3. Hukuk Dairesi 2016/1441 E. , 2016/4605 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tedbir nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesinde;tarafların 2000 yılında evlendiklerini,2001 ve 2006 doğumlu iki çocukları olduğunu,davalının 2012 yılında davacıya karşı açtığı boşanma davasının reddedildiğini, bu kararın kesinleşmesi ile yargılama sürecinde davacı ve müşterek çocuklar için hükmedilen nafakaların kesildiğini,davalının müşterek haneye dönmediğini ve ...ilinde polis olarak görev yaptığını,başka bir bayan ile gayrı resmi ilişki yaşadığını,davacının ise iki çocuğu ile ikamet etmekte olup kira ödemesi vb. giderleri bulunduğunu, komşu ve akraba yardımı ile geçindiğini belirterek,dava tarihinden itibaren davacı için aylık 700 TL, müşterek çocuklardan ... için aylık 450 TL...için ise aylık 350 TL tedbir nafakasına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde;kira,elektrik vb. giderleri ile kredi borcu için aylık toplam 2.750 TL ödemesi olduğunu savunarak,mahkemece gerekli değerlendirmenin yapılmasını istemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile,dava tarihinden itibaren davacı kadın için aylık 500 TL tedbir nafakasının ve müşterek çocuklar için ayrı ayrı aylık 300"er TL (aylık toplam 600 TL) tedbir nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, ayrı yaşamda haklılık olgusuna dayalı olarak açılmış tedbir nafakası istemine ilişkindir.
Türk Medeni Kanunu"nun 197.maddesinde; ayrı yaşamada haklı olan eşin diğer eşten tedbir nafakası isteyebileceği düzenlenmiştir. Aynı yasanın 186/3.maddesinde de; eşlerin birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve mal varlıklarıyla katılacakları hükme bağlanmıştır.
Tedbir nafakasının niteliği ve yasal düzenleme gereği davalı birliğin giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır. Zira; evlilik birliğinin korunması ve devamını sağlamak için eşlerin asgari ölçüde uyması gereken bazı yükümlülükler ve karşılamaları gerekli bazı ortak giderler mevcuttur. Buna göre evlilik birliğinin ortak giderleri olan kira, elektrik, yakıt, su ve benzeri giderlere davalı eş katılmak zorundadır. Diğer taraftan hakim, eşlerin birlikte yaşarken sürdürdükleri hayat seviyesini ayrı yaşamaları halinde de korumaları gerektiğini gözetmelidir.
Somut olayda;tarafların 2000 yılında evlendikleri, 2001 ve 2006 doğumlu iki çocuklar olduğu, davalının 2012 yılında davacı aleyhine boşanma davası açtığı, toplanan delillerden davacı kocanın davalı eşinin kusurunu affettiği gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, eş için 500 TL müşterek çocuklardan ......için aylık 300 TL,.....çin ise aylık 250 TL olmak üzere hükmedilen toplam 1.050 TL tedbir nafakasına hükmedildiği,kararın 24.04.2015 tarihinde kesinleştiği, davadan sonra tarafların biraraya gelmedikleri,davacı kadının ev hanımı olduğu,ailesinin yardımı ile geçimini sağladığı, aylık 350 TL kira ödemesi olduğu; davalı kocanın ise polis memuru olarak görev yaptığı,aylık 3.300 TL geliri olduğu, aylık 500 TL kira ödemesi olduğu anlaşılmaktadır.
Buna göre aleyhine boşanma davası açılan eş, boşanma davası sürerken ayrı yaşamda haklıdır. Boşanma isteminin reddinden sonra ayrı yaşamın sona erdirilmesi ve birliğin tekrar kurulması esas olup, evlilik birliğini tekrar kurma görevi de açtığı boşanma davası reddedilen tarafa aittir. Bu bağlamda somut olayda; davalı kocanın herhangi bir barış girişiminde bulunmadığı, davacı kadının ayrı yaşamda haklı olduğu, tarafların müşterek çocuklarının ise davacı anne ile birlikte yaşadığı anlaşılmıştır.
Bu kapsamda, 16.07.2012 tarihinde açılmış boşanma davasının yargılaması sırasında eş ve çocuklar yararına aylık toplam 1.050,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmişken, aradan yaklaşık olarak 3 yıl geçmesine, bu süreçte paranın alım gücünün azalmasına, davacı eş ve müşterek çocukların ihtiyaçlarının artmış olmasına rağmen, eldeki nafaka davasında, boşanma davasının yargılaması sırasında hükmedilen nafakalardan daha düşük oranda nafakalara hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
Hal böyle olunca mahkemece; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları, davacı eş ve müşterek çocukların ihtiyaçları, boşanma davasının yargılaması sırasında hükmedilen nafaka miktarları da göz önünde bulundurularak TMK.nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesi gereğince eş ve müşterek çocuklar için daha yüksek oranda nafakaya hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 25.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.