılması gerektiğinin gözetilmesi gerekmektedir.
Hal böyle olunca mahkemece;ENH"na yıldırım düşmesi olayının davalının sunduğu hizmetin niteliği ve yapısı dikkate alındığında illiyet bağını kesen bir sebep olarak düşünülemeyeceği ve davalının meydana gelen zarardan sorumlu olduğu gözetilerek,alanında uzman önceki bilirkişiler dışında 3"lü bilirkişi heyetinden yeniden rapor alınmak suretiyle davacının söz konusu işletmede jeneratör vb. tedbirleri bulundurup bulundurmadığı da değerlendirilmek suretiyle,davacıya atfedilebilecek bir kusurun bulunup bulunmadığının tespiti,var ise oranının belirlenmesi ve o oranda meydana gelen zarardan indirim yapılması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş,bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 25.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.