3. Hukuk Dairesi 2015/6243 E. , 2016/4748 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK(AİLE) MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki ziynet eşyası alacağı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dava dilekçesinde; tarafların 2008 tarihinde evlendiklerini, düğün töreni sırasında davacı müvekkiline takılan altın ve paraların, evlilik sonrası davalı tarafça alındığını ve bir daha müvekkiline iade edilmediğini, bunun yanında müvekkiline ait çeyiz eşyaları ile bir kısım kişisel eşyalarında davalıda kaldığını belirterek, nitelik ve değerleri itibari ile tek tek sayılan ziynet eşyaları ile çeyiz eşyalarının müvekkiline aynen iadesine, bu mümkün olmadığı takdirde bedelleri toplamı olan 90.436,00 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili, 17.02.2015 tarihli dilekçesinde; dava konusu çeyiz ve kişisel eşyalara ilişkin sorunun taraflar arasında çözüldüğünü ve bu konuda bir ihtilaf kalmadığını, buna ilişkin bir taleplerinin bulunmadığını, ziynet eşyası alacağına ilişkin talepleri yönünden ise uyuşmazlığın devam ettiğini, buna göre ziynet eşyalarının değeri olan meblağın hüküm altına alınmasını talep ettiklerini belirtmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; düğünden sonra davacının, kendisine takılan ziynet eşyalarını tümüyle kendi ailesine teslim ettiğini, bu altınların müvekkili davalı tarafından saklandığı iddiasının doğru olmadığını belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile; 32.903,00 TL"nin dava tarihi olan 17/01/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, ev eşyaları ve giyim eşyaları konusunda tarafların talebine göre karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının, sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Dava, ziynet eşyalarının bedeli istemine ilişkindir.
Davacı tarafın, düğünde kendisine takılan ziynet eşyalarının davalı tarafça elinden alındığı yönündeki iddiasına karşılık, davalının, doysa arasında delil olarak bulunan boşanma davasındaki dosyasındaki beyanında, ziynet eşyalarının düğünden sonra davacının rızası ile düğün borçlarının ödenmesi için bozdurulduğunu belirtmesi karşısında, ziynet eşyaları bedelinin davalı tarafça iade edilmesi gerektiğinin kabulü hususunda bir isabetsizlik yoktur.
Ancak, hükme esas alınan 12.11.2014 havale tarihli bilirkişi raporunda; bu raporun dosya içeriğindeki CD ve resimlerle beraber tarafların talep ve savunmaları doğrultusunda hazırlandığının ifade edildiği, bunun yanında dosyada mevcut CD ve fotoğraflara göre hangi takıların davacı üzerinde bulunup bulunmadığı hususunun rapor içeriğinde tek tek belirtilmediği ve bu haliyle bilirkişi raporunun hükme esas alınabilecek nitelikte olmadığı anlaşılmasına karşın, mahkemece, eksik incelemeye dayalı bu bilirkişi raporuna dayanarak hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
Bunun yanında, değinilmesi gereken bir diğer husus da, taleple bağlılık ilkesidir. HMK"nın 26.maddesi (HUMK’nun 74. maddesi) hükmüne göre, mahkeme tarafların iddia, savunma ve talepleri ile bağlıdır. Kural olarak mahkemenin talepten fazlasına veya başka bir şeye hükmetmesi olanak dışıdır. Öğreti ve uygulamada taleple bağlılık olarak adlandırılan bu kural sadece sonuç istem yönünden değil, sonuç istemi oluşturulan her bir alacak kalemi yönünden de uygulanır.
Davacı tarafça, dava dilekçesinde çeşitli gram ve değerlerde toplam 14 adet bilezik (3 adet burgulu bilezik dahil, 1 adet zincire takılı bileklik hariç olmak üzere) ile 2 adet yarım altın (toplam bedeli 586,00 TL) talep edilmiş olmasına karşın mahkemece, davacının talebini aşar şekilde, bilirkişi raporuna göre toplam 19 adet bilezik (3 adet burgulu bilezik dahil, 1 adet zincire takılı bileklik hariç olmak üzere) bedeli ile 2 adet "tek ata" olarak nitelendirilen ve toplam bedeli 1.190,00 TL olarak belirlenen altın bedeline hükmedilmiş olması, ayrıca davacı kadına değil de müşterek çocuğa hediye edildiği iddia olunan takıların kadının kişisel malı olamayacağı hususu önünde bulundurulmaksızın bu konuda ayrı bir değerlendirme de yapılmadan hüküm kurulmuş olması da doğru görülmemiştir.
O halde mahkemece, dosyanın kuyumcu bilirkişiye tevdii ile, talep edilen ziynet eşyalarının gram, ayar ve niteliklerinin gözönüne alınarak, dosyada mevcut CD ve fotoğraflar incelenmek sureti ile, davacının talep ettiği ziynet eşyalarının, incelenen resim ve CD"lerde hangilerinin mevcut olup olmadığı tek tek yazılarak, buna göre davacıya takılan ziynetlerin hiçbir tereddüte yer vermeyecek şekilde belirlenmesi için, Yargıtay ve taraf denetimine elverişli bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 29.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.