Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/10808
Karar No: 2012/15879

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2012/10808 Esas 2012/15879 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2012/10808 E.  ,  2012/15879 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : DAZKIRI ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 22/03/2012
    NUMARASI : 2011/30-2012/64

    Yanlar arasında görülen "tapu iptal ve tescil davası" sonunda yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi  raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
    Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan tüm delillerden; mirasbırakanın 23/10/2010 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak 30/12/1999 tarihinde boşandığı eşinden olma müşterek  çocukları 1993 doğumlu, Ç. S."yı bıraktığı, murisin kayden maliki olduğu 4475 parsel sayılı taşınmazı 12/10/2009 tarihinde, davalı M."a satış yoluyla temlik ettiği, anılan kişinin 26/01/2010 tarihinde kardeşi Ü."a, onun da tekrar  25/08/2010 tarihinde davalıya devrettiği, davacının mirasbırakanın tek mirasçısı kızı Ç. S. olduğu anlaşılmaktadır.
    Davacı, mirasbırakanın davalıya yapmış olduğu temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.
    Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa,niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
    Bu durumda  yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmeside Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay  sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tesbitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. 
    Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmeside büyük önem taşımaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.Somut olaya gelince; davacının murisin boşandığı eşinden olma tek mirasçısı, davalının ise aynı köyde ikamet eden, 3. kişi konumunda  olduğu, başkaca mirasçısı bulunmadığı, ekonomik ve sosyal durumunun iyi olduğu, satışa gereksinim duymadığı,çekişmeli taşınmazın temlik tarihi itibariyle gerçek değeri keşfen belirlenmemiş ise de temlik tarihi ile dava tarihinin yakın olduğu, resmi akitte gösterilen değerle, keşfen   belirlenen dava tarihindeki değerler arasında fahiş fark olduğu, satış bedelinin ödendiğinin belgelendirilemediği, murisin terekesinden para çıkmadığı dosya kapsamı ile sabittir.
    Her ne kadar davalı  "dava dışı arkadaşının aldığı krediye kefil olduğu, icra takibine uğraması karşısında taşınmazı takipten koruyabilmek amacıyla kardeşine temlik ettiği" savunmasında bulunmuş ise de bu savunma dinlenen tanıkt anlatımları ile teyit edilmediğinden samimi bulunmamıştır.  Öte yandan dinlenilen tanıklar temlike konu edilen taşınmazın miras bırakanın tek malvarlığı olduğunu, kız kardeşinin telkinleri ile tek malvarlığı olan taşınmazını davalıya tapuda satış gibi göstermek suretiyle temlik etttiğini ve ölünceye kadar da bu yerde oturduğunu bildirmişlerdir.
    Hemen belirtilmelidir ki; bir kimsenin ikamet ettiği ve tüm malvarlığını teşkil eden  taşınmazını elden çıkarmasının hayatın olağan akışına uygun düştüğünü de  söyleyebilme olanağı yoktur.
    Açıklanan somut bulgular ve olgular yukarıda değinilen ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde miras bırakanın taşınmazı temlikteki gerçek iradesinin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu kabul edilmelidir. 
    Hal böyle olunca, davanın kabulüne  karar verilmesi gerekirken delillerin taktirinde yanılgıya düşülerek  yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
    Davacının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü   (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,  26.12.2012  tarihinde oybirliğiyle karar  verildi.

     

     



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi