3. Hukuk Dairesi 2015/5666 E. , 2016/4610 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının mirasçısı alan... aboneliğinin mevcut olduğunu, 7 adet faturanın ödenmediğini, davalının ...Tarifeler Yönetmeliği"nin 51 maddesi uyarınca sorumlu olduğunu belirterek alacağın tahsili için başlatılan ...İcra Müdürlüğü"nün 2012/2897 Esas sayılı dosyasına davalının yaptığı haksız itirazın iptali ile %20"den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile; 1.231,32-TL asıl alacak, 790,22-TL işlemiş faiz, 142,24-TL KDV, 4,64-TL ÇTV, 0,30-TL ÇTV faizi olmak üzere toplam 2.168,72-TL yönünden davalının ...ürlüğü"nün 2012/2897 Esas sayılı dosyasına vaki itirazının iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, asıl alacak üzerinden %20 oranında hesap edilen 246,26-TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde görülmeyerek reddedilmiştir.
Para borçlarında borçlunun borcunu vadesinde ödememesi halinde kararlaştırılan gecikme zammının aslında bir faiz olduğu kabul edilmektedir (HGK"nun 16.06.2004 gün ve 2004/19-357-360; 10.10.2012 gün ve 2012/7-502-707 sayılı kararları)
Faiz bilindiği gibi; Para borçlarında borcun zamanında ödenmemesi -borçlunun temerrüde düşmesi- halinde kanun gereği kendiliğinden işlemeye başlayan ve temerrüd devam ettiği sürece varlığını koruyan, alacaklının zararın varlığını ve miktarını aynı zamanda borçlunun kusurunu ispat etmek zorunda kalmaksızın borçlunun ödemek durumunda olduğu ve miktarı yasalarca belirlenmiş asgari ve maktu bir tazminattır. Temerrüt faizinin miktarı yasalarca belirlenmiş olduğundan, alacaklının bir zararının olup olmadığı veya zararın temerrüd faizi oranından daha düşük olup olmadığı tartışmalarına meydan vermeksizin, borçlunun faiz ödemeye peşinen zorlanması yargı organlarını da büyük bir yükten kurtarmakta ayrıca borçluyu zamanında ödemede bulunmaya sevk etmektedir.
Borçlar Kanunun 105. maddesinde; alacaklının uğramış olduğu zararın geçmiş günler faizinden fazla olması halinde, borçlu kendisine hiçbir kusur isnat edilemeyeceğini ispat etmedikçe bu zararın tazmininin dahi istenebileceği hüküm altına alınmıştır. Görüldüğü gibi alacaklı geçmiş günler faizini -yasal faizi- talep ederken bir zararının varlığını ve miktarını ispat etmek zorunda değildir. Zira, bu kısım yasada hüküm altına alınmıştır. Ancak zararının yasal faizden fazla olduğunu iddia ederse, bu miktarı ispat etmelidir.
Somut olayda; hükme esas alınan bilirkişi raporunda, ilk ay faturası ödenmediğinde abonenin suyunun kapatılması gerektiği,dosya kapsamından ödenmediği anlaşılan 3.sıradaki 2003/7 dönem faturasından itibaren davacı tarafın %50 kusurunun başladığını,bu ve devam eden dönem faturaları için işleyecek yasal faizden %50 oranında indirim yapılarak hesaplama yapıldığı belirtilmiştir.
Ancak kanun koyucu alacağını geç alan alacaklının zararının yasal faiz kadar olduğunu kabul ederek düzenleme yapmış ve bu oranın ispatını gerekli görmediği gibi; borçluya zararın bu orandan daha az olduğunu ispat etmesi halinde yasal orandan daha düşük faiz oranından sorumlu olacağına dair bir düzenleme de getirilmemiştir.
Hal böyle olunca, mahkemece; işlemiş yasal faizin tümü üzerinden davalının sorumlu tutulması gerekirken gerekirken, aksine düşüncelerle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 28.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.