3. Hukuk Dairesi 2015/6448 E. , 2016/4746 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dava dilekçesinde; ... Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından yapılan denetim sonucunda düzenlenen teftiş raporunda, ... ... Devlet Hastanesi"nde görev yapan ve aynı zamanda özel muayenehanesi olan doktorların muayene ettikleri hastaların, özel muayenehanesi olmayan doktorlar adına yazılarak, özel muayenehanesi olmayan doktorlara fazladan ek ödeme yapıldığının tespit edildiği belirtilerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile, davalı doktora 2008 yılı için bu şekilde yapılan 6.528,76 TL fazla ödemenin, ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davalının davaya konu fazladan tahakkuka ilişkin eylemler nedeniyle ... 4.Asliye Ceza Mahkemesi"nden verilen karara göre beraat ettiği ve bu kararın kesinleştiği, davalı tarafından usulsüz işlem yapıldığına ilişkin yeterli delil bulunmadığı gerekçesi ile sübut bulmayan davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, davalıya fazladan yapıldığı iddia olunan ek ödemenin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iadesi istemine ilişkindir.
HMK.nun 266 ve devamı maddeleri gereğince, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınması gerekir. Ancak, bilirkişi seçimi yapılırken düşüncesine başvurulacak kişi veya kişilerin özel ve teknik bilgilerinin yeterli olup olmadığı üzerinde durulması gerekir.
Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasındaki çelişki varsa hakim çelişkiyi gidermeden karar veremez.
Yargılama sırasında ilk olarak, üç kişiden oluşan (hekim, avukat ve serbest mali müşavir) bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 16.08.2011 tarihli kök raporda; teftiş raporuna göre davalıya ocak/2008 ile ağustos/2008 tarihleri arasında yapılan fazla ödemenin 6.528,76 TL olduğu, her bir ödeme tarihinden dava tarihine işlemiş olan yasal faiz miktarının ise 1.383,67 TL olduğu belirtilmiş, 06/04/2012 tarihli ek raporda ise; acil serviste ağır çalışma şartları altında büyük özveri ile çalışan hekimlerin sebep oldukları yanlışlara zemin hazırlayan yönetmelikte eksiklikler bulunduğu, yapılan tespitlere göre davalıya yapılan fazla ödemenin şubat/2008 ile temmuz/2008 tarihleri arasında 4.776,70 TL, ödeme tarihlerinden dava tarihine kadar işlemiş yasal faizin ise 904,62 TL olduğu belirtilmiştir.
Davalı tarafın bilirkişi raporuna itirazı üzerine, emekli sayıştay denetçisi tarafından düzenlenen 24/12/2013 havale tarihli bilirkişi raporunda ise; dava konusu olay nedeni ile davalı hakkında görevi kötüye kullanmak suçundan yapılan ceza yargılamasının beraat ile sonuçlandığı ve bu kararın kesinleştiği, diğer yandan bu olaya ilişkin olarak davalıya uygulanan disiplin cezasının iptali hakkında yapılan yargılamada, idare mahkemesinin, eksik inceleme ve araştırmaya dayalı soruşturma raporu esas alınarak disiplin cezası tesis edilemeyeceğinden bahisle, idari yaptırım işleminin iptaline karar verildiği, kaldı ki davacı idarenin talep edebileceği alacağının belirlenebilmesinin ancak hasta dosyaları incelenerek, muayene edilmediği halde muayene edilmiş gibi belge düzenlendiğinin ya da düzenlenmiş belgelerin sahteliğinin tespiti halinde mümkün olabileceği, bu nedenlerle davalının davacı kuruma borcunun bulunmadığı sonuç ve kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
Mahkemece benimsenerek hükme dayanak alınan sonraki bilirkişi raporu ile daha önce alınan bilirkişi raporunun çeliştiği, bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilmeden hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.
Bu durumda, mahkemece; dosyanın önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kuruluna tevdii ile, tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda, 2008 yılı acil formaları ve defter kayıtları ile yine aynı yıla ilişkin bilgisayar kayıtları da incelenmek sureti ile davalı tarafça muayenesi yapılmadığı halde onun tarafından muayene edilmiş gibi gösterilen hastalar sonucu davalının fazla ek ödeme alıp almadığı konusunda, önceki bilirkişi raporları arasında çelişkileri giderecek ve itirazları da karşılayacak şekilde taraf ve Yargıtay denetimine elverişli bilirkişi raporu alınarak; sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 29.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.