21. Hukuk Dairesi 2017/1604 E. , 2018/226 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... 25. İş Mahkemesi
KARAR
A) Davacı İstemi:
Davacı; 5510 sayılı Yasa"nın 56/2. fıkrası uyarınca boşandığı eşi ile birlikte yaşadığının tespit edilmesi nedeni ile ölüm aylığının kesilmesine ilişkin Kurum işleminin iptalini, kesilen yetim aylığının, kesilme tarihi itibariye yasal faizi ile birlikte tekrar bağlanarak ödenmesini, kesilme tarihi itibariyle dava sonuna kadar ihtiyati tedbir yoluyla ödenmesini, davalı kuruma 63.493,80 TL borçlu bulunmadığının tespitini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabı:
Davalı SGK vekili özetle; Kurum işleminin, kurum denetim ve kontrol ile sorumlu denetim elemanının işlemine dayandığını, yapılan bu denetimde davacının boşandığı eşi ile birlikte yaşadığının saptandığını, denetim raporu hazırlanırken orada yaşayan değişik insanlarla konuşularak çeşitli kayıtların incelendiğini ve sonuç olarak davacının boşandığı eşi ile birlikte yaşadığının tespit edildiğini, nüfus ve muhtarlık kayıtları, seçmen kütüğü kayıtları, elektrik su telefon ve GSM kayıtları, sigorta kayıtları, durumun aydınlanmasına yardımcı olacağını belirtmek suretiyle davanın reddini istemiştir.
C)İlk Derece Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı:
İlk derece Mahkemesince; “Davacının boşanan eşle eylemli olarak birlikte yaşayıp yaşamadığı tartışılmıştır. Özellikle ... İlçe Emniyet Müdürlüğünün 11/06/2015 tarihli yazısında davalı eşinin davacı ile birlikte yaşamadığı 2003-2004 yılından beri oğlu ..."ın yanında yaşadığı belirlenmiştir.
Dinlenen tanıklar irdelendiğinde davacı ve eşinin başka yerlerde oturduğu davacının oğlunun yanında ikametgah ettiği,ziyarette bulunulduğu anlaşılmıştır. Tüm dosya kapsamı incelendiğinde davacının eşi ile birlikte aynı yerde ikametgah etmediği anlaşıldığından aşağıdaki hüküm kurulmuştur. ” gerekçesiyle davanın KABULÜNE karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu ;
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle;”Kurum işlemi denetim raporuna dayanmaktadır. Denetim raporunun aksi ispatlanamamıştır.” gerekçeleriyle, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
D) Bölge Adliye Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı :
Bölge Adliye mahkemesince “.... resmi kurumlarda adres kayıt sisteminde kayıtlı adresin kişi adresi olarak kayda alındığı dikkate alındığında yapılan araştırmalarda adreslerin farklı gözükmesi olağan olup bu davacı ile boşandığı eşinin ayrı yaşadığının tek başına kanıtı olarak değerlendirilemez. Zabıta memurlarının dahi araştırmayı çevre soruşturması yaparak mı yoksa evin içinde yaşayan kişilere sorarak mı yaptığı belli değildir. İhbar üzerine her iki adreste ayrı ayrı soruşturma yapan denetmen birçok komşu ile görüşmüş, komşular açıkça davacının Tepebaşı mahallesindeki adreste eşi ... "le birlikte yaşadığını söylemişlerdir. ... mahallesindeki adresin abonelik kayıtları da bu durumu destekler yöndedir. Yine Telekom dan yerel mahkemece yapılan araştırmada Tepebaşı mahallesindeki adreste ... adına bulunan aboneliğin 22/10/2010 da Koray "a devredilmesi de bu durumu destekleyen bir başka delildir. Bu nedenle durum ilk ortaya çıktığında denetmenin birçok kişiden soruşturmak suretiyle yapmış olduğu tespit işlemine göre kurumca aylığın kesilmesi işlemi hukuka uygun olduğundan istinaf talebinin kabulüyle kararın kaldırılarak davanın reddine karar vermek gerekmiştir. “ gerekçesiyle
“ 1- Davalı kurum vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.2 maddesi gereğince KABULÜNE,
... 25.İş Mahkemesinin 26/10/2016 tarih, 2016/652 E., 2016/404 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2- Davanın REDDİNE, “ karar verilmiştir.
E) Temyiz:
Davacı vekili; “ Adres kayıtlarında, medula kayıtlarında davacının ve eşinin adreslerinin farklı olduğu sabittir. Emniyet Müdürlüğü tutanağında; davacının 20 yıldır oğluyla ... de yaşadığı tespit edilmiştir.” gerekçeleriyle Bölge adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2- Dava; 5510 sayılı Yasa"nın 56/2.fıkrası uyarınca boşandığı eşi ile birlikte yaşadığının tespit edilmesi nedeni ile ölüm aylığının kesilmesine ilişkin davalı Kurum işleminin iptali ile kesilen yetim aylığının, kesilme tarihi itibariye yasal faizi ile birlikte tekrar bağlanarak ödenmesi, kesilme tarihi itibariyle dava sonuna kadar ihtiyati tedbir yoluyla ödenmesi, davalı kuruma 63.493,80 TL borçlu bulunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Davanın, yasal dayanağı 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 56. maddesinin ikinci fıkrasıdır. Fıkrada: “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96. madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Düzenleme ile ölen sigortalının kız çocuğu veya dul eşi yönünden, boşanılan eşle boşanma sonrasında fiilen birlikte olma durumunda, ölüm aylığının kesilmesi ve ödenmiş aylıkların geri alınması öngörülmektedir. Buna göre, daha önce sosyal güvenlik kanunlarında yer almayan, boşanılan eşle fiilen birlikte yaşama olgusu, gelir veya aylık kesme nedeni ve bağlama engeli olarak benimsenmiştir.
5510 sayılı Kanunun 56. maddesinin ikinci fıkrasında, daha önceki sosyal güvenlik kanunlarında yer almayan, boşanılan eşle fiilen (eylemli olarak) birlikte yaşama olgusu, gelir/aylık kesme nedeni olarak düzenlendiği gibi, eylemli olarak birlikte yaşama, aynı zamanda gelir/aylık bağlama engeli olarak da benimsenmiştir.
Anılan 56. madde de, oldukça yalın olarak “eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen” ibareleri yer almakta olup, kanun koyucu tarafından örneğin; “sosyal güvenlik kanunları kapsamında ölüm aylığına hak kazanmak amacıyla eşinden boşanan”, “hak sahibi sıfatını haksız yere elde etme amacıyla eşinden boşanan”, “gerçek boşanma iradesi söz konusu olmaksızın (muvazaalı olarak) eşinden boşanan” veya bunlara benzer ifadelere yer verilmemiş, sade olarak kaleme alınan metinle uygulama alanı genişletilmiştir. Maddede boşanma amacına/saikine yönelik herhangi bir düzenlemeye yer verilmediğinden, gerek Kurumca, gerekse yargı organlarınca uygulama yapılırken; eşlerin boşanma iradelerinin gerçekliğinin/samimiliğinin araştırılıp ortaya konulması söz konusu olmamalı, boşanmanın muvazaalı olup olmadığına ilişkin herhangi bir araştırma/irdeleme ve boşanma yönündeki kesinleşmiş yargı kararının geçerliliğinin sorgulaması yapılmamalı, özellikle, kesinleşmiş yargı organının verdiği karara dayanan “boşanma” hukuki durum ve sonucunun eşlerin gerçek iradelerine dayanıp dayanmadığının araştırılmasının bir başka organın yetki ve görevi içerisinde yer almadığı, kaldı ki, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununda “anlaşmalı boşanma” adı altında hukuki bir düzenlemenin de bulunduğu dikkate alınmalıdır. Şu durumda sonuç olarak vurgulanmalıdır ki, boşanma tarihi itibarıyla gerçek/samimi boşanma iradelerine sahip olan (evlilik birliği temelinden sarsılan) veya olmayan tüm eşlerin, maddenin yürürlük tarihi olan 01.10.2008 tarihinden itibaren her ne sebeple olursa olsun eylemli olarak birlikte yaşadıklarının saptanması durumunda gelirin/aylığın kesilmesi zorunluluğu bulunmaktadır.
Gelirin/aylığın kesilme tarihi ile Kurumun geri alım (istirdat) hakkının kapsamına ilişkin olarak; eylemli birlikte yaşama olgusunun gerçekleşme/başlama tarihi esas alınarak bu tarih itibarıyla gelir/aylık kesme veya iptal işlemi tesis edilip ilgiliye, anılan tarihten itibaren yapılan ödemeler yasal dayanaktan yoksun/yersiz kabul edilmeli, ancak, söz konusu madde 01.10.2008 günü yürürlüğe girdiğinden, eylemli birliktelik daha önce başlamış olsa dahi maddenin yürürlük günü öncesine gidilmemeli, başka bir anlatımla 01.10.2008 tarihi öncesine ilişkin borç tahakkuku söz konusu olmamalı, böylelikle açıklığa kavuşturulacak yersiz ödeme dönemine ilişkin olarak 5510 sayılı Kanunun 96"ncı maddesine göre uygulama yapılmalıdır.
Somut olayda ; davacı ...’nın 01/04/2003 tarihinde eşi ...’dan boşandığı, 10/07/1985 tarihinde vefat eden babasından dolayı yetim aylığı bağlandığı, Sosyal Güvenlik Denetmeni tarafından düzenlenen 22/11/2014 tarih ve 49 sayılı rapora göre davacı ve boşandığı eşinin birlikte yaşadıklarının tespit edildiği, raporun ayrıntılı olarak düzenlendiği, davacı ve eşinin mernis adreslerinde yerinde denetim yapıldığı ve birçok kişiyle görüşüldüğü, bu rapora dayanılarak Kurumca 19/01/2005-19/12/2014 tarihleri arasında ödenen 49.509,26 TL aylık tutarı ve işleyen faizinin borç çıkarıldığı, anlaşılmıştır.
Bu durumda; Bölge Adliye Mahkemesinin gerekçesinde izah edilen hususlar ve dosyadaki verilere göre birlikte yaşama olgusu sabit olup verilen karar yerinde olmakla birlikte, 5510 sayılı Kanunun 56/son maddesi gereğince, 01.10.2008 tarihi öncesine ilişkin borç tahakkuku yapılamayacağından, bu nedenlerle Kurum işleminin kısmen iptali ve davanın kısmen kabul kısmen reddi gerekirken, davanın reddine karar verilmesi isabetsiz olmuştur.
Bu hukuki olgu gözardı edilerek, Bölge adliye Mahkemesince davanın reddine karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
SONUÇ:
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK"nun 373/1. maddeleri uyarınca (KALDIRILMASINA), ilk derece mahkemesi kararının yukarıda belirtilen nedenle (BOZULMASINA), dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
18/01/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.